Pazar, Kasım 27

Haftanın Golleri #10



Vizeler temposunu arttırınca blogdan mecburi uzak kaldık.Bu hafta neyse ki hafifleme var daha çok ilgilenme fırsatı olacak.Bu boşluğu Avrupa'nın dört bir yanından gelen şahane gol videolarıyla dolduralım.Trivela nasıl olurmuş görmek isteyenler 1 numaradaki Subotic'in golünü kesin izlesin.Afiyet olsun.

Pazartesi, Kasım 21

Turkcell Blog Ödülleri 2011

2008 yılından beri geleneksel olarak düzenlenen ve kategorisindeki en iyi blogları internet kullanıcılarının oylarıyla belirleyen Turkcell Blog Ödülleri 2011'de bu yıl Spor Blogları kategorisindeki 50 blogdan biri de MULE Blog.

Oy verme işlemini blogda şu an sağ üstte gördüğünüz oy ver butonu veya yarışma sitesinden yapmanız mümkün.Facebook hesabınızla da gerçekleştirebileceğiniz kısa bir üyelik işleminin ardından oy verebiliyorsunuz.

Üyelikten sonra blogdaki buton veya alttaki linkten oyunu kullanabilirsiniz.Vakit ayırıp oy verme zahmetine giren herkese şimdiden teşekkürler.

MULE Blog 2 Yaşında!

Vizeler buhranı ve 'bu okul nasıl bitecek' sorularıyla meşgul 40 tilkinin dolandığı kafa,birşeyler karalamaya başlayalı blogun 2 yılı doldurduğunu atlar tabi.

2 yılda çoğu renkdaş kimisi de farklı renklerden pek çok insanla tanışmama vesile oldu blog.Blogu açmasaydım twitterı da belki o dönemlerde değil de benim açtığım sıralarda ''twitter neymiş ya,ünlülerin groupieleri kullanıyo sadece onu,tutmaz,feysbuk kraldır'' diyenlerin son 2-3 ayda patır patır twitter hesabı edindiği gibi ben de bu aralarda açacak ve o başta saydığım insanlarla tanışma fırsatı edinemeyecektim.

Hoş bahsi geçen kafayı yaşayan insanlar daha halen blog ne blogger ne bunlar boş iş,zaman kaybı diyen muhtemelen daha hala spor haberlerini fotomaç,fotogol,fotospor vb mecralardan takip eden insanlar.

Başlarda yazdığım şeyler ne kadar ilgi görüyor acaba,ne kadar okunuyor diye çok merak ederdim yalan yok.Sonra gördüm ki bunu dert etmek yersiz,gün geçtikçe gerek Blog İdman Yurdu gibi Fenerblog gibi bünyesine katıldığım oluşumlar olsun gerek beğenilen yazıların başka blog ve sitelerde paylaşılması sonucunda belli bir kesimin ilgisini devamlı olarak çeken birşey blog.Tabi ki hala ziyaretçilerin büyük kısmı blogu ilk defa görenlerden oluşuyor ama ne olursa olsun yazdığınız şeylerin başka insanlar tarafından okunması,yorum yapılması,eleştirilmesi paylaşılması güzel şeyler.

2 yılda 500'e yakın post girmişim ki aslında ağırlığı futbol içerikli bloglar için az bi rakam.İlk yıl sporun yanı sıra sinema ve müzik içerikli postlar da atıyordum son zamanda bunlara pek yer vermedim o tarz postlara da epey ilgi oluyor aslında benim de ara ara hep aklıma geliyor ancak okul ve kişisel işler güçler,sorumluluklar gün geçtikçe hem daha fazla zaman kaplamaya başlıyor hem de zihinsel olarak daha çok yoruyor insanı.Yine de 2 yıl az bir zaman değil ve hala bu işten vazgeçmediğimi ve buna paralel olarak bloga olan ilginin arttığını görmek güzel.

