Perşembe, Mart 31

David Beckham vs Faryd Mondragon

İngiltere'nin son 15 yıl içerisinde en popüler oyuncusu kimdir diye sorsanız tartışmasız David Beckham derim.Evet belki sol ayağı çok mükemmel değil belki kafa vuramıyor çok sayıda gol atmıyor ama Beckham benim için her zaman sempati duyduğum bir isim olmuştur.

Amerikan futbol ligi MLS'te Los Angeles Galaxy forması giyen Beckham bu Cumartesi günü Türkiye'de özellikle Galatasaraylı taraftarların yakından hatırlayacağı bir dönem sarı kırmızılı formayı giyen Faryd Mondragon'un kalesini koruduğu Philadelphia Union ile karşılaşacak.

Bu karşılaşmayı ilginç kılan şey ise ikilinin kariyerleri boyunca 1 kez daha karşılaşmış olmaları.98 Fransa Dünya Kupası'nda grup maçlarında karşılaşan İngiltere Kolombiya'yı 2-0 la geçerken 2.golü David Beckham Mondragon'un koruduğu kaleye tipik frikiklerinden biriyle yollamıştı.

Tam 13 yıl sonra 2.kez karşılaşacak olmaları Amerika basınında yer bulmuş.Beckham ''geçmişte karşılaştığınız bir isimle yeniden karşılaşacak olmak güzel,onu tekrar görmekten memnuniyet duyacağım ve umarım tekrar aynı başarıyı gösterebilirim'' demiş.

Mondragon ise o maçta gruptan çıkma adına beraberliğe ihtiyaçları olduğunu 1-0 geriye düşmelerine rağmen oyunu bırakmadıklarını ancak Beckham'ın frikiğinin moralmen takımı düşürdüğünü söylemiş.

Bu gol Beckham'ın İngiltere forması altında ilk dünya kupasında attığı ilk gol özelliğini taşıyor.Ayrıca golün atıldığı gün annesinin doğum günüymüş.O açıdan da ayrı bir yeri var Beckham adına.

Beckham Mayıs ayında 36 yaşını doldururken Mondragon Temmuz'da 40.doğum gününü kutlayacak.




Çarşamba, Mart 30

Türkiye:2 - Avusturya:0


Kardeş ülke ayağına bizi bir güzel! ağırlayan ve 3 puandan eden Azerbaycan yenilgisi sonrası tahammülü kalmayan milliler ligimizdeki formda isimlerin ağırlıkta olduğu ve bunların gurbetçi isimlerle takviye edildiği bir kadro ile yağmurlu bir İstanbul akşamında Saracoğlu'nda Avusturya karşısına çıktı dün akşam.

Hafta boyunca nasıl bir 11 çıkacağını bile bilmiyordu kimse.Beklentiler ve tahminlerden ibaretti herşey.Volkan-Gökhan Gönül-Servet ve Hamit Altıntop bankoları gibi gözüküyordu takımın.Nuri hem formuyla formayı hakeden hem de Hiddink'in zaten şans verdiği isimdi.Servet'in partneri Serdar Kesimal oldu.Türk futbolunun son dönemde göze batan ismi Serdar.Sol bekte İsmail Köybaşı'ndansa Hakan Balta tercihi zannediyorum rakibin fiziksel üstünlüğü düşünülerek yapılan bir tercihti.

Orta sahada Hamit sağda yer alırken ters kanadında aylardır forma giymeyen Arda Turan'ın bu maça hazırlandığı haberlerini izledik medyada.Göbekte ise Fenerbahçe'de Emre'nin pozisyonunda oynayan Nuri yeri alırken önde daha ofansif konumda Mehmet Ekici yer aldı.Mehmet genç ve yetenekli bir isim 2 yıla kadar üstüne de koyarak gelişeceğini düşünüyorum.Fakat Nuri'nin Almanya'da parladığı bölgede oynamıyor oluşu oyunda kaybolmasına neden oluyor.İkinci yarıda Ekici'nin çıkıp Topuz'un girmesiyle Nuri öne çıktı ve pozisyonlarda hemen kendini göstermeye başladı.Selçuk İnan için söylenecek çok şey var.Alex'in hafta içinde Türkiye ligindeki en iyi yerli oyuncu olarak göstermesi boşuna değil dün gördük bunu.Attığı paslar,oyun görüşü,topu saklaması,top kapması vs gerçekten tam bir görev adamı.Sözleşmesi bitiyor ve sezon sonunu bekleyecek gibi gözüküyor Fenerbahçe yönetimi Emre'nin yanına ondan daha iyi bir yerli oyuncu bulamaz şu durumda.

Burak Yılmaz için bir paragraf açmak gerek.Trabzonspor'da Şenol Güneş ile birlikte kendini yeninden ispatlama fırsatı buldu fena da bir performans sergilemiyor ancak ben burada Arifvari kendini yere bırakmalarından dem vurduğumda tepki gösterenler olmuştu.Oyun zekasının vasat olduğunu düşünüyorum Burak'ın.Mücadele ve fizik gücü yüksek ona diyecek lafım yok ancak tek forvet olarak sahaya çıktığınız bir maçta en azından kanattan yapılan yerden ortalara ön direğe koşu yaparsınız.Yada ne bileyim çapraz koşularla stoperleri karştırıp arkadan gelecek takım arkadaşlarınıza yol açarsınız.Burak bunları neredeyse hiç yapmadı dün akşam.

Arda taç atışında uyanıklık yapmasa golü bulmakta zorlanacaktık.Bukadar formda bir Cenk Tosun varken ve maç Saracoğlu'nda oynanıyorken Semih Şentürk ile birlikte bu iki isim,yada ikisinden biri nasıl tercih edilmez anlamıyorum.İkinci yarı Semih'in girmesinin ardından verdiği güzel derinlemesine pas sonrası rakibini ekarte eden Gökhan Gönül'ün vuruşu da muazzamdı.İlk kez bir Türk futbolcu attığı golden sonra yabancı bir futbolcu ismiyle kıyas edildi belki de.Ercan Taner Alves gibi geldi Gökhan gibi bitirdi dedi onun için.

Milli takım kritik Belçika deplasmanı öncesi önemli bir galibiyet aldı.Mehmet Ekici'nin performansı umut vericiydi gelecek adına,Arda'nın yeninden milli formaya golle dönmüş olması üstündeki baskıyı bir nebze de olsun atmasını sağlayacaktır.Gökhan'ın Fenerbahçe'de ki performansını milli takıma yansıtması güzeldi.Sonuç olarak milli takım için umut yok değil.Destek olmaya devam etmek lazım,bekleyip göreceğiz.

Hollanda:5 - Macaristan:3 Özeti /Kupon Şansı!

Dün akşam okula giderken yaptığım 2 kupon bahisle uğraşan bi insanın yılda 1 bilemediniz 2 kez başına gelebilecek şekilde tuttu.Türkiye'nin ilk yarıyı önde kapamasının ardından diğer kuponda handikabını beklerken Almanya da ilk yarıyı önde kapadı.Soldaki kuponun tutması artık devreyi 1-0 önde kapayan İspanya ve Hollanda'nın handikabına bakıyordu.

Diğer kupon ise 1-0 biten İsrail ve devreyi 11 sayıyla önde kapayan Maccabi'den sonra Gökhan Gönül'ün golü ve Volkan'ın kurtardığı penaltı ile gelen handikap sonrası Almanya üstüne bakıyordu.İşin enteresan tarafı ben kuponu yaparken arkadaşıma oğlum Avustralya kim Almanya yener handikap bile olur dememe rağmen iy1 ve üst tercih ettim.Hazırlık maçı olduğuna dikkat etmesem bundan huylanmasam ben de handikap yazacaktım.Ki o Avustralya 2.yarı maçı 1-2 çevirerek kazandı.

Hollanda ve İspanya 2.yarıda kendilerinden gol beklemem bir yana gol yiyerek başladılar.Hollanda 1-2 geri bile düştü.Bu iki maçın handikap yapmasından umudu kestim sağdaki kuponun tutmasıyla teselli bulurken twitterdan haykırışlarım sonuç verdi İspanya tarla gibi bir zeminde önce kendi kalesine bir golden 2'yi sonra 80 küsürlerde 3.golü buldu.Hollanda maçını ise ben anlatmıyım siz izleyin en iyisi.


Salı, Mart 22

Nba Oyuncu Bahisleri #2

Dün gece yatmadan hemen önce yaptığım 3 kupon.Aslında 02.00 maçlarından önce bulduğum 6 bahse tekli oynayacaktım araştırırken çok sık yaşadığım gibi bahis yapmayı son ana bırakınca saat geldi ve bahisler onaylanmadı.Öyle olunca kalan 2 maç içinden yukarda görülen bahisleri seçip kupon yaptım.Hem de aslında hiç yapmadığım ve yapmamaya tövbe ettiğim bir şekilde.

