Cuma, Ocak 29
Jack Wilshere
Çarşamba, Ocak 27
Gül sen gül!
Salı, Ocak 26
CR9 öğle yemeğinde
Milli Takım İçin Teknik Direktör Arayışında Pusula Sine-i Millete Çevrildi
A Milli Futbol Takımı için aylardır aradığı teknik direktörü bir türlü bulamayan Türkiye Futbol Federasyonu, her maç öncesinde seyirciler arasında yapılacak çekilişle belirlenen şanslı bir ismi, o maç için takımın başına getirmeyi planlıyor.
"Dedikodulardan Bunaldık"
Teknik direktör sorununu bir türlü çözemeyen ve her gün basında çıkan "Trapattoni imzaya geliyor", "Hiddink ile anlaşıldı", "Fatih Terim eski görevine dönüyor", "Allah Korusun Yılmaz Vural geliyor" şeklindeki haberlerden bunalan Futbol Federasyonu, çareyi sine-i millete dönmekte buldu.
Federasyon Basın ve Halkla İlişkiler Sorumlusu Ersin Özbükey bu sabah düzenlediği basın toplantısında "Takımın başına kimi getireceğimize bir türlü karar veremedik. Armudun sapı, üzümün çöpü derken eleme maçları geldi çattı ortada hala bir teknik direktör yok. Biz de çareyi halkımızın bağrında bulduk. Bundan böyle milli takımımızı, maçı izlemeye gelen seyirciler arasından yapacağımız çekilişle belirlenecek şanslı bir vatandaşımız idare edecek." dedi.
Kendi Kadrosunu Kuracak
Halkımızın futbol bilgisine güvenlerinin sonsuz olduğunu ifade eden Özbükey, "Maçlara girerken futbol severlere birer çekiliş numarası vereceğiz. Hakemin başlama düdüğünden 1 saat önce yapılacak çekiliş, o maçtaki hocamızı belirleyecek. Biz de Federasyon olarak ligdeki bütün yerli futbolcuları statta hazır bulunduracağız. Şanslı taraftarımız istediği futbolcular arasından ilk on sekizi de kendisi belirleyecek. Hiçbir endişemiz yok, milletimizin futbol bilgisi bu işin altından kalkabilecek seviyededir." şeklinde konuştu.
Gergin Anlar
Basın mensuplarının soruları karşısında zaman zaman zor anlar yaşadığı gözlenen Özbükey, "Peki şanslı kişi rakip takımın taraftarı olursa ne olacak?" şeklindeki bir soruya, "Zayıf bir ihtimalden söz ediyorsunuz. Ama olur da denk düşerse o zaman da 'takdiri ilahi' diyeceğiz, çıkıp yine aslanlar gibi topumuzu oynayacağız. Zaten teknik direktörün oyuna katkısı taş çatlasa %10 falandır" diyerek yanıt verdi.
Basın toplantısını bitirirken seyircisiz maçlarda basın tribünündeki gazetecilere güvendiklerini vurgulayan Özbükey, özellikle Hıncal Uluç, Ömer Üründül gibi isimlerle çalışmak için sabırsızlandıklarını belirterek sözlerini tamamladı.
(kafcamus Brüksel'den bildirdi)
(kaynak:zaytung)
Giovanni Dos Santos-Kewell-Rijkaard
Kafamdaki tilkiler..
Pazartesi, Ocak 25
Oysa herşey güzel başlamıştı..
Biri şunu sustursun!
Pazar, Ocak 24
AVRUPA'DA SON 10 YILIN EN İYİ 10 LİGİ
Böyle bi sıralama yapmak için gözönüne alınması gereken kriterler çok fazla.Bazıları için geçerli olupta diğerleri için olmayacak koşulların da söz konusu olduğu göz önüne alındığında en mantıklı karşılaştırmanın bu liglerden çıkan takımların Avrupa kupalarında elde ettikleri başarıları kıyaslamakla elde edilebileceği kesin.
Torres vs. Rooney
Cumartesi, Ocak 23
İNANMIŞLIK!!
Bi tuhaf maç oldu .Bi okadar da zevkliydi aslında.Soğuk havaya,yer yer göllenmeler oluşan zemine rağmen tempo hemen hemen hiç düşmedi..Şu son iki haftada hayatımı altüst eden finallerin sonuncusundan çıkıp anca 15.dakikasına yetişebildik maçın..
Cuma, Ocak 22
Jo Galatasaray'da
Perşembe, Ocak 21
İnter'de Barbekü partisi
Tevez'in intikamı
Aston Villa:6-Blackburn:4
Çarşamba, Ocak 20
Uefa'da 2009 Yılının 11'i vol.2
'What is that?'
Kısa filmler çoğu zaman uzun uzun çekilmiş filmlerden çok daha fazla duygu yükleyebiliyor insana. Yunan yönetmen Constantin Pilavios'un 2007' de yönettiği ve 30. Yunanistan Kısa Film Festivali'nde gösterilen bu film, bir baba ile oğlun arasında geçen kısa diyalog yolu ile ne kadar çok şey anlatıyor bizlere.
Seyretmekle yetinmek istemeyenler için hikaye şöyle;
Baba ve oğul evlerinin bahçesinde bir bankta oturuyorlardı. Oturdukları bankın karşısındaki bitkinin dalına bir serçe kondu. Baba gazete okuyan oğluna, “bu nedir?” diye sordu. Oğlu “bu bir serçe” diyerek cevap verdi ve gazetesini okumaya devam etti. Babası hala aynı yerde duran serçeye bakarak tekrar “bu nedir?” diye sordu. Oğlu, “baba sana söyledim ya bu bir serçe” dedi. Kuş hareketlendi ve uçarak yakınlarındaki çimlerin arasında bir yere kondu. Babası yer değiştiren kuşa bakarak oğluna tekrar “bu nedir?” diye sordu. Oğlu sinirli bir halde “serçe baba, bu bir serçe, ser-çe” dedi. Oğlunun sinirlendiğini gören baba tekrar “bu nedir?” dedi. Oğlu bağırarak “Bunu neden yapıyorsun? Sana kaç defa söyledim; bu bir serçe. Anlamadın mı?” diye çok sinirli bir şekilde cevap verdi. Buna üzülen babası yerinden kalkarak eve doğru yöneldi. Oğlu ardından “nereye gidiyorsun?” diye sordu. Babası eliyle oğluna oturup beklemesini işaret etti. Oğlu elindeki gazeteyi yere atmış üzgün bir şekilde bankta oturuyordu. Babası kısa bir süre sonra elinde bir defter ile geri dönerek yanına oturdu ve defteri ona uzatarak gösterdiği yeri okumasını işaret etti. “Sesli oku” dedi. Oğlu defterde yazanları okumaya başladı. “Bugün küçük oğlumla parktaki bankta otururken bir serçe geldi ve önümüze kondu. Oğlum bana 21 kez “bu nedir?” diye sordu. 21 kez sorduğunda da ne olduğunu cevapladım. “Bu bir serçe” dedim. Her seferinde aynı soruyu sorduğunda ben de ona her seferinde sarılarak cevap verdim. Tekrar ve tekrar… Hiç sinirlenmeden, usanmadan ve severek cevapladım küçük oğlumun sorusunu…”
Vira Bismillah!
Salı, Ocak 19
I KNOW SABRİ!!!
I would say our defense looked extremely shaky tonight due mainly to the consistent high quality of his deliveries. Something I doubt we will see very often from many player or teams."