En güzeli de;şimdilerde her gece yatağa girdiğimde kendisine beni sarı-laciye tutkun bir çocuk olarak yetiştirdiği için şükrettiğim babamın yerine yıllar sonra geldiğimde kendi oğluma bu bloga yazdığım şeyleri gösterebilmenin hayali.Bir gün bunu gerçekleştirmeyi çok istiyorum cidden babaların hakkı ödenmez.Nur içinde yatsın,yokluğunda dahi halen onun bana öğrettiği gibi,ona layık bi evlat olarak yaşamaya çalışıyorum,umarım olabiliyorumdur.

Nice yıllara ozaman,bunca zaman blogu ziyaret eden okuyan yorumlayan paylaşan vakit ayıran herkese teşekkürler!

Cuma, Kasım 18

Haftanın Golleri # 9


Geride bıraktığımız hafta Euro 2012 elemeleri,uluslararası hazırlık maçları ve diğer liglerde atılmış en çok beğenilen,izlenen 10 golden oluşan video yine birbirinden klas vuruşlar içermekte.

Mesut Özil'in son vuruşu yaptığı Almanya golü neden yıllardır kendilerine ''makine düzeninde işliyorlar,sistem takımı'' gibi övgüler yağdırıldığının örneği.Kenny Miller ve Marcelinho gibi ülkemizde top koşturmuş futbolcuların şık gollerinin de olduğu videoya Portekiz'in Bosna Hersek ağlarına bıraktığı 6 golden yalnız Nani'nin vuruşunun girmesi Portekiz takımının nerdeyse tüm oyuncularının iyi frikik attığına şahit olduğumuz gibi enteresan.Ronaldo'nun yine hayvannnnn! şeklinde övgüler yağdırmamıza neden olan frikiklerinden birini izledik o maçta ve o frikik tam olarak yeteneklerinin laboratuar ortamında sınandığını paylaştığım postta ele alınmıştı.Kalecinin üstüne gidecekmiş gibi yola çıkan top ani bir açı değişimiyle birden sapıp köşeye yönelip gol oldu.

Aynı maçta Nani'nin attığı golü S Haber spikerinin ''şuuut tribünlere...gol oldu Naniiii'' şeklinde aktarması da güzeldi.



Salı, Kasım 15

Kaleye Geçen Forvet 2 Penaltı Kurtardı,1 Kendi Attı,Takımı Turladı!



İngiltere Kuzey Konferans ligi takımlarından Corby Town'ın 18 yaş altı takımı,İngiltere Futbol Federasyonu'nun u18 takımlar için düzenlediği ve her yıl 474 takımın katıldığı FA Youth Cup'ta benzeri görülmemiş bir dramatik hikaye sonunda tur atlamayı başardı.Atılan kalecisinin yerine geçen forvet oyuncusu James Harrison,uzatmalar sonunda penaltı atışlarında rakip Dagenham Red takımının 2 penaltı atışını kurtarmasının ardından takımın son penaltısını gole çevirerek takımının tur atlamasını sağlamış.

Fa Youth Cup çoğunlukla Premier Lig ile alt lig kulüplerinin altyapı takımları ile amatör kulüp takımlarının katılımıyla oynanıyor.Maçın dramatik hal aldığı uzatma anlarının öncesinde normal süresinin hikayesi de ilginç.

Dagenham Red takımı maçın henüz 6.dakikasında bir frikik golüyle öne geçmiş ardından Corby Town kısa bir süre sonra ironik bir şekilde Dag&Red adına frikiği atan Frost isimli oyuncunun ters kafasının neden olduğu bir golle beraberliği sağlamış.Dakikalar 29'u gösterirken Dagenham Red 2-1 öne geçmiş deplasmanda ve maç uzun süre böyle gitmiş.

Dakikalar 80'i gösterirken Daggers bir penaltı kazanmış.Corby Town kalecisi Wallis frikiği gole çeviren ve kendi kalesine 1 gole neden olan Dag&Red oyuncusu Frost'un yere düşürülmesinin ardından kullandığı penaltıyı kurtarma başarısını göstermiş.Bu kurtarış takımı gazlamış olacak ki 3 dakika sonra Corby Town 2-2 lik beraberliği sağlayan golü bulmuş.

