Çarşamba, Kasım 24

Alex De Souza / 3000 kere ALEX!

Önce kendi 100.golüne ulaşmasını izledik.Sonra geçtiğimiz hafta kulüp tarihinin 2999. golüne imza atışını.Tüm hafta boyunca 3000.gol ona yakışır,kaptan atsın,o atmalı o golü dedik.Gerçekten dedik ve istedik bunu.

Futbol tanrıları sesimizi duymuş olacak ki henüz Bucaspor maçının ilk dakikası dolmadan klas bir golle kulüp tarihinde yer aldığı 7.sezonunda altın harflerle kazıdığı istatistiklerine en değerlilerinden birini ekledi.2999. golü de o attı 3000'i de yetmedi 3001 ve 3002'yi de atarak sağlamasını aldı bir nevi.

Yalan değil geçen 6 sezonda ben de 'yavaşlatıyor' eleştirilerini içim elvermesede! taşıdım.Ama en kötü oynadığı maçta bile,bir duran top,bir ara pası,bir şutuna kurban olurum diye umutla izledim onu.

Onu yıllardır eleştirenler o muhtemelen bu sezon sonunda bu takımdan ayrıldığında çok süper ligimizin nasıl bir yıldızı kaybettiğinin de farkında olacaklar mı acaba? Bir Alex gider ama başka bir Alex nah! gelir dostlarım.

O çoktandır bu renklere gönül verenlerin efsanesi oldu bile.Mavi formayı almayı sezon başından beri istiyodum nasip olmamıştı şu geceden sonra utandım resmen hala almamış olduğuma.Yıllar sonra çocuklarımıza,hatta torunlarımıza onu anlatmak nasip olacak bizlere kısmetse ve ben o günler gelince kendime ve çocuklarıma söyleyeceğim şeyleri daha şimdiden söylemekten çekinmiyorum,onun sürüklediği bir Fenerbahçe'yi,onun yazdığı tarihi izlediğim için çok şanslıyım ve hiç bitmesin istiyorum.

Gitme kaptan,gitme;futbolu bıraksan da buralarda yakınımızda ol..Çünkü o pazubandı en çok sana yakışıyor..

Perşembe, Kasım 18

Mul€ Blog 1 Yaşında!!

18 Kasım.Tam 1 yıl önce bugünün erken saatlerinde yazmaya başlamıştım.Çoğu kimse futbol bloglarının Aceto Balsamico özentisi olduğundan,ondan sonra bu blogların türediğinden onu taklit ettiklerinden falan bahseder ben de bu düşüncelerin çoğuna karşıyımdır aslında.Tamam Aceto bu işin sancaktarı olmuş adamdır,saygımız sonsuzdur,kalemi vs takdire şayandır beğenerek severek okuruz ama ben bu blogu açana kadar 3-4 tane blogu 2-3 haftalık aralıklarla ziyaret edip bakan bir insandım.Onların arasında da Aceto yoktu.Ne yani ben Aceto'ya özenmedim deyip artislik mi yapıyosun olm diyenler olabilir hayır öle de demiyorum ama ben özenmedim hadi,özenenler varsa nolmuş aga bu fena bişey mi?Ozamanlarda 3-5 tane blog varmış şimdi 50-100 bin olmuşsa fena mı.50-100 bin tane farklı adamın farklı bakış açıları,farklı düşünceleri olabilir ve bunları okumak da bana ve ben gibi pek çok insana keyif veriyor eminim.Bu böyle olmasaydı asıl bukadar blog olmazdı bence.

Neyse 1 senede ortalama günde 1 adet post girmişiz.Ara ara sınavlar,tatiller,hastalık,yolculuk halleri yüzünden bikaç gün ara verdiğim oldu ama başlarken en çok korktuğum şey sıkılıp bırakmaktı.Çok şükür böyle bir şeye ihtiyaç duymadım.Sabahında sınavı olan gecelerde ders çalışmak yerine bloga post girip arkadaşlarımdan 'manyak mısın olum sen,boş işler bunlar' laflarını az işitmedim.İyi ki iplememişim onların dediklerini,ilgiyle,merakla,zevkle takip edip okuduğum bloglar,netten de olsa elde ettiğim samimiyetler var ve bunlar hoşuma giden gayet güzel şeyler.Bahsi geçen blogger kişileri ara ara buluşuyorlar da henüz böyle bir buluşmaya iştigal edemesek te yakın zamanda sanal alemde ara ara da olsa muhabbet ettiğimiz aynı sevdanın peşinde olduğumuz insanlarla gerçek hayatta tanışmayı da isterim.İnşallah bu da nasip olur.