Aynı bahse çok güveniyorum diye farklı kuponlarda yer vermek o bahis %99 tutacak olsa bile ve bunu bilseniz bile hatadır.Öyle bişey ki o %1lik ihtimal siz o bahsi farklı kuponlara koyduğunuz ve her kuponu ona bağladığınızda %30 falan oluyor ve yatırıyor sizi.Dün akşam bu hatayı bende yaptım ve baya büyük bi risk aldım aslında.Kasanın yarısıyla yaptığım kuponların 3üne de Reggie Evans 13 ribaund altı bahsini koydum.

Evans bi rotasyon oyuncusu Toronto'da.Ağır hantal bi adam.Sayı atmayan daha çok ribaund peşinde koşan cüssesiyle iş yapan bir oyuncu.20-25 dakika süreler alıyor.Denver Nuggets Carmelo Anthony ve Billups ayrıldığından beri biraz daha bi takım görüntüsü veriyor.Okadar ki maç başına yedikleri sayı ortalaması bir anda 6-7 sayı düştü.Ve pota altında Nene gibi iyi bir oyuncuları varken bu ribaund sayısına ulaşamayacağına inandım Evans'ın ve 9 ribaundda kaldı.

San Antonio'nun rakibi Golden State önceki akşam zorlu bi maç oynadı ve yorgun olmaları ile birlikte Spurs'un evinde Warriors'u genelde büyük farklarla geeçmiş olmasına güvenerek handikap aldım ve maçı 111-96 kazandılar.

Diğer iki oyuncu bahsi Dorell Wright ve Monta Ellis de aynı sebeplerden oldu.Yorgunluk ve Tony Parker ile Manu Ginobili'nin savunması ile karşılaşacak olmaları bu adamları durdurur diye düşündüm ki Dorell Wright'ın 22 sayı+rib bahsinden yattığımı hiç hatırlamıyorum.Güçlü takımlara karşı aşmakta gerçekten zorlanan bi oyuncu zaten toplam ortalaması 20-21 civarlarında.Dün akşam da normalde 25 sayı ortalama ile oynayan Monta Ellis'in 10 sayı 4 asist ile oynadığı ortamda daha çok atmasını bekliyodum ama yine 14 sayıda kaldı.6 ribaund almasını öngördüğüm en yüksek ribaund sayısıydı ki onu da almış ama yine de altta kaldı.

3 kuponun da gelmesi iyi oldu ancak bunu geçen oyuncu bahisleri yazısında belirttiğim gibi erkenden yapıp blogda yer vermemem benim eksim oldu.Bundan sonra oynasam da oynamasam da bahisleri erkenden çıkartıp blogda yer vermem gerek.Zira gece yatmadan twittera yazdığım ve sabah uyandığımda tuttuğunu gördüğüm bahislerden bana 'hiç bize söyleme zaten' diye dert yanan ziyaretçilerin de nasiplenmesi güzel olur.

İsveç'te Yılın Fotoğrafı /Depremden Kaçanı Sefalet Vurur!

İsveç'li fotoğrafçı Nathan Weber'in Haiti'de yaşanan deprem felaketi sonrası meydana gelen dükkan yağmalamaları sırasında vurulan 15 yaşındaki kız Fabianne'in polis tarafından vurulması sonrası çektiği fotoğraf ülkede yılın fotoğrafı seçilmiş.

Hep futbol paylaşacak değiliz ya.Biz büyüdük ve Dünya kirlendi denir ya aynen öyle ben büyüdükçe hep daha sık ve çok felaketler yaşanmaya kötü haberler artmaya başladı bültenlerde.Kızın deprem yüzünden değil de sefaletten kaçmak uğruna savaşırken ölmüş olması mı alt karede kızı fotoğraflayan habercilerin avına bakan aç kurtlar gibi dizilmeleri mi daha ilginç çözemedim.İlginç değil acı demek daha doğru olur heralde.

Fotoğrafın hikayesi hakkında Weber ile yapılan röportajı sitesinde izlemek mümkün.

Pazartesi, Mart 21

Panyee FC'nin Hikayesi / Futbol Tutkusu Engel Tanımaz


Tayland'ın Koh Panyee köyünde 1986 yılında yaşanmış bir olayın biraz dramatize edilerek konu edildiği video bir banka reklamı aslında.

Köy okadar ufak ki çocukların oyun oynayacak yerleri bile yok.86 Dünya Kupasını televizyonda izlerken kendi takımlarını kurma fikri çıkıyor ama dediğim gibi futbol oynamayı geçtim köyde saklambaç oynayacak yerleri bile yok gibi bişey.Ama yılmıyorlar denizin üzerinde futbol oynayacakları bir platform oluşturuyor ve o oluşturdukları tahtadan platform üzerinde oynuyorlar futbolu.Zamanla gelişiyorlar ve şehirde yapılan turnuvaya katılmaya karar veriyorlar.İzlerken futbol tutkularını ve tüm yokluğa rağmen verdikleri emeği görünce insan duygulanmıyor değil.Elde ettikleri başarı sonrası takıma sponsor olan bankanın reklamı zaten video ki o banka o turnuva sonrası köye takımın futbol oynayabileceği daha düzgün bir saha yaptırıyor.

Bunun gibi kimbilir daha kaç dramatik hikaye vardır gizli kalan.Ben ülkemizde yaşanmış bu tür amatör çok olay duydum.Zaten geçmiş yıllarda 10-20 monta ,2 file topa karşılık yapılmış transferleri de okuyoruz.Futbol tutkusu gerçekten sınır tanımıyor.Bu tutku dünya döndükçe devam edecek gibi.





GFB TT Arena Deplasmanı Video


Genç Fenerbahçeliler grubundan Dr.Alp Burak Cücenoğlu tarafından hazırlanan ve Galatasaray'ın yeni evi Türk Telekom Arena'da oynanan ilk deplasman maçının görüntülerinden oluşan hikayeyi başından sonuna anlatan bi video olmuş paylaşmamak olmazdı.


Cumartesi, Mart 19

Galatasaray:1 - Fenerbahçe:2 Mekan Farklı,Düzen Aynı!


Galatasaray Nisan 2008'den beri yenemediği ezeli rakibi Fenerbahçe'yi yeni evi Türk Telekom Arena'da mağlup ederek hem bu yılki sıkıntıları bir nebze olsun örtmek hem de 10 maçı aşkın süredir devam eden kötü gidişatı değiştirerek bir seri başlatma niyetindeydi.

Aslında yeni stadında oynadığı 4 maçta aldığı 3 galibiyet 1 beraberlikte iyi gözükmüştü Galatasaray.Gol sıkıntısı yaşıyorlardı biraz.Gol yemiyorlardı iyi savunuyorlardı.Sezonun genel olarak kötü gitmiş olması takımda moral motivasyon anlamında oyuncularda dengesizlikler yaşanmasına neden oldu bana göre.

Dün de maça iyi başlayan onlardı aslında.Pozisyon vermiyorlardı iyi kapanıyorlardı çoğunlukla Kazım ve Stancu ile ara ara Yekta'nın çıkışları ile tehlike üretmeye çalışırlarken Fenerbahçe Emre'nin olmayışı ile takım olarak ileri yüklenmekte zorlanırken onun olmayışı ile iyice ortasahada defansif ağırlıkla yer alan Mehmet'in de hücuma destek vermemesi ve Dia'nın da yedek çıkması sonucu ikinci yarının en pasif 45 dakikasını geçirdiği ilk yarıda Santos'un 'uyuz'luk olarak sıfatlandıracağım hareketleri sağolsun kaptırdığı topla geri de düştü.

Kazanan tarafın destekçisi olduğumdan değil gerçekten maç sırasında da öyle olduğu için söylüyorum bi şekilde bukadar kötü olmamıza rağmen inanıyordum böyle bitmeyeceğine.Hatta devre arasında mantık olarak alt bitmesi bukadar ağır ihtimalmiş gibi gözüken maça üst olur bahsi bile aldım.Bahis şirketleri 1-0 olmasına rağmen alt olmasına daha yüksek ihtimal veriyolardı zira.Mantıklı bi açıklaması olamazdı ilk yarıyı izledikten sonra Fenerbahçe'nin geri dönebilme ihtimali üzerine.

Maç sonu açıklamalarda yanılmıyorsam Alex'in söylediği bişey vardı .Aykut hoca devre arasında çok sakin soğukkanlı bi şekilde yapmamız gerekenleri bize aktardı biz de onları yaptık şeklinde.Ki 2.yarıya biraz da sakatlığının etkisiyle risk de alarak Selçuk-Semih değişikliği ile başladı Fenerbahçe.Topu ayağında hem daha fazla hem de daha efektif tutmaya başladı.Ufak ufak tek kaleye dönmedi değil maç 2.yarı.

En verimli sezonunu geçiren Alex yine sahneye çıktı 1 asist 1 gol ki o gol kendisinden ortalama 15 cm daha uzun 5 oyuncu arasından atılmış bir kafa golü ile maçı getirdi.Bukadar kötü sezon geçiren bir Galatasaraylı için namağlup unvanını üstelik kurtuluş maçı olarak gördüğü bir maçtı bu şekilde öndeyken vermek kadar moral bozucu bir şey olmadığı kadar bir Fenerbahçeli içinse bunlar inanılmaz mutluluk verici sebeplerdi.Gerçekten ben ömrü hayatımda dün akşam yaşadığım mutluluğu Chelsea galibiyeti yada Türkiye-Hırvatistan maçları sonrasında yaşamamışımdır sanırım.Bilemiyorum.