Uzatmaya giden maçta 103.dakikada Corby kalecisi Wallis ceza sahası dışında elle oynayınca oyundan atılmış ve kalan 17 dakikada kaleyi takımın forvet oyuncusu James Harrison almış.Skoru 2-2'de tutmayı başaracak bir performans göstermiş Harrison.

Maç penaltılara gidince Harrison adete devleşmiş kalede ve Dag&Red takımının iki penaltısını kurtardıktan sonra avantaj Corby Town'a geçtiğinde son penaltıyı kendisi kullanarak ağlara yollamış ve takımını Manchester City ile karşılaşacakları bir sonraki tura taşımış.

Şu an kim olduğunu hatırlamıyorum ancak yıllar önce denk geldiğim bir kaleci röportajında nasıl kaleci olduğu sorulduğunda ''futbola forvet olarak başladım,kalecimiz atılınca kaleye geçtim o maçtan sonra da kariyerime kaleci olarak devam ettim'' şeklinde anlatan bir kaleci vardı Türkiye'de.Kimbilir belki Harrison da hazır gençken ''ağaç yaşken eğilir'' mantığıyla pozisyonunu değiştirmeyi düşünebilir.

Pazar, Kasım 13

Haftanın Golleri # 8





Benni Mccarthy'i hatırlamayanınız var mı? Milli
takım 2002 Dünya Kupası'na hazırlanırken Mayıs ayında bir hazırlık maçı oynamıştı Güney Afrika ile.Okulun kantininde izliyorduk maçı hiç unutmam,attığı 2 birbirinden şık golle adını kafama yazmıştım.Daha sonra bir ara unuttuğumda Porto forması altında karşıma çıkmıştı.2004 yılında Porto Şampiyonlar Ligi 2.turunda Manchester'ı evinde 2-1 mağlup ederken 2 golü de kendisi atmış Porto turu 3-2 ile geçmiş ve çeyrek finalde Lyon yarı finalde Deportivo'yu eledikten sonra finalde Monaco'yu 3-0la geçerek kupayı kaldırmıştı.

Porto'dan sonra Blackburn Rovers'ta görmüştüm kendisini ama 4 yıl kalıp 109 maçta 37 gol attığını görünce şaşırmadım değil.Rovers'tan sonra kısa bir süre West Ham forması giyip memleketi Güney Afrika'nın Orlando Pirates takımına transfer olmuş bu sezon başında.Bunca zaman sonra kendisine şahane bir frikik golü ile tekrar denk gelmek güzel oldu.

Onun dışında Kuzey İrlanda Premier Ligi'ndeki Cliftonville takımından Rory Donnelly'nin Ronaldovari topu açışı ve plaselemesi,İtalya Serie D takımlarından Teramo'lu Gerardo Masini'nin yarım takımı çalımladıktan sonra kaleciyle karşı karşıya kaldığında soğukkanlılıkla yaptığı şık vuruşu,bahisseverlerin çoğunlukla maçlarında üst tercihinde bulunduğu Milton Keynes Dons'lu Adam Smith ve Newcastle'dan Ryan Taylor'ın uzaktan goller klasmanında birbirleriyle yarışır vuruşları dikkat çekici.Taylor'ın vuruşu tam ayağa oturmuş dedirten cinsten.Afiyet olsun.

Cumartesi, Kasım 12

Türkiye:0 - Hırvatistan:3


Türkiye'ye yerleşeli çok değil 5-6 yıl olmuş Brezilyalı'lar Alex de Souza ve Andre Moritz maçtan önce birlik mesajı veriyor,haydi Türkiye diyordu.Maç sonu Moritz'in ''sahada kırmızı formayı taşıyan oyuncular Türkiye için mücadele ediyorlar,ne FB ne GS ne Bjk ne de Bursa'' sözü malesef ülkedeki futbolseverlerde eksik kalan düşünceler.