Allah için başlarda kaç kişi okumuş kaç kişi girmiş bugün çok merak ederdim.Laptopu açınca açtığım fix sitelerden biri sitemeter olurdu son 7-8 ayda bıraktım.Çünkü nekadar yazı yazarsanız okadar ziyaretçiniz oluyor nekadar ekmek okadar köfte hesabı.Arkadaşlardan,arkadaşlarımın arkadaşlarından,yakınlarımdan bazen de hiç muhabbetim olmayan insanlardan senin blogda okudum geçen,şu yazın çok iyi olmuş hacı yada tam tersi kanka Beşiktaş'ı yazmışın hiç beğenmedim diyerek gelen tepkiler beni mutlu etti ve yazmaya devam etmemi sağlayan şeylerdi aslında bunlar.

Bundan sonra da sağlığımız ve vaktimiz elverdikçe yazmaya paylaşımda bulunmaya devam edeceğiz.Blogu ziyaret eden,takdir yada eleştiri getiren herkes velinimettir bizim gözümüzde.(yalakalık bitmeezzz)Nice senelere diyorum,saygılar sevgiler sunuyorum efendim.

MuL€

Cholet Basket:82 - Fenerbahçe Ülker:78

Canlı izleyemedim maçı.Dışardaydım skoru telefondan ara ara girerek takip ettim.Gece tekrarını izleyebildim ancak.Cholet'nin dün akşam kazanmasında şansı büyük rol oynamış işin açığı.Bunu çekinmeden söyleyebilirim.

Benim uykulu gözlerle sayabildiğim 7 tane basket-faulden gelen 21 sayısı var Fransızların.Fenerbahçe Ülker'e çalınan son derece ucuz fauller,hakemlerin 1 metre önlerinde çizgiye basan oyuncuyu görmezken,temas olmayan yerlerde Fenerbahçe'li oyunculara çalınan faulleri 8 metre öteden görmeleri,Cholet'li basketbolcuların oraya buraya çarpıp,iğne deliğinden geçip giren basketleri,3.çeyrek bitiminde sayı yemeyip atarsak 6 sayıyla son çeyreğe gireriz dediğimiz noktada 3 sayı yememiz.Ve ardından kaderin cilvesi Ukic'in buna 3 sayı ile cevabı.Tam geri gelmek istediğimiz anlarda extra isimlerden extra sayılar bulmaları Fransızların.

Hücumda maç boyunca çok ender acele ve yanlış şut seçiminde bulunan ve iyi de savunma yapmaya çalışan Vidmar'ın eksikliği,Tomas'ın sessiz kaldığı bir Fenerbahçe karşısında şans faktörünü fazlasıyla yanına alan bir Cholet takımı yenebilirdi ancak bizi.Siena'nın Barca'yı yendiği bir maç gününde alınacak galibiyet çok iyi olacaktı ancak bu da nazarlığımız olsun.Sağlık olsun.

FM 2011 - Nottingham Forest Kariyeri


Geçtiğimiz yıl içinde FM 2010 da İstanbulspor ile oluşturduğum kariyere ara ara blogda yer vermiştim.6 sezon süren kariyer de İstanbulspor'u şimdinin 2.liginden süper lige çıkarmış,süper ligdeki ilk senemde Uefa kupasını alacak kadar ilerletmiştim.Çok da keyifliydi işin açığı.

FM 2011'de ki seçimim ise İngiltere'nin köklü takımlarında Nottingham Forest oldu.Aslında Championship'te seçeceğiniz her takımda birkaç değişiklikle premier lige çıkabilecek bir takım
haline gelme potansiyeli var.Ben Nottm Forest,Leeds Utd,Burnley,Qpr ve Cardiff'i adaylar olarak tutuyordum.Cardiff özellikle Craig Bellamy gibi benim hem oyununu hem asi hallerini beğendiğim bir adamı barındırması sebebiyle dikkatimi çekiyordu ancak Stiff1907 blogun sahibi Serkan abimiz Cardiff kariyerine başlayınca aynısını seçmek olmazdı.