Ben tesadüflere de inanırım ama daha çok kadere.Burda hiç bahsetmedim ama şöyle bir inancım var.3 yıl kadar önce üniversite tercihi yaparken 9.sıradaydı Sivas.Tercihten önceki son akşam 9.sıradan 5.sıraya aldım ve açıklandığında Sivas'a yerleştiğimi öğrendim.Bu sene devre arasında 9 puan fark olmasına rağmen son maçın Sivas deplasmanı olduğunu görünce 'benim ileride çocuklarıma anlatacağım bir Fenerbahçe hikayem olacaksa bu yıl son maçta ben burda şampiyonluk turu atmalıyım' dedim.Son maçın Sivas'a gelmesi bir tesadüf belki ama bence tesadüften çok bi kader ve ben o maçta burada o turun atılmasına bu yaşımda şahit olacağıma yürekten inanıyorum.Dün akşam devre arasında maçın döneceğine de o yüzden inanıyodum.Hiçbir mantığı yoktu ama eğer ben o son hafta turu göreceksem o maç dönmeliydi ve dün akşama gelene kadar son 9 maçını kazanan Fenerbahçe en kötü oynadığı maçı çevirmesini bildi.İçerdeki Trabzon ve İnönü'de ki Beşiktaş maçları da çok kritikti ancak bu maç en önemlisiydi.Her bakımdan.

Ve ben puanlar kafa kafaya geldiğinden beri Trabzon bir ara oyun olarak tökezlese bile sezon sonuna kadar nerede puan kaybedecek bu adamlar diye düşündüğümde ilk gözüme kestirdiğim İnönü deplasmanında ne şekilde çıktıklarını görünce sanırım bu hep böyle kafa kafaya gidecek ve onlar puan kaybetmeyecek ama biz yine tökezleyeceğiz diye korkmuyor değildim.Ancak dün akşamki galibiyetimiz sonrası tüm bu düşüncelerim değişti ve şu maçtan sonra Fenerbahçe'nin acayip anormal işler olmadığı sürece şampiyonluğu garantileyene kadar puan kaybı yapmayacağını düşünmeye başladım.Trabzon'un ise direncinde bir kırılma bekliyorum TT Arena zaferi sonrası.Bu kırılma yarın Gençlerbirliği maçında olursa hiç şaşırmam.Fenerbahçe Sivas'ta şampiyonluk turu atarken televizyon kanallarının şampiyonluğun en önemli detayı olarak '2.yarı tüm maçlarının kazanan' nitelemesini kullanacaklarını hayal ediyorum da bu da benim çocuklarıma anlatacağım hikayemin özelliklerinden biri olur diye umuyorum.Yine de herşeye rağmen hakedenin kazandığı bir şampiyonluk olur umarım.

Bir kaç not:

  • Kazım'ın yaptığı el kol takım taklavat gösterme hareketleri neden Fenerbahçe'den ayrıldığının resmiydi.Galibiyet ona da tokat olmuştur ama ne kadar umrunda olacağı bilinmez.
  • Galatasaray'ın stadı güzel olmuş dün maçta en azından ilk yarı iyi baskı da oluşturdular ama gol yiyince 50bin kişinin susup 2500Fenerbahçe taraftarının sesinin net duyulmasına izin vermesi,dinlemesini evlerine alışamadıkları olarak yorumluyorum.Klüp olarak tesisleşme yönünde hamleleri tamamlanıyor Galatasaray'ın.Futbol'da 1-2 yıllık belki bir nebze küçülme yoluyla bir hareket sağlarlarsa bence Fenerbahçe'nin hem finansal olarak hem kulüp yapısı ve taraftar profili olarak 6-7 yılda gösterdiği değişimi gösterebilirler.
  • Bu sezon şampiyon olunursa şu seneki performansı sonrası gol kralı olması pek muhtemel Alex'in artık bi heykeli dikilmeli!Dikilsin!
  • Bir de maç sonu nolursa olsun rakibi tebrik etmeyen Hagi'ye selam olsun.Kazanarak bırakacak dediler dediler taraftarı ona saygı duyduğu için ..ktiri çekmiyorsa edebiyle gitmesini bilmeliydi bence.
  • Galatasaray taraftarı da kendi adlarına olumlu yönde bişeyler değiştirmek istiyorlarsa zaten önde oldukları maçta su şişelerini sahaya fırlatmanın geri düşünce de sahaya ne şekilde girdiği belirsiz rakı ve votka şişelerini ezeli rakibin olsa da milli takım kalecisine atmanın ayıp olduğunu kazara denk gelse ömür boyu sakat bırakacak kadar tehlikeli olduğunu farkederek bu saçmalıklardan vazgeçerek başlayabilirler.


Salı, Mart 15

Bernd Schuster İstifa Etti!


Göreve başladığı dönemde Beşiktaş gerek yaptığı kaliteli transferler gerekse Uefa Kupası eleme turlarında aldığı farklı galibiyetlerle ülkedeki pek çok futbolsevere ''Beşiktaş iyi takım kurdu bu sene ligi alıp götürürler'' dedirtti 52 yaşındaki Alman hoca.

Ancak lig ilerledikçe beklenen olmadı.Hangisini önce yazmak gerek bilemiyorum ancak Schuster'in gerek maç sonu gerek idman sonları yaptığı sert olduğu kadar beklentilerin tam tersine gelişen açıklamalarına alışık değildik.Ne basın ne Beşiktaş taraftarı ne de yönetimi.Bununla birlikte sportif başarısızlık da giderek artarak süregelince yıldız transferlerle birlikte takıma çıta yükseltmesi beklenen Alman hoca bugün yönetime istifasını verdi.Olağanüstü toplanan yönetim kurulunun istifayı kabul edeceği Schuster'in ise an itibariyle takımla son idmanına çıktığı ve idman sonu oyuncularla vedalaşacağı söyleniyor.

Sezon sonu geldiğinde başından sonuna kadar görevinde kalan hoca sayısının değişenlerden bir hayli az olduğu ligimizde Schuster bugüne kadar gelen popülaritesi en yüksek hocalar arasında ilk 3e girer.Belki en kıdemlisi bile olabilir Avrupa'dan geldiği gözönüne alınırsa.İstifa gerekçesi olarak ''başarısız olduğum takımda kalmak istemiyorum'' ifadesini sunan Schuster herhangi bir tazminat talebinde bulunmayacağını da dile getirmiş sanırım.Başkanına 100milyon$ civarı borcu olan bir kulüp için bu tazminat samanlıkta iğne misali bişey olurdu ama Beşiktaş kulübü de gönderdiği oyuncular için vermeyeceği maaşları kar olarak gören Galatasaray yönetimi misali düşünür mü bilemiyorum.

Schuster'in gidişi Beşiktaş'ta neleri değiştirir diye düşünüldüğünde tablo okadar da net olmuyor açıkçası.Yerlilerden Mustafa Denizli'nin gelmesi gündemde.Arda'yı transfer etmek için uğraşan Atletico Madrid'e yol alması İspanya'ya dönmek istemesi düşünüldüğünde epey mantıklı Schuster için ancak kendisini isteyen kulüpler arasında bir zamanlar Yıldırım Demirören'in Beşiktaş'a getirmek istediği Armin Veh ile yolları ayıran Hamburg da var.Dolayısıyla böyle karışık sirkülasyonlar olabilir.

Kim gelirse gelsin Beşiktaş'ın sorununun büyük ölçüde yönetimsel olduğu herkesçe dillenmiş bir mevzu artık.Schuster'in;hem görev başındayken hem de ülkesinde olduğu dönemlerde atıp tutan Daumvari açıklamaları ve maçlarda yaptığı kadro ve değişiklik seçimleri ile de bu yaşananlarda payı olduğunu söylemek mümkün.Zaman zaman basının da üzerine geldiği hocaya yönetim destek vermedi.Sonuç olarak kimyalar uyuşmadı ve bu noktaya gelindi diyebiliriz.

Alman hocanın ayrılmasından sonra ''gözümüz aydın'' nidalarıyla sevinen Beşiktaşlılar bu yönetim gitmedikçe bir kaç yıl daha ''şerefli ikincilikler'' peşinde koşulacağının farkında değil sanırım.Bundan sonra ülkemizde La Liga tecrübeli yada herhangi bir bu düzeyde kıdemli kariyerli bir hoca görmemizin çok zor olduğu gerçeğini de kabul etmek gerek.Türkiye'nin harcadığı! yabancı teknik direktörler gözönüne alındığında bu konuda kredimizin tükendiğini ve gelecek olsalar bile sportif başarının ''olursa olur'' mantığıyla ikinci planda kalacağı tıpkı Aragones'te olduğu gibi emekli ikramiyesi edinmek için geleceklerini düşünüyorum.

Pazartesi, Mart 14

Fenerbahçeli Bloggerlardan Bloguma Dokunma Pankartı

Bilindiği üzere Türkiye Youtube,Dailymotion,Fizy gibi sitelerden sonra Blogger'a da erişim yasağı ile karşılaştı son 10 gündür.Artık ilkokul çağındaki çocukların bile haberdar olduğu dns değiştirme işlemleri sayesinde basitçe aşılan bu engelleri hangi kafanın ne mantıkla yaptığını anlamak imkansız gerçekten.