Gökhan Gönül sakatlıktan çıktığından beri hala beklenen form düzeyini yakalamış değil.İlk golde yediği basit çalım gole neden oldu.Keza Volkan Demirel 2.golde yapılan ortayı izlemekle yetinmedi dar açıdan kafayla gelen gol vuruşunda da hamle bile yapamadı neredeyse.Hatalılardı doğru.Ama bunun tepkisinin stadda maç oynanırken verilmesini ''ufak tepki'' adı altında haklı bulanlar ve asıl suçu Volkan'ın ters tepkisinde bulanlar ne içmişler gerçekten çok merak ediyorum.

Bugün Avrupa'da pek çok milli takım devşirme oyuncularla dolu.Onlarda da çekişme var,derbi maçlar var ama hiçbir ülkede hiçbir stadda böyle bir olayın yaşandığını duymadım ben.Milli maç deyince adamlarda akan sular duruyor.

Rıdvan Dilmen'i izleme şansına nail olamadım.Büyüklerimden duyduklarım hep ''bugün oynasa Messi mi kalırdı?'' şeklindeydi.Belki abartı ancak bu ülkenin futbol adına en önemli değerlerinden biri.Fenerbahçeli diye her söylediğine amenna doğru diyecek değilim pek çok düşüncesine ben de katılmıyorum eleştiriyorum dün akşam maç sonuna doğru RTE'yi öven konuşmalarını son derece yanlış buluyorum mesela.Gel gelelim Volkan'a yapılanları savunması son derece haklıydı ve bunu yaptı diye mevzuyu ''merak etme Volkan seni savunan Rıdvan Dilmen gibi abilerin varken sırtın yere gelemz'' tarzı saçma düşüncelerle yorumlayan zihniyetler futbol falan izlemesin kardeşim bi zahmet gidin golf,masa tenisi,badminton vb rahat sporlar izleyin.

Teknik heyetin oyuncu seçimlerindeki hataları,MAA yönetimindeki adam akıllı karar alma yetisi gelişmemiş basiretsiz federasyonun Fenerbahçeli futbolcuların her daim tepki gördüğünü bildiği halde maçı TT Arena'ya vermesi,Hiddink'in beni kovun diye bağıran maça müdahalesiz kalması bir yana dün sahada yer alan oyunculardan hepsi eleştiriyi hakediyordu.Kimi formsuzluğu kimi bilerek gördüğü kartları,kimi mücadelesizliği,kimi henüz milli formayı giyemeyecek düzeyde oluşuyla eleştirilebilirdi.

Ben dün şahsım adına Egemen Korkmaz'ı takdir ettim.Zor durumda olmasına rağmen vermesi gereken geri pası takım arkadaşı ıslıklanmasın diye vermedi.Sahadaki 11'den en azından Galatasaray'lı futbolcuların kendi evlerinde yapılan bu terbiyesizliğe karşı tribünlere dönüp tek bir ''sakin olun'' işareti yapmamasını hangi sıfat altında tartışabiliriz bilemiyorum.

Hiddink'in rövanşı beklemeden istifası,bundan sonraki maçların kesinlikle İstanbul dışında oynanması,2 yıl sonra tekrardan bir yeniden yapılanma içine girilmesi olması beklenen gelişmeler.Ben kendi adıma Fenerbahçe'li futbolcuların yerinde olsam dün akşam maç sonrası milli takımı bıraktığımı açıklardım.Bunu bir saygısızlık olarak görecek olanlar vardır ancak bence dün akşam stadda yapılanlardan büyük bir terbiyesizlik olamazdı.

Lazer Işını Ronaldo'nun Ayarını Bozdu! // Bosna Hersek:0 - Portekiz:0


Euro 2012 elemeleri play off turunda Bosna Hersek Zenica'da Portekiz'i ağırladı dün akşam.Golsüz sona eren müsabaka öncesinde Boşnak futbolseverlerin Portekiz milli takımını havaalanında karşılayışı sırasında Ronaldo terminale girdiğinde ''Messi Messi Messi!!'' tezahüratı yapması Cristiano Ronaldo'yu epey dolduruşa getirmiş gibi.

