Perşembe, Ekim 27

WTA Championships İstanbul 2011 - 2.Gün İzlenimleri


Dün gece az uyku üzerine sabah 9 otobüsü ile 6 saatlik bir yolculuk ile İstanbul'a döndüğümde ilk maça 2 saatten az bir süre vardı.Önce otogar-ev arası sonra ev-Sinan Erdem arası trafikle cebelleşmenin ardından 16.50 civarlarında salonun önüne vardık 3 şerit halinde otoparka doğru ağır ağır ilerlememiz yaklaşık 10 dakika sürdü tam otopark girişine geldik ki trafik polisleri otoparklar doldu devam et! ikazı yapıyorlardı.Madem dolu neden yolun başına bi ikaz koymazsınız kimsenin mi aklına gelmez bilemedim.

Tekrar E-5'e çıkıp Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi(uzun yazasım geldi)'nin oradan ayrıldık Zuhuratbaba türbesinin ordan Ataköy'ün içine girip salona yakın bir sitenin otoparkına bırakırız arabayı diye düşündüm.Öyle de yaptım Olimpiyat Evi'nin hemen arkasındaki sitenin otoparkına bıraktık arabayı,hızlı adımlarla salona geçtik.Biletler 311 nolu bloktandı,girişi salonun arka tarafında,otoparkın olduğu bölgedendi.Salonun içindeki koridordan ters cephedeki tribüne ulaşma imkanı yok,salonun içinde tribünden tribüne atlamakla oluyor anca.Salona girdiğimiz kapıda 301-305 yazıyordu danışmaya 310? dedim burası dediler eyvallah geçiş var heralde dedim ama hiç mantıklı gelmiyordu.Oyunda ara olana kadar tribünlerin girişleri perdelerle kapatılıyor bekliyorsunuz.Ara olduğu an o kısa arada herkes girip boş bulduğu yere oturuyor .Yine Türk milleti olarak kendi kendimize düzenimizi kurmaktan geri kalmamışız burada da.
Önce 125 nolu blokta oturduk.İlk maç Azarenka-Stosur maçı idi.Sonra otoparkın dolu olmasından dolayı olacak yaya gelen taraftarların hepsi yol tarafından giriş yaptığı için o taraftaki tribün dolma noktasına geldi biz de yerlerini aldığımız bilet sahipleri gelir de kaldırır diye ilk set arasında kalkıp çetrefilli bir güzergah sonrası karşı tribüne geçtik.Asıl biletler 311 nolu bloktaydı köşede kalıyordu biz 310 nolu blokta kendimize bir yer bulduk.

Azarenka dün ilk maçını kazanmış olmanın verdiği özgüven ve üstünden attığı gerginliği ile yine etkili bir oyun ortaya koyarken,Stosur'u ise dün gece 12'ye doğru sona eren Sharapova'yla kariyerinde yaptığı 10.müsabakada ilk kez galip gelmesi epey yormuş olacak ki kortta çok çabuk oyundan düşen bir yapıdaydı.

2.maç Maria Sharapova-Li Na maçıydı.Li Na son yıllarda inanılmaz çıkışta,çok hareketli bir yapısı yok belki kort üzerinde,zaten ırk olarak da sahip olduğu minyon yapısı ile fizik olarak kafadan dezavantajlı kollar bacaklar kısa olunca köşelere güçlü toplar atabilen raketleri savunmakta güçlük çekebiliyor.Sharapova'nın her vuruşunda güç farkını görebiliyorduk ancak Li Na Masha'yı zorlayacak öyle toplar attı okadar akıllı oynadı ki turnuvaya 2-0 lık galibiyet ile başladı.Sharapova turnuvadaki 8 sporcu arasında siyah kurdele takmayan tek sporcuydu bu arada.İlgilenmedi mi,bilgilendirilmedi mi bilmiyorum ama kendisini izlemeye hevesli olduğunu her hallerinden belli eden türk seyircisine bu maçı kaybetmesinin ardından turnuvadan çekilmesi bence biraz saygısızlık oldu.Belki sakatlığı gerçekten ciddi bunu bilemiyorum ancak ben 2 gündür maçlarını baştan sona izledim ve bir kez bile sakatlığından dolayı zorlandığını farkedemedim.Belki nişanlısı ile sık görüşememesinden olacak zaten çıkma şansının azaldığı bir ortamda ilişkisine daha çok zaman ayırma fırsatı elde etmişken bunu kullanmak istemiş olabilir diye yorumluyorum ben.