Sosyal alem bu erişim yasağına tepkisiz kalmadı haliyle.Twitter ve Facebook üzerinden #blogumadokunma hashtag'leriyle kampanyalar yaratıldı pek çok insan imza toplama kampanyalarına vs katıldı ancak bu tür sanal ve söz ile yapılan konuşmalardansa görsel olarak kitle önünde sergilenebilecek hareketler tepkinin duyurulması açısından çok daha faydalı olurdu.

Fenerbahçeli bloggerlardan Yiğit Yılmaz'ın twitterda dile getirdiği pankart yapma düşüncesi çok mantıklıydı.Saracoğlu'ndaki ilk maçta pankart asılacak hem televizyonlardan ve fotoğrafların yer alacağı spor ve haber sitelerinden kampanyaya destek verenlerin sesi olmuş olacaktı hem de gerçekten erişim yasağından etkilenen ve zarar gören bloggerların manevi olduğu kadar maddi olarak da destek olabilme imkanları doğacaktı.1 hafta kadar bir süre twitterda pankart yapılacağını dillendirdi Yiğit maddi destek sağlayanlar belirtilen hesap numarasına desteklerini yaptılar ve Pazar akşamı Kadıköy'de yerini aldı pankart.

''Şampiyonluğu Bloglardan Oku.Bloguma Dokunma'' sloganıyla tribünde yer alan pankart etkisini hissettirmedi desek yalan olur zira bu akşam blogger'a erişim kalkacağı hatta kalktığına dair haberler çıkmaya başladı.

Pankartın yapım aşaması öncesi sonrası ve asılması ile hikayesini Yiğit kendi blogunda yazdı.Bundan sonra da gerek Fenerbahçeli Bloggerlar olarak gerek tüm taraftar grupları ve bloglar olarak bu tür sosyal kampanyalar daha çok destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Fenerbahçe:2 - Konyaspor:0


6 haftadır ligde 2 farklı kazanıyordu Fenerbahçe.Bugün ligin 16 puanlı sondan ikincisi Konya'yı ağırlarken önümüzdeki hafta şampiyonluk yolunda kalan maçlar içinde en kritik virajlardan TT Arena düşünülerek kart görmemek uğruna feda edilen Lugano ve Santos'tan,sakatlığı bulunan Selçuk'tan yoksun çıktı.Sakatlığı bulunan bir diğer isim Gökhan Gönül sahadaydı.

Her zaman olduğu gibi hızlı başladı Fenerbahçe.Pozisyonlar peşisıra geldi.Niang ve Emre ilk yarının en etkili isimleriydiler ve gol de Emre'nin kaptığı top sonrası yaptığı asisti Niang'ın gole çevirmesiyle bu ikilinin işbirliğinden geldi.İlk yarıda Stoch'la da 2si net olmak üzere 3 kez kaleyi yokladı takım ama farkı açamayınca atamayana atarlar korkusu oluşmadı değil taraftarda.

İkinci yarı artık kaybedecek birşeyi olmayan Konya da ileri çıkmaya başladı.Maça da diri başlamışlardı aslında,Real Madrid altyapısından gelen Meija bir an uyuyunca golü yediler.İkinci yarı da benzer pozisyonları yakalayan ama yine ısrarla kaçıran taraf ev sahibiydi.Sahalardan uzak kaldığı sürenin belli kısmında kondisyon yüklemesi yapılan Stoch son vuruşlarda neden bukadar beceriksiz bilemiyorum.Chelsea bu adamdan bu yüzden umudu kesmiş olsa gerek.Oynamamanın yada rekabetin verdiği stresle kaçan goller değil bunlar çünkü.Stoch'tan beklentiler var ve sene başında gösterdiği kadar efektif olamadı hiç.

2.golün gecikmesi sıkıntı yaratmak üzereydi ki Semih oyuna girdi.Aslında Guiza tercihi de geri çekilmeye başlayan takımı ileri itme açısından faydalı olabilirdi ama Semih yine sonradan girdiği bir maçta golünü attı ve herkesi rahatlattı.

Maç bu sezon muhtemelen içerde en sık karşılaşılan skorla 2-0 bitti.Galatasaray'ın son dakikalarda elindeki maçı öndeyken mağlup kapatması ve tarihi boyunca en kötü sezonlarından birini yaşıyor olması önümüzdeki hafta derbiyi sezonu kurtaracak bir maç olarak görmelerini sağlayabilir.Zor bir maç olacak anca Fenerbahçe'nin de Trabzon'un dün Kasımpaşa'yı yenerken zorlandığını görmesi ve Galatasaray'ın kolay gol yiyen bir takım olduğunu bilmesinden mütevellit kendi aldığı seri galibiyetlerle bir güvene ve morale sahip olduğu bir gerçek.

Nevruz etkinlikleri nedeniyle Cuma akşamı oynanacak derbide Galatasaray'a yeni stadında ilk mağlubiyeti tattırmak adına da ayrı bir motivasyonu olacağını düşünüyorum takımın.Cuma günü alınacak galibiyet şampiyonluk yolunda iyie yolunu açacaktır takımın.Zira kalan fikstürde kağıt üstünde en zorlu gözüken maçlar içerdeki Bursa ve Antep maçları olacak.

Not:Unutmadan Fenerbahçe'nin Cuma günü kazanması halinde ertesi günü Ankara'da Trabzon'u ağırlayacak olan Gençlerbirliği takımında geçen haftaki maç sonrası ''Trabzonspor için oynadık'' diyen Aykut Demir ve Hurşut Meriç gibi futbolcuların ve takım olarak Gençlerbirliğinin ne kadar istekli olacağını daha dikkatli izleyecek tüm Fenerbahçe taraftarı.

Not2:Arka adalesinde yırtık şüphesiyle hastaneye kaldırılan ve oyundan çıkarken gözyaşlarını tutamayan Emre Belözoğlu için işine emeğine saygı göstermeden yapılan rezil yorumlarını şaşkınlıkla izledim.Sakatlığının durumu bugün netleşecek ancak 2-3 hafta uzak kalacağı söyleniyor kesin bilgi geldiğinde aynı lafları eden insanların inandıkları bir Allah varsa ondan korkup delikanlı gibi ya biz yanlış anlamışız özür dileriz demelerini bekliyorum.

Pazar, Mart 13

Ateşli Kambala!

Kaspars Kambala.33 yaşındaki Letonyalı yıldız Efes Pilsen'de olduğu dönemde özellikle Euroleague maçlarında baseline a dönerek bitirdiği post-up larıyla izleyenlere keyif verirdi.Döndüğü zaman büyük bir ihtimalle pozisyonun sayı,faul yada basket faul olacağını bilirdiniz.İmzasıydı bi nevi o hareket.

Amerika'da bir kolej takımından gelmişti Efes'e.Ayrıldı bir kaç başka takımda oynadı Avrupa'da sonra Fenerbahçe Ülker'e geldi.Kendisini 14ay uzak bırakacak doping olayı çıktı.Kokain bulunmuştu kanında.O da baktı basketboldan para kazanamayacak basketbol öncesinde de hobi olarak yaptığı boksa geri döndü.Maçlara bile çıktı 2.06 boyundaki Letonyalı.

Efes Pilsen'de oynadığı dönemde ben de altyapıdaydım.Halter idmanında çıktıktan sonra omuzlarının ebadını sizlere 'kafam kadar' tabiriyle anlatabilirim sadece.Kapı gibi adam derler ya aynen öyleydi.

Bu kapı gibi oluşunu bu hafta tekrar gösterdi Kambala.Kendisine yeteneklerine inanıp transfer eden Aliağa Belediye bugün Erdemir ile karşılaştı sahasında.Kambala hafta boyunca twitter'dan hasta olduğunu,ateşinin çıkıp çıkıp durduğunu,vücudunu susuz bırakmamak için 20 tane powerade stokladığını hatta ve hatta hastaneye serum taktırmaya gittiğini bile paylaştı.Maçtan 18 saat önce yani dün gece halen ateşinin 37.5 olduğunu yazdı twitterdan tıpkı maça 3 saat kala son kez serum yediğini paylaştığı gibi.Koca hafta hasta hasta evde yatan idmana bile çıkmayan bu adam bugün Erdemir'i 80-75 mağlup ettikleri maçta 21 sayı 9 ribaundla oynadı.

Bu dev Letonyalı takımının bir üst sıradaki ve düşme potasından uzak kalma amacında direk rakibi Erdemir ile oynadığı kritik maç için fedakarlık yapıp sahaya çıktı ve işini yaparak takımına belkide galibiyeti getirdi.Ülkemize gelen pek çok yabancı gibi hastayım deyip evinde yatabilir,umursamayabilirdi.Şu yaptığı Kambala'nın profesyonelliğinin derecesini gösteriyor ve en büyüğünden alkış ve takdirleri hakediyor bence.


Cuma, Mart 11

Düğün Şarkıcısı Dzeko!