Kalan tercihler arasında seçimim Notingham
Forest'den(Natınem Forıst diye okunuyor) yana oldu.Mazisi sağlam bir kulüp Nottm.30000 kişilik stadı ve bu sezon Premier lige dönme olasılığı yüksek gösterilmesine neden olan kadrosu ve bugüne kadar hep geçmişteki başarılarıyla duyduğum ve merak ettiğim bir kulüp olması nedeniyle seçtiğim takım oldu.

Arsenal ve Chelsea'nin 1'er kez finale ulaşabildiği Şampiyonlar Ligi'ni 1979 ve 1980 yıllarında olmak üzere 2 kez kazanma başarısı gösteren bir takım.O yıllarda bir kez de Süper Kupa'yı almışlar.




Oyun başlangıcında 500k € kadar bir transfer bütçemiz var ancak bunu boşlukta olan maaş bütçesi çok az olduğu için orayı arttırmak için kullandık.Asistanın tavsiye ettiği oyuncular arasında Villareal'li forvet Franco vardı yaşı nedeniyle almadım ancak takımın bu sezon gerçek hayatta 8 golle en golcü ismi McGugan ile yolları ayırdığım ve diğer golcü isim Dexter Blackstock'un sakatlığı nedeniyle tek forvetim Rob Earnshaw'a kalmış olmam nedeniyle şu an pişman olmuş durumdayım :)

Allahtan Earnshaw lig ve kupa dahil oynadığım 7 maçta 4 gol attı da şimdilik idare ediyoruz.Kakuta,Boyata,Mendy ve Michael Ball ile kaleci Basso 11'de yer verdiğim isimler.Yıldıray da 3 maçta sonradan oyuna aldığım ve verimli oynayan bir isimdi ama transfer ettiğimde basının 'bu adam müzmin sakat,ona ne diyeceksin' sorularını takiben sakatlandı.Paul McKenna şu an takımın kaptanı ve ortasahanın direği konumunda,36 yaşında ama taş gibi oynuyor baba.
Normal şartlarda eksik gedik olmazsa bu 11'le çıkıyoruz maçlara.Bazen Cohen'i dmc ye çekiyorum.Forveti çiftleyecek adam olduğunda McKenna yada Cohen yerine forveti çiftliyorum.Bury ve Reading maçlarında 3er gol yiyince noluyoruz dedim ama son maçlarda defansta bir istikrar sağladık gibi.7 maçta henüz yenilgi görmedik ki bu güzel birşey.Lig deplasmanlarının 2sinden beraberlikle ayrıldıktan sonra ilk galibiyeti 3. deplasmanda aldık.2 iç saha maçını ise 1-0lık skorlarla 3 puanla kapadık.Moraller gayet iyi şu an.Sert idman koşulları oyuncularda zaman zaman öff,püff tepkilerine neden oluyor ama ''iyidir o iyi'' deyip geçiştiriyoruz ;)

Twitter güncellemeleri ve youtube uploadlarının ikisinde de login olmuş vaziyette olmama rağmen herhangi bir gelişme olmadı.Twitter'da automatic de manuel de denedim tık yol.Youtube'a maç upload etmek istediğimdeyse cancelled diyor.Birileri adam akıllı şu işte yardımcı olabilirse acayip sevincem.

Kısacası sevdim ben Nottingham Forest'i.Zaten sempatik geliyordu kariyer de iyi başlayınca daha bi ısındım.Belki Championshipteki gerçek maçlarını da izleme fırsatım olduğunda izleyip gidişatlarına ara ara blogda yer verebiliriz.Güzel olur hatta.

Pazartesi, Kasım 8

HULK!

Lakabını layıkıyla hakeden ve taşıyan başka bir futbolcu var mı şu dünyada?