Maçtan önceki akşam Portekiz'in takım idmanı sırasında stad çevresindeki binalardan kendisine tutulan lazer ışıklarına orta parmağıyla karşılık veren Ronaldo maç özetlerinde de görülebileceği üzere epey hırs yapmış.Ancak skora ve Ronaldo'nun kolaylıkla gol yaptığı pozisyonlardaki başarısızlığı,frikikleri adeta dağa taşa vurmasına bakılacak olursa ''keskin sirke küpüne zarar'' çıkarımında bulunmak pek de yanlış olmaz.

Portekiz maçta pozisyon üstünlüğünü elinde bulunduran ekipken Bosna az sayıda bulduğu şanslardan özellikle Ibiseviç'in karşı karşıya değerlendiremediği pozisyonu umarım rövanş sonrası aramaz.Bu maçın geneline bakılacak olursa Portekiz'de Ronaldo ve arkadaşları Bosna'yı ezip geçer tahminini yapmak kolaya kaçmak olur ve ben deplasmanda Bosna'nın Paris deplasmanında Fransa'ya karşı gösterdiği performans benzeri bir oyun görmeyi diliyorum.Lazer ışını Ronaldo'yu Zenica'da durdurmuş olabilir ancak Bosna'nın turlaması için Portekiz'de bundan daha fazlası gerekecek.


Pazar, Kasım 6

Haftanın Golleri # 7



Biraz gecikmeli olsa da geçtğimiz hafta atılan en güzel 10 golü eklemeden geçmeyelim.Benim 1 numaram assolistler en son çıkarmış misali 10 numaradaki Fulham'lı Andrew Johnson'ın golü.Vücudu topa dönükken bacağını 90 derece çevirip topa inanılmaz iyi oturtmuş ayağını.2 numaraya da ondan bi önce Benfica'lı Rodrigo'nun ayak dış-üstüyle nasıl vurulur dersini verdiği golü koyardım sanırım.

Bayramınız mübarek 6 Kasım'ınız kutlu olsun ;)

Cuma, Kasım 4

Sivasspor:2 - Fenerbahçe:0 //Kaçınılmaz Son


''Elbette Fenerbahçe de yenilebilir ama bu kadar kötü oynamaya hakkı yok''...

Maç sırasında twitterda en çok denk geldiğim cümleydi.Bunu söyleyenler zannedersem bu takımın biri İnönü deplasmanında ligin o haftaya kadarki en tempolu maçını,3 gün ardından da iç sahada 85 dakika 10 kişi insanüstü mücadele vererek kazandığı 2 maçı geçtiğimiz 7 gün için oynayan takım olduğunu unuttular.Ve bugün izlediğimiz Sivas deplasmanının da 8.günde çıkılan 3.maç olduğunun.

Yönetici ve denetleyici görevini üstlendiği liginin Şampiyonlar Ligi temsilcisinin grup maçının olduğu güne ve hatta neredeyse saate 1 aydan fazla bir süre önceden ülkenin 1 numaralı derbisini koyarak işini ne denli iyi yaptığını gözler önüne seren federasyonun fikstür düzenleme konusundaki acizliği sahada canını dişine takan etten kemikten yapılma bünyelerin bir noktada zor şartlarla karşılaştığında mücadelesini 1 seviye arttırmasını mümkün kılmıyor malesef.

