Pazartesi, Kasım 8

Fenerbahçe:4 - Eskişehir:2


Enteresan bi maç oldu.Televizyondan izlerken görüntü korku filmini andırıyordu bir anda basan sis,sonra bir açılıyordu ondan sonra tekrar göz gözü görmüyor falan.Kale arkasında maçı izleyen arkadaşlarım maçın totalde yarısını top rakip kaledeyken görmeden izledik dediler.

Maç öncesi beklenti gollü bir maç olacağı yönündeydi ağırlıkta.Zaten Fenerbahçe'nin stres derecesi yüksek derbiler hariç tüm maçlarda iç sahada gollü skorlar alınması normal rakip de Eskişehir gibi ligimize göre orta üstü kalitede uç ve hata yapmaya meyilli geri adamlarıyla gollü maçlar çıkaran bir ekip olunca bu beklentinin gerçekleşmesi kaçınılmazdı.

Buna ek olarak devrede Lugano ve Sezer'in kırmızı kart görmelerinin akabinde Yobo'ya partnerlik yapması göreviyle sahaya sürülen Bilica'nın kalitesini! ıskasından yediğimiz golle göstermesi,ortasahada Mehmet Topuz'un tekrar kanada geçmesiyle birlikte artan bireysel G.Gönül-M.Topuz performanslarına paralel olarak daha düzenli gelişen kanat akınları golü de getirdi.

Alex'e ayrı paragraf lazım.Gününde olmadığı zamanlarda dahi verdiği akıl dolu paslar,vücut çalımları,topa hakim ayağını izlemek zevk verirken gününde olduğu bir maçta tv başında olupta stadda olamamak insanın içinin cız etmesine neden oluyor.Bir gün çocuğum olduğunda ona dert yanacağım konulardan biri bu olacak şüphesiz.Alex diye efsane bir kaptanımız vardı ama ben 4 yıl 900km uzakta olduğumdan devamlı izlemek nasip olmadı diyeceğim inşallah.Büyük Kaptan diyoruz ya,bizim için harbiden öyle bu renklere gönül vermeyenler bilemezler onun yerini.

Volkan şu sıralar çok formda.Yobo'nun uyumuna paralel olarak takım savunmasına katkısı giderek artıyor.Stoch'tan beklentiler mi çok yüksek,erken mi acaba bekleneni vermesi için bilemiyorum.Dia girdikten sonra çok etkili oldu.Sanki bir süre daha sonradan oyuna girse rakip yıpranmışken daha etkili olacak gibi.Okadar seri ki rakip,o çalımları atarken izlemekle kalıyor sadece.Ama bunu 90 dakikaya yayabilecek düzeyde değil henüz o konuma geldiğinde çok daha farklı olacak.

Son olarak Bilica'nın ıskasından sonra yenilen golün ardından ayağına top geldiğinde ıslıklayanlar geçtiğimiz yıl 2-0 önde olduğumuz Bursa maçında Guiza'yı ıslıklayan güruhla aynısı sanırım.O maçta ıslıklar takımı mental olarak direk etkilemiş ve maçı 3-2 kaybetmişti Fenerbahçe.O gün 3-2 değil 2-2 bitseydi o maç geçen yıl bu takım şampiyon olacaktı.Tüm bunları düşünemeyen göremeyen anlayamayan insanlarla aynı renk aynı forma için aynı duyguları beslediğimizi düşününce nefret ediyorum resmen.İnsanın önce aşk beslediği o çubukluya,o formaya,renklere saygısı olması lazım.Kişiler gider gelir ama kulüp formasını taşıyan herkes o sahada kutsaldır.Bizler bilinçli hareket etmezsek abuk subuk hareketler yapan Bilica'dan,her pozisyonda hakeme koşan Emre'den,kıçıyla top stop eden Volkan'dan,kendinden 10 yaş küçük Sezer'le saha içi dalaşması yetmiyomuş gibi koridorda boğazına sarılan Lugano'dan ne bekleyebiliriz?

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...