Çoğu futboldaki yeteneklerini mikrofonda gösteremesede Dzeko gibi pek çok Boşnak futbolcu solistlikleriyle! de gündeme geldi zaman zaman.Bir kaç yıl önce Elvir Baljic albüm bile çıkarmıştı.Dzeko'nun şarkı söyleme konusunda vasata bile yaklaşamadığını söylemek gerek ama Boşnaklar 1.5 yıl kadar önce bir milli maç sonrası taraftarların kendisine yönelik tepkilerine küfürle karşılık vermesinin epey tepki toplamasına rağmen onu seviyorlar.Dinleyenlerin yorumları şarkı söylemektense futboluna odaklanmasının daha hayırlı olacağı yönünde.Siz de dinleyip Dzeko'ya notunu verebilir yahut Baljic'in vokaliyle kıyaslayabilirsiniz :)



EDIN DZEKO Ocak ayındaki transfere yokum diyor

Perşembe, Mart 10

9 Mart Nba Kuponları


Benim bu geceden çıkardığım bahisler bunlar.Oklahama 2 akşam önce Memphis maçında 204 üstünü tehlikeye sokmuştu ama tutmuştu bu akşam da bu sayının karşılıklı aşılacağına inanıyorum.

Bunların dışında Memphis-New York Knicks maçında 211 üstü,Bobcats de Dj Augustin'in 22.5 sayı+asist altı bahisleri de gözüme çarptı.Bobcats'te Jackson yok biraz risk oluşturuyo Augustin daha çok sorumluluk alabilir ama yine de aşılcağını sanmıyorum.

Herkese bol şans,şeytanınız bol olsun.

edit:Oklahama-Philadelphia maçı 101-101 le uzatmaya giderek 110-105 bitti ve üst oldu.Chicago maçı 101-84 kazandı Hornets 86 sayı altı bahsimiz de geldi ve kupon tuttu.

Oynamadığım ama üstte verdiğim iki bahiste Mem-Nyc maçının 110-108 bitmesi ve Augustin'in 6 sayı 3 asistte kalmasıyla geldi.

Dallas son 55 saniyesine 92-85 önde girdiği maçta 92-93 mağlup olmasını başardı!Hornets'in attığı bir fırlatma üçlük,bir basket faul ve saçma sapan bir 3 sayılık serbest atış faulu ile 9 sayıya Dallas o ana kadar 10da8 faul atan Chandler'ın faullerinde 2de0 atmasıyla boş dönünce yenilmeyi başardılar gerçekten böyle bi şanssızlık uzun zamandır yaşamamıştım.

Diğer yatan bahis te maç uzatmaya gitmeden önce Durant'in 38 sayıya ulaşması ile oldu.Son bir kaç maçtır kötü performanslar gösteren ve 7 ribaund ortalaması yakalayan Durant bu maçta 16 ribaund almayı başardı uzatmayla birlikte.

Sonuç olarak önerdiğim 7 bahsin 5 i tuttu 1'i çok şanssız şekilde olmak üzere 2'si yattı.Kuponlardan 1'i gelirken 1 diğeri de Dallas sayesinde yattı.

Pazartesi, Mart 7

Gençlerbirliği:2 - Fenerbahçe:4 // Pes Etmek Yok!


2 hafta önce liderliği geri aldığımız İnönü'den Trabzon'un keyifli geçen maç sonrası 2-1 galibiyetle çıkarak maç fazlasıyla da olsa liderliğe geçmesi son haftalarda bir çıkış yakaladığı ortada olan Gençlerbirliği deplasmanını önemli hale getirdi Fenerbahçe için.

Alex'in 7 sezonda en çok golü attığı Gençlerbirliği deplasmanında genelde sıkıntılar yaşayan takım beklenenden daha rahat başladı maça.Ofsayt mı değil mi tartışmaları arasında kafalardan seken topu yumruğuyla az sonra kafasıyla onun üstünden aşıracak olan Lugano'ya doğru uzaklaştıran Serdar 2.golde de 'ucuz penaltı' eleştirilerine neden olacak pozisyonda Niang'a doğru tehlikeli girince bir anda 20 dakikada 2-0'ı yakaladık.

2-0 dan sonra ilk yarıda gördüğümüz umursamaz tavırlar tüm takımı etkisi altına aldı resmen.İlk golün şokuyla boğuşurken 2.golü de buldu Gençlerbirliği.Devre arasında hepimiz nasıl olacak nolacak telaşı içerisindeyken başlayan kar durumu iyice dramatik bi hale soktu.O sırada twitterda da yazmıştım ''şampiyonluğu getirecek olan onlar,isterlerse alırlar maçı,gençlerbirliği seri kontraya çıkıyo başka numaraları yok''.

Tüm bu telaşlara bir de yedekten girip oyuna etki edecek isim eksikliği çektiğimizi eklersek sıkıntı kapıdaydı.İkinci yarı daha hareketli başladı takım.15 dakika sonra karla bembeyaz olan zeminde biz topu tv de görmekte zorlanırken oyuncular nasıl görebiliyordu bilemiyorum.Dia-Baroni değişikliği geldi ve bundan kısa süre sonra Alex'in attığı milimetrik ara pasında Niang ağları bularak ikinci yarı tamamen tutuk bir görüntü sergileyen Gençlerbirliği'nin fişini çekti açıkçası.

Yine de bu takımda kendisine sövüldüğünden çok ihtiyaç olunduğu görüldü Selçuk'un.Yokluğunda da ilk tercih Özer değil kesinlikle Baroni olmalıdır.Keza Gökhan'ın da bir an önce yetişmesi iyi olur çünkü Bekir gibi taç kullanmayı dahi doğru yapamayan bi bek alternatifimiz var malesef.

Topu turuncusuyla değiştirmek gol olduktan sonra aklına geldi hakemin.Fenerbahçe kondsiyonları yok,60'tan sonra düşüyorlar eleştirilerine cevap verircesine diri ve güçlüydü.Santos'un önünü boşalttıktan sonra attığı şık gol maçın skorunu tayin ederken golden sonra kendisi ve Lugano da modaya uyarak sarı kart gördüler ve Galatasaray maçı öncesi cezalı durumdan kurtarmış oldular kendilerini.

Dün aldıkları zor galibiyet sonrası bugün Fenerbahçe'nin puan kaybını 4 gözle bekleyen Trabzon takımı ve taraftarı 2-0 sonrası hayal kırıklığı 2-2 sonrası da tekrar umutlu bekleyişi yaşadı.4-2 bitmesi eminim hele hele dünkü o zor galibiyetten sonra bi hayli koymuştur onlara.Belki 1 maçlık çok etkilenmeyeceklerdir ama lig sona yaklaştıkça umutla bekledikleri puan kaybı da gelmemeye devam ederse psikolojik olarak da bazı şeyleri kaybetmeye başlamaları pek muhtemel.

Yarış devam ediyor.Liderlik de öyle.Haftaya düşmemeye oynayan Konya ile içerde karşılacak Fenerbahçe Kasımpaşa karşısında yaşadığı konsantrasyon kaybı olarak adlandıracağım o düşüşü yaşamamlı.Yılmaz Vural Fenerbahçe'ye ters gelir çok puanını çalmıştır,geçen yıl Kasımpaşa ile Saracoğlu'ndan aldığı galibiyeti unutmayalım.Ama Konyaspor ile bunu yapmasının epey zor olduğunu düşünüyorum zira göreve geldiğinden beri Konya'da kötü giden takımda herhangi bir değişikliğe gitmediğini biliyorum.İlk 11'den sadece Erdinç'i ve rotasyon oyuncusu olan bir ismi kesmiş.Yine de Fenerbahçe'nin TT Arena öncesi riske atmayıp yüksek konsantre şekilde çıkması gerek maça.Geçmişte büyük takımlardan puanları toplayan ama Anadolu'ya kaybettiği puanlarla şampiyonluğu vermiştik bu yıl böyle olmasın.

Pazar, Mart 6

Arsenal'in Şampiyonluk Şansı


Ligler sona yaklaşırken şampiyonluk yarışı ve küme düşmeme mücadeleri kızışıyor,puan hesaplamaları yapılmaya başlandı bile.Ligimizdeki yarıştan sonra şahsen benim ve pek çok futbolseverin en çok ilgisini çeken yarış Premier League'de yaşanıyor olsa gerek.

Hafta içi lider Manchester United'ın Chelsea'ye kaybetmesinin ardından Cumartesi günü Arsenal'in 4 puanlık farkı 1'e indirme şansı doğdu.Şimdi biraz bu maç özelinde ve genel olarak Arsenal hakkında konuşmak gerek.

Arsenal'in bu sezon neredeyse tüm maçlarını izledim.Dünkü maçta Sunderland'i yenememiş olmaları pek çok kimse tarafından ''nasıl yenemezler,nasıl kaçırırlar bu fırsatı'' diye yorumlandı.Evet farkı 1'e indirmek daha iyi olurdu ama ben hala avantajın Arsenal'de olduğunu düşünüyor ve dünkü Sunderland maçından kafamda oluşan bir kaç fikri paylaşmak istiyorum.