Bu hakkını Karabük maçında kullanmıştı Fenerbahçe;Sivas gibi dışarda 10 dakika yürüdüğünüz an yanaklarınızın soğuktan kararmaya başladığı bir şehirde 2 gündür yağış yemiş bir zeminde ligin sertliği en çok seven ve taktiğinin bir parçası haline getiren takımına karşı normal mücadelenizin üstüne koymanız gerekirken yapamıyorsunuz.Üstüne net bir şekilde ofsayttan yenilen golle planlarınız alt üst oluyor belki yenilmezlik ünvanının devamı için bu şartlarda gol için en çok umutlanabileceğiniz noktalar olan duran topları da iyi değerlendiremiyorsunuz zira bu konudaki usta ayağınız önceki maçınızda haksız yere atılmış.Yine federasyonun acizliğinden ertelenen lig fikstürü,boşa giden kamp çalışmaları,üstüne değişen lig statüsü yüzünden sıkıştırılan maçlar adale sakatlıklarını kaçınılmaz kılınca sezon başından beri yakanızı bırakmayan aksilikler bu kez formuyla ''gelen gideni aratır'' deyimini çürüten istikrarlı transferinizi vurupta yerine koyduğunuz isim maçın geride kalanında takımın en kötülerinden olunca 27 maçlık yenilmezlik apoletini bir kenara bırakmak zorunda kalıyorsunuz.

Alex'in yokluğunda şans bulan Sezer'in üstündeki baskı her halinden okunuyordu.Sezer kaliteli bir oyuncu ancak bunu gösterebilmesi için özgüvenli bir şekilde oynayabilmesi gerek.Hala Bienvenu'ye boş adam diyenler var bence futbol izlemeyi bırakıp gidip golf falan gibi daha relax sporlar takip etsinler.Bir Niang olmadığı kesin an itibariyle ancak potansiyeli olduğu çok açık topları ezmiyor,kolay kolay kaybetmiyor baskı altında adam geçebiliyor bunlar ilerisi için umut verici şeyler.Baroni artan performansı ile övdüğümüz Baroni'den çok uzaktı.Kayseri yıllarından olacak bu şartlara alışkın Topuz sahada çubuklu forma ile yer alan futbolcular arasında en çok mücadele eden isimdi.Emre silikti.Volkan 2 golde de sıfıra yakın açılardan basit goller yedi bence daha iyi yer tutabilirdi diye düşünüyorum.Golü yiyip Ziegler sakatlandıktan sonra yapılan Stoch değişikli de düşünüldüğünde 2.yarı göbeği Selçuk-Baroni ikilisine bırakıp Emre'yi Alex konumuna çekmek yapılacak en mantıklı hamleydi.Zira formsuzluğu zirve noktasında olan Semih'in 2.forvet olarak erken alınması Sivas'ın ekmeğine yağ sürerdi.

Sivasspor'un mücadelesi ve oyununu es geçmemek gerek.Bu sezon Kamil Grosicki'nin önderliği ve Eneramo'nun göze çarpan yükselen çizgisi ile keyif veren bir futbol oynuyor Sivas.Bugün öne geçtikten sonra dahi büyük takımlara karşı öne geçtikten sonra kapanan Anadolu takımlarının aksine önde basan bir anlayış içinde olmaları bunun göstergesi.

Bir Sivasspor maçı ile başlayan 27 maçlık seri yine bir Sivas deplasmanı ile sonuçlandı.Bu yenilgi uzun maratondaki duraklardan yalnız biri ve bırakılan 3 puana rağmen haftayı lider olarak tamamlamak anlamlı olsa da geçen hafta Alex'in atılmasına neden olan hatalı hakem kararları o maçtan bu deplasmana taşınan yorgunluğun sebebi olarak gayet tabi gösterilebilir.Keza bugün Sivasspor'un ilk golünün net ofsayt olduğu düşünüldüğünde daha ligin 3te1i tamamlanmamışken hakemlerin durumlarının hiç de iç açıcı olmadığı gerçeği düşündürücü.

27 maçtır bugünü bekleyen bazı kesimler Fenerbahçe'nin aldığı bu mağlubiyet merkezli espriler üretmekte tüketecekleri nefeslerini hakemlerin kötü yönetimlerinin sürüyor oluşunun farkına varıp o konuda değerlendirse kendileri adına da daha hayırlı olur kanaatindeyim.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...