Günün son maçı benim desteklediğim Vera Zvonareva ile dünya 1 numarası Caroline Wozniacki arasındaydı.Türk seyircilerin Wozniacki'ye desteği dün tv başında hissettiğimden ve bugün Vera'ya verilenden çok daha fazlaydı.Ancak Vera dün Azarenka karşısındaki silik oyununa zıt bir şekilde ilk sette kusursuz bir oyun ortaya koydu ve 6-2 ile kazandı bu seti.2.set başlarken ben Wozniacki'nin oyuna girmesinin zor olacağını düşünüyordum.Vera bugüne kadar hiç denk gelmediğim fazlalıkta bir çift hata sayıları dahil olmak üzere yaptığı basit hatalarla Caro'yu 2.sette oyuna soktu ve hatalarına rağmen alabileceği seti vererek maç 1-1'e geldi.

2.set sona erdiğinde saat 11 civarıydı.yaklaşık 6 saat sert ve konfor namına bir şey vermeyen koltuklarda sabit oturmak alışık değilseniz sıkıntı verebiliyor,keza kardeşimin sabah erken okula gidecek olması ve annemin sıklaşan ''sırtım ağrıdı'' ''bacaklarım tutuldu'' veryansınları nedeniyle 1-1'den sonra kalkmak zorunda kaldık.Son setin ortasında eve vardık Vera tekrar kontrolü ele almıştı ve seti 6-3 maçı da 2-1 kazanmasını bildi.

Hayatımda ilk defa canlı bir tenis maçı izledim ve inanılmaz keyif aldım.Şunu farkettim korta ne kadar yakın olursanız oyundan kopmanız o kadar zor oluyor.Korttan uzaklaştıkça özellikle ralliler 3-4 vuruş halinde akıp gidiyorsa dikkatiniz dağılabiliyor.Uzayan ralliler,çizgilerin kesişim noktasına vurulan paralel toplar,lob shotlar drop shotlar falsolu serviş ve vuruşlar inanılmaz keyif veren detaylardı.

Salonda ilk gün 11.000e yaklaşan seyirci sayısı 2.gün üzerine 1000kişi ekleyip 12.000 sınırına epey yaklaşmış bu sevindirci.Tabi bunların hepsi değişik profilden insanlar.Tenisle iç içe olduğunu gördüğünüz anladığınız insanlar da var,hiç tenisle alakası olmayıp elit takılan insanlar da,orta-alt tabakanın emekçi insanı da tribünde yerini alıyor.Bu kitlenin büyük bölümü hayatında en az 1 kez tenis maçı izlemiş tv de ve nasıl davranacağını biliyor,bilmese de öğrenmeye çalışıyor ve her maç başında yapılan uyarılara dikkat ediyor.Tahminimce %2 lik bir kesim var ki 3 maçtan da önce yapılan uyarılar,bugünün 2.gün olması ve hakemlerin defalarca uyarmasına rağmen oyunun başlayacağını belirten ''time'' ikazından sonra hala kalkıp gezinenler mi yoksa servis kullanacak oyuncunun görüş alanında flaşlı fotoğraf çeken insanlar mı ararsınız hala bitmek bilmiyorlar.Gerçekten sinir bozucu.

Bunun dışında benim için çok güzel bir deneyim oldu.6 saatin abartısız yarısı annem ve kardeşime benim de hepsini bilemediğim detay ve kuralları anlatmakla geçti ancak onlar da baya keyif aldılar.Oyundan düşeni gazlamak için alkışla ritm de tuttular,kendilerine seçtikleri favorileri iyi bir vuruş yaptığında vaaaoovvv! tepkisi de verdiler.Umarım erkekler Atp Tour da İstanbul'da oynanacak şekilde bir organizasyona tabi olur.Fırsat bulursam kesinlikle bilet bulup final günlerinden birinde de Sinan Erdem'de olmak isterim.


Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...