1-Bir kere kimse dün Arsenal'in maçı kazanmayı haketmediğini söyleyemez.Hakem maça 2 kez etki etti.İkisinde de Arshavin'in içersinde olduğu pozisyonların birinde Bramble'ın itmesine penaltı çalmadılar,bir diğer pozisyonda golü ofsayt diye vermediler ki temi bir pozisyondu.Arsenal'in hakemlerden etkilendiği ilk maç değil.Everton,Newcastle,Wigan maçlarında da benzer hatalara maruz kaldılar.Bu hatalara sadece onlar değil Chelsea de ManU da maruz kaldı ve Fifa video teknolojilerine başvurmadığı sürece insan kaynaklı hatalar gerçekleşmeye sürecek ve bu hatalar son bulmayacak.

2-Dün iki takımda 4-5-1 şeklinde dizilmişti.Solda Clichy sağ bekte Sagna önlerinde ki kanat oyuncularına hücuma çıkarken gayet iyi destek veriyorlar.Clichy hücumda etkinliği yüksek olan ama bence defansif özellikleri zayıf olan bi oyuncu.Sagna ise önde geride farketmeksizin iyi mücadele eden ve etkin olabilen bi isim ancak bir eksikliği var ki her gördüğümde Gökhan Gönül'e benzetiyorum:isabetli orta yüzdesi çok düşük.Yerden ortaları çok isabetli oluyorken Chamakh ve Bendtner'e kafa topları iletme konusunda bi okadar düşük.Bunu geliştirse 'tam süper olacak' derler ya aynen öyle.

3-Arsenal son 6 yıl içinde ilk kez bir kupa almaya yaklaşmıştı.Koscielny ve Szczezny'nin anlaşmazlığı sonucu yenilen gol kupa hayallerini yıkarken bu iki oyuncunun da moral olarak çöküşüne neden oldu.Golün yenildiği pozisyonda da yüzlerinden görülen hayalkırıklığı ifadesi,hatanın kupaya mal olması düşünüldüğünde böyle genç oyuncularda sezon boyu sürecek bir performans düşüşüne neden olabilirdi.Dün öyle olmadığını gördüm.Her ne kadar Koscielny'nin zaman zaman Szczezny'yi baskı altına alan geri pasları olsa da dün defansı tek başına komuta etti neredeyse.Çok önemli hamleler yaptı.Keza Szczezny de özellikle Wellbeck ve Henderson'ın pozisyonlarında önemli kurtarışlar yaparak bir nevi hem kendilerine olan güveni tazelediler hem de Birmingham maçı sonrası kendilerine yapılan eleştirilere cevap vermiş oldular.

4-Arsene Wenger Alex Song ve Cesc Fabregas'ın uzun süreli sakatlıkları sonrası Diaby ve Denilson'u takıma katmıştı.Benim şahsi kanaatım bunlardan Denilson'ın bazı maçlarda kabul edilir performansları sergilediği ancak kendisine yeni Viera yakıştırmaları yapılan Diaby'nin bu takımın oyuncusu olmadığı yönünde.Diaby'yi özellikle Newcastle maçında Barton'a yaptığı çıkışla hatırlıyorum.Ki o hareketler Arsenal'e maçın kaybedilmesine mal olmuştu.Potansiyeli yok değil ama özellikle Cumartesi günü Nasri ve Sagna'ya basit pozisyonlarda pas çıkaramaması,çok pas hatası yapması,rakibe kaptırdığı kritik topların kontra atağa dönmesi ile bence Wenger'in gözünde de kredisini yitirmesine yol açmış olabilir.Wilshere'in oyununu yükseltmesi ve daha geride bekleyen Ramsey ile Frimpong gibi isimler düşünüldüğünde Diaby ile Denilson'un bu yaz satılması mantıklı kararlar olabilir.Tabi yerlerine en az bir tane rotasyona girecek kalitede oyuncu alınması koşuluyla.

Sonuç olarak Manchester'ın bugün Liverpool deplasmanında kaybetmesi sonucu dün kazanamasalarda farkı bir galibiyet ile kapanacak düzeye getirdiler.United'ın Chelsea ile evinde ve Arsenal ile deplasmanda karşılacakken Arsenal'ın Liverpool ve ManU maçlarını evinde oynayacağı gerçeğinin bir avantaj doğurduğu kesin.Bunun dışında en zor gözüken maçları ise Londra derbisinde Tottenham ile deplasmanda oynayacakları maç.Son haftalarda puanların kafa kafaya geldiği ve averaja bakacak bir Premier Lig bekliyorum ben.Arsenal'in ''Sunderland'i bile yenemediler'' tarzı eleştirilerle göz ardı edilmesi çok doğru değil aksine bir 'Kırmızı Şeytan' olarak Arsenal'in en az Manchester kadar şansı olduğuna inanıyorum.

Cumartesi, Mart 5

22 Yaşındaki Futbolcu Miki Roque'ye Kanser Teşhisi

Miki Roque.88 doğumlu bu genç İspanyol'un adını duyunca hemen 5 yıl önce Liverpool'un Galatasaray'ı Anfield Road'da 3-2 mağlup ettiği maçı hatırladım.

Rafael Benitez;İspanya'nın bölgesel takımlarından birinde bulup Liverpool'a getirerek profesyonel kariyerine başlangıç yapmasını sağlamış.4 yıllık Liverpool kariyeri boyunca Oldham,Xerez ve Cartegena'ya kiralık olarak gitmiş.

Bu 4 yıl sonunda 2009 yılında Betis B takımına dönmüş Roque.Sezon sonunda A takıma yükseleceği o yıl boyunca Real Madrid kendisini takibe almış.

Ve günümüze geldiğimizde 2010-2011 sezonunda tam düzenli futbol oynama fırsatı bulduğu sırada pelvisinde malign melanom denen metastaz(sıçrama) yapmayı çok seven bir tümör bulunduğunu öğrenmiş.

22 yaşında tam düzenli oynama fırsatını bulduğu sırada futbolu bırakmak mı daha kötü yoksa bu genç yaşında böyle nalet bir hastalıkla karşılaşmak,ameliyat olmak,kemoterapi görmek mi?Tabi ki herşeyden önce sağlık gelir ancak ne kötü bişey ki bu tür konularda hayat en acımasız yanıyla suratınıza çarpıyor tokadı.Hastalık insanlara bulaşırken sıra gözetmiyor.

Bir cumartesi sabahı aynı yaşta olduğum ve 5 yıl önce sadece bir maçta denk gelmeme rağmen adını gördüğüm anda ''ya nerden biliyorum ben bu çocuğu'' diye o günü hatırladığım Roque'nin 3 yıl evvel şu hayatta iki var olma sebebimden birini hayatımdan çıkaran malign melanom'a yakalandığını duymak çok can sıkıcı gerçekten.Tümör henüz 1-2 seviyesindeymiş yani erken farkedilmiş denilebilir,umarım Roque'nin ameliyatı ve kemoterapi süreci iyi geçer ve iyileşerek belki de futbola devam eder.

Nba Oyuncu Bahisleri

Bugüne kadar sebepsiz yere uzak durduğum tercihlerdi oyuncu bahisleri.Takım performansı ve bireysel performanslar elbette farklı takım olarak bahis yaptığınızda 5 oyuncudan 1 i kötü olsa da kenardan giren bir oyuncu yada sahada bulunan bir diğer oyuncu ortalamalarının üstüne çıkarak o açığı kapatabiliyor o yüzden takım bahislerinde yanılmak daha zordur diye düşünürdüm.

Farklı taraflarından bakınca her ikisinin de kendine göre avantajları var elbet.Bahis yaptığınız takım o gün ekip olarak harika oynayabilir siz de kolay kazanabilirsiniz ama aksinin olduğu durumlarda mevcut.Dün gece 1.07 civarı oran açılan New York'un evinde ligin en kötü durumdaki takımı Cleveland Cavaliers'e maçı 16 sayıdan vermesi gibi.

Oyuncu bahisleri ise takım bahislerine göre 12 kişilik insan grubunun ne yapıp yapamayacağını tahmin etmek,daha evvel ne yaptığına bakarak fikir yürütmektense tek bir kişinin istatistiklerine ve karşılaştığı rakip takıma,oyun içindeki match-up ına bakılarak daha kolay tahmin edilebilir tercihler aslında.

Dün gece Danny Granger ile birlikte Indıana'nın ligin iyi savunmacı takımlarından Dallas karşısında çok sayı bulamamasını bekliyordum.2-3 gece önce ligin 110-120 küsürlü maçlarında görmee alışık olduğumuz Golden State'le karşılaştıklarında çok sayı atılacak maçta 27'yi geçmesine bahis yapmış ve o maç totalde 33-34 civarı bir sayı+ribaund istatistiği yakalamıştı.Dün gece pek beklediğim gibi gitmedi maçın 190 sayılarda bitmesi beklenirken maç 224 sayıyı gördü.Indıana da 108 sayı atınca Granger bahsi riske girdi ama takımının ilk 3 çeyrekte en skorer ismi olduğu için çeyrek sonunda dinlendirilmek üzere kenara geldi ve son çeyrek oyuna geç gireceği belliydi.Koçu bu süreyi abarttı yaklaşık 4.5 dakika daha kenarda oturdu.Ama muhtemelen yorulan adaleler ve sertleşen Dallas savunması karşısında bir 3'lük bir 2'lik bulsa da 22 sayı 3 ribaundda kaldı ve bahis tuttu.