Tek maç #6 & #7 ve Sistem



Gün geçmiyor ki tek maç mağdurları artmasın.Gün geçmiyor ki uğruna ne hayaller kurulan o kuponlar bir son dakika golü,direkten dönen bir top,hakemin verdiği şaibeli! penaltı,yada kazma stoperin vurduğu topun rakibe çarpıp gol olmasıyla bir kupon daha tek maçtan yatmasın.
Bu haftasonu 2 hafta gibi bir aranın ardından yine tek maçla yatan iki adet kuponla karşınızdayız.Evinde Agbonlahor,Heskey,Carew gibi isimlerden yoksun kolu kanadı kırık,şaşkın Aston Villa'yı ağırlayan Fulham'a inandık.İnanmaz olaydık.Zaten ben ne zaman Newcastle,Fulham,Sunderland,Everton gibi takımlara özellikle evinde net favori çıktıkları maçlarda güvensem kesin bir bokluk olur.Neyse ki başka bir kuponda Fulham dnb vermiştik de farklı kuponlarda aynı tercihe yer verme yanlışını yapmadık!

Haftasonun bir diğer kuponu Pazar gününden bu kez.Sen git cillop gibi oranlardan 3.5 üstünü,Porto'nun 5-0 yenmesine şaşırmadığımız! bir maçta 2.0 oranı,TS-GS maçında ilk yarı gol olmazı bil gayet formda bir adet Montpellier'e güven ve yat.Ama nasıl yatış;berabere kalsa bile karda olacağımız bir seçim varken,Lens 6 maçta yalnız 1 galibiyet alabilmişken evinde ve Montpellier gayet formdayken,Lens'in 2 katı(16) şut çekmesine ve %61 gibi bir topla oynama yüzdesine sahip olmasına rağmen maçın henüz başında yenilen golle kaybet.Hata bizde o maçı çok inandığım bir bahis sitesinden alıp direk koydum.Yanıltcakları tuttu,kazandırdıklarına sayarız ;)

7 yıla yakındır oynuyorum bahsi.Çok farklı kuponlar tutturdum.1 e 104 veren bir kupon bulmuştuk lisedeyken arkadaşla.1.05 ten çok yattım.4 bankoyu yanyana koyup kazandığım da oldu,yatması imkansız gözüken kuponlardan yattığım,canlıya büyük paralar yatırıp kazandığım da kaybettiğim de oldu.Bugüne kadar kazanamadığım tek kupon şekli sistemdi.7 senede 17 tane,hatta 7 tane bile sistem kuponu zor yapmışımdır.Geçen hafta Cuma-Cumartesi-Pazar'ı kaplayan sistem kuponu daha Cuma gününden koyduğum 4 maçın 3 ü tutunca bu hafta da denemek istedi tabi bünye.

Chelsea son haftalarda çok güvendiğim ve sıklıkla oynadığım bir takım.Çok kazandırmışlardır.Bu hafta da dengesiz,ahı gitmiş vahı kalmış Liverpool'u yenmeleri sistem için yeterli de sayılabilecek bir oran veriyordu.Sene başından beri ortalıkta gözükmeyen Torres Ancelotti'nin Drogba'yı yanında oturmasını fırsat bilen Liverpool'u 2-0 öne geçirdi ilk yarıda.İkinci yarıda Drogba girdikten sonra Chelsea baskıyı kursa da iş işten geçmişti Liverpool nekadar formsuz olursa olsun skor avantajını korumasını bilecek tecrübede bir ekip.Ben yine de Drogba 11 başlasaydı işler farklı olurdu diyorum.

Ben kupon biraz daha garanti olsun diye daha düşük oranlar tercihledim.Bu haliyle 6 bilmiş oslaydım 480 lira civarı getirisi vardı 94 e talim ettik ama o da iyidir.Villareal ve Milan ilk yarı/ikinci yarı galibiyetleri arkadaşla konuştuğumuz ama cesaret edemediğim seçimlerdi.Real ve Barca handikapları ise çevreme önerdiğim,normal kuponlarımda da denediğim ve kazandıran seçimlerdi zaten.Ben İstanbul'a dönmeme 5 gün kala kafamdaki bir kaç plan için gerekli miktarları ve eksik olan miktarı bahisle nasıl bir planlama içinde olup da kazanırım,akşam Nba kuponu yapalım da kime verelim diye düşünürken(ki Detroit 104 altı ve Boston-Okc total 197.5 altına oynadım) Oley.com yorumcusu Orhun Gencer'in twitter'da yazdıklarına denk geldim.Ben de lise zamanında at yarışlarından 4bin liraya yakın bir para almıştım ama şurada gördüğüm şeyden sonra biz bahis mi oynuyoruz eğleniyo muyuz agaa??? diye sordum kendime.Siz siz olun ihtiyacınız olan kadar miktar+oynamaya devam edebileceğiniz miktar kadar bir meblağ oluştuğunda ihtiyacınız olanı çekin.Hırsa hakim olmak,sakin olmak çok önemli.Bazen oynamayıp da cebinizde bıraktığınız para,oynayıp da kazanacağınız meblağdan çok daha değerlidir.