Bundan sonra oyuncu bahislerine ağırlık verip bunlara blogda da yer vermeyi düşünüyorum.Haftasonuna ilişkin bahis ve kupon önerilerim de üşenmez geç kalmazsak blogda olacak.Blogda yer almazsa maçlara kısa süreler kala twitter üzerinden düşüncelerimi paylaşıyorum.Paslaşmak isterseniz seve seve beklerim.

Şeytanınız bol olsun;)

Cuma, Mart 4

Mourinho'ya Bıçaklı Saldırı

Real Madrid'in geçen haftasonu oynadığı Deportivo maçı öncesi Cuma şehre varan kafile La Coruna havaalınından ayrıldığı sırada Mourinho havaalanı çıkışında taraftarlara imza dağıtırken elinde bıçak olan bir saldırgan Mourinho'ya doğru hareketlenmiş.Saldırganı durduran güvenlik görevlisinin omzunda 4 cm kadar bir kesik oluşmuş.

Olay sırasında Mourinho'nun bu saldırı girişiminin farkında olup olmadığı tam olarak bilinmiyor ama saldırının görüntüleri havaalanı kameralarından alınıp inceleniyormuş.1 haftadır gizlenmeye çalışılmış ancak bugün İspanyol Cadena Sur haber kanalı olayı haber etmiş.

Saldırı girişimin açığa çıkmasının ardından Real Madrid kulübü bu haftasonu oynanacak Santander maçı öncesinde güvenlik tedbirlerini arttırma kararı almış.

Doping Yasağı Kaldırılmalı mı?

Manchester City'nin defans oyuncusu Kolo Toure fazla kilolarından kurtulmak için kullandığı zayıflama ilaçlarında bulunan bir madde yüzünden takımının Manchester United ile oynadığı ve kendisinin yedek kulübesinde oturduğu maç sonrasında yapılan doping kontrolünde alınan numunesi pozitif çıkmış.

Toure aynı ilacı karısının da kullandığını ve tek amacının biraz zayıflamak olduğunu söylemiş.Her nekadar doping içerikli olduğunu bilmeden kullandığını söylesede Wada'nın belirttiği bu yasaklı maddeyi İngiliz Futbol Federasyonu da tüm Premier Lig oyuncularına yasaklamış olduğu için en az 3-6 ay kadar ceza alması gündemde.

İngiltere'de 2 yıl önce aldığı bir öksürük ilacı yüzünden doping testi pozitif çıkan Sheffield Utd kalecisi Paddy Kenny'nin ardından Toure'de de 'analjezik' sıfatı altındaki bir ilaçtan doping çıkması bu maddelerin ve yasaklarının tekrar gündeme gelmesine neden oldu.

Bir kalecinin doping yapmaya ihtiyaç duyması ne kadar mantıklı? Kardeşim yasaklı madde işte diyenler olabilir.Suçu kimde aramak gerek bu tür durumlarda bilemiyorum?İlacı kullanırken kulübüne ve dolayısıyla federasyona bildiride bulunmayan oyuncuda mı,oyuncusunu bilgilendirmeyen kulüp doktorlarında mı?

Sonuç olarak Fildişi'li futbolcunun yaşadığından sonra performans arttırıcı ilaçların kullanımının serbest bırakılması ile ilgili tartışmaların artacağı bir gerçek.İlk bakışta bu ilaçların kullanımına izin verilmesinin dile getirilmesi bile çılgınca gözükmüyor değil.Sonuçta sporculara ekstra performans vererek orantısız bir ortam oluşturmalarının etik olmayışının yanı sıra ölümcül yan etkilere sahip olabilmeleri de negatif unsurlar olarak görülebilir.

İşin öbür tarafına bakacak olursak,pozitif düşündüğümüz zaman bu ilaçların tamamen serbest bırakılması tüm sporcuların bunu kullanabilmesi imkanını yaratacğından haksız rekabe unsurunu ortadan kaldırır.Sporcuların bir nevi süpermen'e benzeyecek oluşu küçük çocukların spora olan ilgisini arttırabilir.Anabolik Steroidlerin kas yapısında artış sağladığı bilinmekte.Daha çok kas daha güçlü bacaklar,daha hızlı koşabilen toplara daha sert vurabilen futbolcular demek olacaktır.Böylelikle futbolun daha yüksek tempoda oynanabilen ve uzaktan sansasyonel gollerin daha çok atılabileceği bir spor olabileceğini söylemek de mümkün.

Futbolcuların daha uzun süreler fit kalabileceğini düşünürsek,teknik becerilerini sahaya yansıtmalarının daha mümkün olacağını da söyleyebiliriz.Cristiano Ronaldo,Messi gibi adamların 90 dakika yüksek tempoda oynayıp 3 gün sonra aynı tempoda maç yapabileceklerini hayal edin.

Narkotik analjezik sınıfındaki doping içeren ilaçların kullanılması serbest bırakılırsa futbolcuların sakatlıklarından çok daha çabuk şekilde dönmesinin mümkün olduğunu gösteren çalışmalar var.

Genel olarak performans arttrıcılara izin verilmesi futbolun görsel olarak daha izlenir olmasını sağlayabilir.Bu da kulüplerin bilet fiyatları politikalarını etkileyip gelir artışı da sağlayabilir.Bir futbolcuya 50-100 m€ verecek parası olmayan kulüpler için de iyi bir haber olacaktır kuşkusuz.

Elbette bu ilaçların pek çok dezavantajı da var fakat Fifa'nın ülke olarak futbollarını parlatmalarını istediği Amerika ve Avustralya gibi ülkelerde işe yarayabileceği,ve yukarıda saydığımız pek çok olası pozitif etkisinin de olabileceği göz önüne alınırsa küresel olarak futbolun gelişimi açısından göz ardı edilmemesi ve oturup konuşulması gerektiğine inanıyorum.

1.80'lik Beyaz Amerikalının Hedefi Ncaa Smaç Yarışması



Amerikan Kolej Ligi Ncaa Division III'te Illinois College Blueboys takımının 1.80 boyundaki guardı Jacob Tucker kısa boyuna rağmen sahip olduğu olağanüstü sıçrama yeteneğinin getirisi olarak yaptığı smaçlarla epey gündem olmuş durumda.

Jacob Tucker kısa sürede kendine bir fan grubu edinmiş.Bu fanlar facebook üzerinde kurdukları grup ile oyuncuyu Ncaa Smaç Yarışması'na katılması için destek arıyorlar.Tucker'ın formasını giydiği Ncaa'in üst basamaklarındakilere nazaran ufak bir okul olduğu için yarışmaya katılması muhtemelen zor hatta imkansız olduğu için ''küçük okullardan da büyük yetenekler çıkabilir'' sloganıyla oyuncularının farkına varılmasını istiyorlar.

Perşembe, Mart 3

Yaşattığınız Heyecan Yeter! // Valencia:82 - Fenerbahçe:68

Sezon başında takımın bu noktaya gelmesini hayal olarak görenlerin taraftarlar arasında da büyük kesimi oluşturduğunu söylemek mümkün.Ancak Fenerbahçe ilk maçtan itibaren öyle performanslar sergiledi ki takımdan beklentiler giderek arttı.Henüz grupta deplasmanda geçen yılın Avrupa Şampiyonu Barcelona'nın mağlup edilmesinin ardından beklentiler 'Final Four' yönünde artmaya başladı.Aslında gidişat o yöndeydi.Gruplardan sonra Top 16'de ligin favorilerinden Olympiakos'u da Yunanistan'da devirmeyi başarınca beklentilerle birlikte takıma olan inanç da artmıştı.

Ama gözardı edilen birşey vardı.Sakatlıklar kuşkusuz takımın belini epey büktü.Sezon başında Engin'in sezonu kapaması,sonra Vidmar'ın sezonu kapatması ardından ara ara Ömer ve Kinsey'in takımdan ayrı kalmaları ve son olarak yaşına bakmadan hırsıyla,mücadelesiyle pek çok maçta takıma en büyük itici güç olmayı başaran Mirsad'ın sezonu kapatması.Ne Kaya ne Lavrinovic ne de takviye olarak getirilen Sean May beklenen performansı veremediler.Lavrinovic'in formuyla doğru orantılı olarak azalan morali geri dönüş yapmasını zorlaştırdı.Kaya 2-3 sene önceden bildiğimiz eski gücünde değildi.Ve Sean May kariyerinde yaşadığı sakatlıklar yüzünden sezon ortasında bulunabilecek az sayıdaki transfer opsiyonlarından yeterli katkıyı veremeyecek düzeyde olandı.Jasikevicius da yaşını almıştı,tecrübeliydi ancak yaşı yüzünden uzun süre alamaması parça parça süre aldığındada verimli olmasını zorlaştırdı.O bölgede de Ukic'in eline bakar olduk.

Koç Neven Spahija'nın Fenerbahçe'ye yaptığı pozitif etkiden bahsetmesek olmaz.Tüm saydığımız sıkıntılara eksiklere rağmen her maç aynı performansı ve mücadeleyi vermeye çalışan bir takım yarattı.Bu sezon için Fenerbahçe Avrupa'ya veda etmiştir ancak kulübe ve taraftara bu noktada büyük iş düşüyor.Kulübün yaşananlardan ders alarak önümüzdeki sezon için daha güçlü bir takım oluşturması ve taraftarın da Sinan Erdem'deki ilk maçta bizlere yaşattıkları tüm bu heyecan için teşekkür mahiyetinde salonu doldurmaları ve takıma destek olmaları gerek.İspanya'da Barcelona'yı Yunanistan'da Olympiakos'u deviren takım bu şekilde elenmemeliydi ama sağlık olsun.Teşekkürler Fenerbahçe Ülker!

Baykuşuma Dokunma!

Kolombiya liginde bir futbol maçında Luis Moreno adlı futbolcunun sahaya giren baykuşu saha dışına atma amacıyla tekmelemesi başta hayvan hakları savunucuları olmak üzere tüm spor severleri ayaklandırdı.

Ülkemizde son zamanlarda popüler olan incisözlük'ün de ara ara fotoğraflarına başvurduğuna şahit olduğumuz baykuşlar son olarak Büyükşehir Belediye takımının az sayıdaki taraftar gurubuna isim olmuşlar ve spor severler arasında da bir sempati gelişmesine neden olmuştu.

Moreno'nun tekmesi sonrası hafta başından bu yana 'Bloguma Dokunma' sloganı ile protestolarda bulunan bloggerlar gibi baykuş severler de 'Baykuşuma Dokunma' sloganı ile benzer bir protesto dile getiriyorlar.

Ayrıca Moreno'nun ülkesinde ölüm tehditleri aldığı da konuşuluyor.Kolombiya federasyonunun oyuncuya para cezası vermesi gündemde.

Çarşamba, Mart 2

Sercan Rusya Yolunda


Bursaspor'un son 3 sezondur gösterdiği çıkışta ligdeki büyük kulüplere transferi en çok gündem olan futbolcuydu Sercan Yıldırım.1990 doğumluydu,gençti,bileklerine hakimdi,süratliydi de.Milyon €'luk tekliflerden bahsediyordu gazeteler.Bursaspor tarafından ise hep aynı ses çıkıyordu:'Sercan'ı satmayacağız'

Önce Arsenal'den bahsedildi,Arsene Wenger uzun bir süre izlemiş,hatta Bursaspor'un maçlarına Arsenal scoutları gözcü olarak geliyor denmişti.Sonra Manchester United ortaya atıldı.Hatta bu sezon Bursa'nın ManU ile oynadığı Şampiyonlar Ligi maçları öncesi ve sonrası bu iddialar arttı.Benim en son hatırladığım ise ne tesadüf Bursa'nın yine gruptaki rakiplerinden Valencia ile oynadığı maçlarda adını şimdi hatırlayamadığım bir orta sıra İspanya ekibi Sercan'ı istemişti.Sezon başında ise Jose Mourinho'nun kendisini istediğini söyleyen yerel gazeteler vardı.

Derken bir Mart sabahı tüm bu 3 yıllık transfer iddialarının sonunun Sercan'ın Rusya yolcusu olduğuna ilişkin ciddi duyumlar vardı ve Bursa kulübü de bunu doğruladı ''uzun süredir Lokomotiv Moskova ile görüşüyoruz,anlaşmaya yakınız,Sercan 4 yıllık imza atabilir''.

Sercan'ın yukarıda saydığımız bileğine hakimlik,çabukluk gibi meziyetleri yok değil ama 3 yılda bitiriciliğini 10 üzerinden değerlendirecek olursak 1 puan ya arttırmış ya arttıramamıştır.Bu transferin hem Bursa hem Sercan için çok stratejik ve doğru bir hamle olduğunu iddia edenlere sorarım;ehliyeti bile yokken otobanda takım arkadaşının altındaki spor arabasıyla kendi Corvette'ini yarıştıran bi adamdan Rusya'ya gittiğinde kendini futbola verip oradan daha elit liglere geçmesini beklemek ne kadar doğru? Umarım yanılan ben olurum da Sercan Hasan Kabze gibi o geçişi Fransa'nın Montpellier gibi orta düzeyli takımına yapmaz,umarım Uefa kupasını kaldırmış olsa da sürekli sorunlarıyla gündeme gelen ikinci bir Fatih Tekke olmaz.Yolun açık olsun Sercan

Salı, Mart 1

Bloglara Erişim İçin Kalıcı Çözüm


işte size kalıcı bir yöntem:
"C:/Windows/System32/drivers/etc" dizinindeki "hosts" dosyasını not defteri gibi bir text editor ile açıp aşağıdaki satırları ve girmek istediğiniz blogspot uzantılı siteleri 127.0.0.1 localhost satırının altına ekleyin:

64.233.183.103 blogger.com
64.233.183.103 www.blogger.com
64.233.183.103 blogspot.com
64.233.183.103 www.blogspot.com
64.233.183.103 draft.blogger.com
64.233.183.103 blogblog.com
64.233.183.103 www.blogblog.com
64.233.183.103 www1.blogblog.com
64.233.183.103 www2.blogblog.com
64.233.183.103 img.blogblog.com
64.233.183.103 img1.blogblog.com
64.233.183.103 img2.blogblog.com

twitterdaki tepkileri görmek için
tıklayın



Şanslı Haftasonu!

Bahis etiketli son postta sömestr bitsin Sivas'a dönelim postlara başlarız dedik.Dedik lafımızda durmadık,keşke dursaymışız.Cuma günleri okul olmadığından bolca boş vaktim vardı ve araştırmaları yaptıktan sonra günübirlik olmayan iki kuponumu da Cuma akşamı erken saatlerde yaptım.Blogda paylaşmaya da niyetliydim.Neden bilmiyorum geçen haftasonu şanssız şekilde yatan kuponlar yüzünden olsa gerek paylaşmak istemedim ve yer vermedim blogda.

İlk kupon Cuma günü Bursa'nın 2 yıldır klasikleşen 2-3 gol istatistiğine dayanıyordu.Bursa'nın galip gelmesi de tercih edilebilirdi.2-3 yine yanıltmadı.Cumartesi günü belki de en güvendiğim tüm arkadaşlarıma önerdiğim Aston Villa vardı.Başından sonuna üstün oynadılar ilk yarı kaleye atılan şut sayıları en son baktığımda 8 yada 9ken Blackburn kaleyi bulamamıştı daha.Fenerbahçe handikapının tutmasında Volkan'a borçlu olduğumu söylemek mümkün :) Barca'ya handikap Allahın emri oldu bir nevi.Ve Euroleagu maçı sonrası,hafif sakatların da dinlendirileceğini öğrenmem üzerine basket maçında alt kaçınılmaz bir tercihti.
Cuma'dan yaptığım bir diğer kupon sadece basketbol tercihleri içeriyordu.Bunların içinde de Erdemir'in +10.5 handikap içinde kalması pek muhtemelken yurtdışı sitelerde kendilerine verilen 6.75lik oranla maçı kazanmaları ve bunu görüp oynamayı akıl edip üşenmem sonrası yaşadığım pişmanlığı düşünün.Beşiktaş 2/2 tercihi çok barizdi,Serkan Erdoğan ve Marcelus Kemp takıma uyum sağlamışken.Basket maçları için tercihleri belirleyip Cuma'dan kuponları yapmak lazım yoksa handikaplar ertesi gün anında oynuyor.Pertevniyal maçında 9.5tan açılan handikap 0.5a düştü ertesi günü.

Son kuponu Pazar gün içinde oluşturdum.Haftalardır iyi futbol oynayan Sivas'ın artık bence ligde amaçsız kalan Manisaspor karşısında gollü geçecek maçta galip gelmesi kaçınılmazdı.Bu da yakınlarıma ısrarla tavsiye ettiğim bir maçtı.Paris'in haftaiçi Bate ile yaptığı Uefa maçına aslarını saklayarak çıkması Toulouse'un eksikleri Psg'yi bir kaç adım öne taşıyordu,Almanya'da golsüz maçlarını görmenin pek mümkün olmadığı iki takımın maçında üst normal tercihlerdi zaten.

Bunların yanında geçtiğimiz hafta içi ve sonunda tek maçtan yatan 3-4 kupon daha var.Bunlardan biri bir son saniye üçlüğü ile aşılamayan handikaptan bir diğeri ise Lille'in evinde ilk yarısı 1-1 sonuçlanan maçta sonra skorun üstüne yatmasından gelmeyen üst tercihinden yattı.

Sonuç olarak geçen haftaki şanssızlığın bahanesiyle kuponlara yer vermedik yazık oldu.Umarım bu haftasonu da işe yarar bahisler çıkar araştırmalar sonucu.Özellikle haftasonları muhabbetin ağırlıkla maçlar ve bahis üzerine döndüğü twitterdan paslaşmak isterseniz seve seve görüş alışverişinde bulunabilirim.Saygılar,bol şanslar.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...