Not:Bahis konusunda önerdiğim şeyden yattığınız vakit(evlerden ırak),arkamdan sövmeyecekseniz her zaman istişareye açığım dostlar.Saygılar.

Fenerbahçe:4 - Eskişehir:2


Enteresan bi maç oldu.Televizyondan izlerken görüntü korku filmini andırıyordu bir anda basan sis,sonra bir açılıyordu ondan sonra tekrar göz gözü görmüyor falan.Kale arkasında maçı izleyen arkadaşlarım maçın totalde yarısını top rakip kaledeyken görmeden izledik dediler.

Maç öncesi beklenti gollü bir maç olacağı yönündeydi ağırlıkta.Zaten Fenerbahçe'nin stres derecesi yüksek derbiler hariç tüm maçlarda iç sahada gollü skorlar alınması normal rakip de Eskişehir gibi ligimize göre orta üstü kalitede uç ve hata yapmaya meyilli geri adamlarıyla gollü maçlar çıkaran bir ekip olunca bu beklentinin gerçekleşmesi kaçınılmazdı.

Buna ek olarak devrede Lugano ve Sezer'in kırmızı kart görmelerinin akabinde Yobo'ya partnerlik yapması göreviyle sahaya sürülen Bilica'nın kalitesini! ıskasından yediğimiz golle göstermesi,ortasahada Mehmet Topuz'un tekrar kanada geçmesiyle birlikte artan bireysel G.Gönül-M.Topuz performanslarına paralel olarak daha düzenli gelişen kanat akınları golü de getirdi.

Alex'e ayrı paragraf lazım.Gününde olmadığı zamanlarda dahi verdiği akıl dolu paslar,vücut çalımları,topa hakim ayağını izlemek zevk verirken gününde olduğu bir maçta tv başında olupta stadda olamamak insanın içinin cız etmesine neden oluyor.Bir gün çocuğum olduğunda ona dert yanacağım konulardan biri bu olacak şüphesiz.Alex diye efsane bir kaptanımız vardı ama ben 4 yıl 900km uzakta olduğumdan devamlı izlemek nasip olmadı diyeceğim inşallah.Büyük Kaptan diyoruz ya,bizim için harbiden öyle bu renklere gönül vermeyenler bilemezler onun yerini.

Volkan şu sıralar çok formda.Yobo'nun uyumuna paralel olarak takım savunmasına katkısı giderek artıyor.Stoch'tan beklentiler mi çok yüksek,erken mi acaba bekleneni vermesi için bilemiyorum.Dia girdikten sonra çok etkili oldu.Sanki bir süre daha sonradan oyuna girse rakip yıpranmışken daha etkili olacak gibi.Okadar seri ki rakip,o çalımları atarken izlemekle kalıyor sadece.Ama bunu 90 dakikaya yayabilecek düzeyde değil henüz o konuma geldiğinde çok daha farklı olacak.

Son olarak Bilica'nın ıskasından sonra yenilen golün ardından ayağına top geldiğinde ıslıklayanlar geçtiğimiz yıl 2-0 önde olduğumuz Bursa maçında Guiza'yı ıslıklayan güruhla aynısı sanırım.O maçta ıslıklar takımı mental olarak direk etkilemiş ve maçı 3-2 kaybetmişti Fenerbahçe.O gün 3-2 değil 2-2 bitseydi o maç geçen yıl bu takım şampiyon olacaktı.Tüm bunları düşünemeyen göremeyen anlayamayan insanlarla aynı renk aynı forma için aynı duyguları beslediğimizi düşününce nefret ediyorum resmen.İnsanın önce aşk beslediği o çubukluya,o formaya,renklere saygısı olması lazım.Kişiler gider gelir ama kulüp formasını taşıyan herkes o sahada kutsaldır.Bizler bilinçli hareket etmezsek abuk subuk hareketler yapan Bilica'dan,her pozisyonda hakeme koşan Emre'den,kıçıyla top stop eden Volkan'dan,kendinden 10 yaş küçük Sezer'le saha içi dalaşması yetmiyomuş gibi koridorda boğazına sarılan Lugano'dan ne bekleyebiliriz?

Cuma, Kasım 5

Cleveland'ın Lebron James'e cevabı


2 hafta önce Nike'ın;Lebron James'in geçtiğimiz yaz serbest kaldıktan sonra verdiği tüm sözler ve yaptığı açıklamların tersine Miami Heat'i seçerek herkesi şaşırtması ve Cleveland taraftarından tepki toplamasının ardından düşüşe geçen marka değerini yükseltmek ve kamuoyunda deyimi yerindeyse yokolan imajını yeniden yüceltmek için 'Rise' ismiyle çektiği yeni reklamını izlemiştik.



Bu reklamın yayınlanmasından 2 hafta geçmeden Cleveland cephesinden Nike'ın 'Rise' ına bir video ile cevap geldi.Lebron James'in yukardaki videoda sorduğu tüm sorulara Cleveland taraftarları tek tek cevaplarını vermişler.1.sıradan seçilmesine ithafen sırtına yaptırdığı dövmeyi sildirmesi gerektiğinden tutun da çevirebildiğim kadarıyla videonun altına yazdığım tüm cümlelerle tepkilerini göstermişler.

İnsanın durumu biraz olsun anlayabilmesi için kendini hem yüzük takma olasılığının daha çok olabileceği bir ortamda bulunmak isteyen Lebron'ın hem de onca sözün ardından terkedilen Cleveland taraftarının yerine koyması gerekiyor galiba.





Ne yapmalıyım?
Ne mi yapmalısın?Bu gerçekten bir soru mu? Sen bencilsin,bizi bıraktın,sen döneksin!
Hatalar yaptığımı kabul etmeli miyim?
Size bunu daha önce de yaptığımı hatırlatmalı mıyım?
burada 2010 playofflarında Boston serisindeki 5.maçta 3/14 saha içi isabet ile oynayan ve maç sonunda pek çok Cleveland taraftarının salonu boşalttığı kalanların da James sahayı terkederken yuhalamlarda bulunduğu anlar hatırlatılıyor: Evet,biliyoruz-Boston,5.maç.İzledin ve çıktın.
Size bir tarih dersi mi vermeliyim?
Ne yapmalıyım?
Asıl bizler ne yapalım Lebron?
Birlikte ne kadar eğlendiğimizi söylemeli miyim?
Evet, bu güzel geçti.
Gerçekten gelecekteki mirasımı zedelediğimi düşünmeli miyim?
Miras mı?İşler sıkıya geldiğinde sen kaçıyorsun.Senin mirasın bu.
Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım? Ne yapmalıyım?
Bunu ulusal bir kanalda dile getirmeliydin gerçekten.Teşekkürler!(Miami seçimini tvden dile getirmesi üzerine)
Dövmemi mi sildirmeliyim?
Evet.Hiç yakışmıyor.
Yeni parlak ayakkabılarımı görmek ister misiniz?
Ya da size "ben örnek alınabilecek birisi değilim" mi demeliyim?
Şaka!
Sahiden, ne yapmalıyım? - Size şampiyonluğun peşinden koşan biri olduğumu mu söylemeliyim? Her şeyi para ve yüzük için yaptığımı?..
Sizin istediğiniz kişi mi olmalıyım? Bana biçilen Süper Kötü rolünü kabul etmeli miyim?
Belki de sadece kaybolmalıyım...
Arkadaşlarımı dinlemeyi bırakmalı mıyım? Onlar benim arkadaşlarım.
Aktörlüğü mü denemeliyim?
Miami ateşi baş etmelisin. Sabırlı ol. Bir süre sonra sıcaklık düşecek. Her şey daha rahat ve kolay olacak. - Bunları yazmalı mıyım? - Evet.
Sizleri güldürmeli miyim?
Yoksa size duygulu bir şiir mi okumalıyım?
Beni kelimelerinle vurabilir,
Gözlerinle kesebilirsin.
Fakat tıpkı hava gibi, ben yükselmeye devam ederim
Tüm borçları silip sıfırdan mı başlamalıyım?
Ne yapmalıyım?

Sizin istediğiniz kişi mi olmalıyım?
Biz sadece senin söylediğin gibi biri olmanı istemiştik.{Lebron'ın Cleveland'da iken sözlerine ithafen}
-Ben şampiyonluk kazanmak için burdayım ve elde edene kadar durmayacağım.

Regal Barcelona:61 - Fenerbahçe Ülker:69



Fenerbahçe Ülker Euroleague C grubunda geçtiğimiz yılın şampiyonu Barcelona deplasmanında 69-61 'lik tarihi bir zaferle döndü.

Maç boyunca mükemmel mücadele eden,zaman zaman kusursuza yakın savunma yapan,6-7 dakikalık skorun dengelendiği kısım hariç skor ve oyun üstünlüğünü maç boyu sürdüren Fenerbahçe Barca'yı 61 sayıda tutmayı başardı.

3-4 yıldır Euroleague'de çok istikrarsız performanslar sergiledik.Gidip en favorileri yenip en zayıf takımlara içerde kaybettiğimiz maçlar oldu.Keza geçtiğimiz sene aynı salonda oynanan maçta 40 sayı gibi bir fark da yedik.Barca'nın Fenerbahçe'yi hafife almasını galibiyete sebep gösterenler artniyet taşımaktan başka birşey yapmıyorlar.

Ukic'in maça çok iyi başlamasını.Özellikle Vidmar'ın adam adama savunmalar haricinde Barca pickandroll'lerindeki yardım savunmasını ve maç boyunca mücadelesini,Kinsey ve Ömer'in Navarro'yu 12 sayıda tutan savunmalarını,Tomas'ın hücumda da savunmada da hep iyi işler yapmaya çalışmasını,Preldzic'in tam zamanında gelen 2 üçlüğünü görmezden geliyorlar demektir.

C grubunda 3.maçlar sonunda 2.sırada averajla Barcelona'nın önünde Siena'nın arkasında yer alıyor Fenerbahçe Ülker.Haftaya rakip lider Montepaschi Siena.Bu takım bu şekilde inançlı,istekli,sistemli oynadığı ve bukadar iyi savunma yaptığı sürece yenemeyeceği rakip kesinlikle yok.Siena maçında Sinan Erdem Spor Salonu'nu 20bin kişiyle doldurmak İstanbul'da yaşayan tüm Fenerbahçe taraftarının boynunun borcudur!Teşekkürler Fenerbahçe Ülker!

Salı, Kasım 2

Ivan Ergic'ten Bursaspor Taraftarına Büyük Jest!

Bursaspor'un geçen sezonki şampiyonluğunda büyük rol oynayan Hırvat asıllı Sırp futbolcusu Ivan Ergic bu akşam Manchester United ile karşılaşacakları Şampiyonlar Ligi grup mücadelesi öncesi 630 adet maç bileti satın alarak bu biletleri maça gelme imkanı olmayan taraftarlara dağıtması üzere kulüp tercümanına vermesi,futbolun sadece rakamlarla ve maddiyatla; futbolcuların da sadece aldıkları parayla gündeme gelmemeleri gerektiğini;renk,inanç,bağlılık ve taraftarlık gibi olguların ne demek olduğunun bariz göstergesi olduğunu düşünüyorum.Ergic bu jesti ile Bursaspor kulübüne ve taraftarına ne kadar bağlı olduğunu gösterdi.Taraftarın kalbinde ayrı bir yer edinmesinin yanısıra bence bu hareketi büyük bi alkışı hakediyor.Yarın maçtan önce gereken karşılığı tribünlerin vereceğine inanıyorum.

Futbol böyle haberlerle daha güzel değil mi?

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...