Guus Hiddink'in gelişi hepimizi heyecanlandırmıştı.Gerek kulüp takımlarında olsun gerek milli takımlarda elde ettiği başarılar,özellikle Güney Kore ve Rusya'yı taşıdığı nokta,transferi gerçekleştiğinde hepimizin en doğru isim diyebildiği bir icraat oldu Milli takım adına.
Hiddink'in başında olduğu A Milliler 1 haftadır Amerika'da kamptaydılar.Sırasıyla Çek Cumhuriyeti,Kuzey İrlanda ile oynayan Milli takım dün akşam kapanışı ev sahibi ABD ile yaptığı maçla yaptı.
3 maç arasında 3-5 dakkalık kısımlar hariç en çok izlediğim ABD maçıydı.Kuzey İrlanda maçının özetlerini Çek Cumhuriyeti maçınında 70 dakikalık bölümünü izleme fırsatı buldum.Hiddink'in gelişi bir kere mantalite olarak takımı etkilemiş.Evet sezonun sona ermiş olması,Dünya Kupası'na gitmiyor oluşumuz,dolayısıyla oyuncuların tatili düşünmeleri vs bu değişimi gözlememizi zorlaştıracak şeylerdi ancak ona rağmen bazı şeyleri görmek mümkün oldu.
Bir kere Hiddink'in ABD'de yaptığı ilk basın toplantısında vurduladığı şey takımın bir bütün halinde hareket etmesini istediğiydi.Bir diğeri önceki takımlarında en çok uygulattığı şey boş alan bulunca takımın hızlı çıkmasıydı.Bunu da 3 maçta da gördük.Özellikle Arda'nın Çek ve ABD maçlarında soldan gerek kendisine atılan ara paslarıyla çıkışları gerek hızlı driblingleriyle deliciliğini de kullanması keza Kazım'ın da;1 hafta önce dile getirdiğim Fenerbahçe'ye geri dönme isteğinin de etkisiyle de olsa gerek istekli oyunu göze çarpanların başında geliyordu.Sercan'ın da ileri uçta hem çalımlarla hemde girdiği pozisyonlar ve gol vuruşlarıyla bundan sonraki dönem adına takımın bir parçası olabileceğini gösterdi.Tuncay,Emre,Hamit gibi isimlerin zaten her zaman iyi seviyedeki top tutma kabiliyetleri,belki 3 maç boyunca çok da ısırmayan orta sahamızın topun kontrolünü elinde bulundurarak bu olumsuzluğu pozitif hale çevirdiğini söyleyebiliriz.
Çek Cumhuriyeti en azından 2008'de karşılaştığımız halde değildi,İrlanda takımının ne denli kuvvetli olduğu malum.Son hazırlık maçı Dünya Kupası'na katılmadan önceki son hazırlık maçını yapan Amerika takımı ile oynadık ve bazı şeyleri daha iyi görebilmemiz açısından en önemli sınavdı belki de.Bu maçta Hiddink 4-3-3 vari bir şablonu da denemiş oldu aslında.Maçın ilk yarısında yukarda da bahsettiğimiz özellikleri sıkça gördük.Milli takım Hiddink'in Rusya'da da çok iyi uyguladığı rakibi kontrada yakaladığında,boş alan bulduğunda hızlı çıkma işini çok kez denedi ve bunların birinde Arda ile öne de geçtik.
Ancak ikinci yarı en başta bahsettiğimiz sezonun sona ermiş olması,tatilin yaklaşması,maçların havanın sıcak olduğu gündüz saatlerinde oynanmasının da etkileri olacak ki başta Arda,Emre,Hamit gibi isimler kondisyon olarak oyundan düştüler.E haliyle kupaya hazırlanan ABD takımı daha fit durumdaydı ve fırsattan istifade ederek bu sezonun fordam golcüsü Fulham'lı Dempsey,hepimizin Premier Lig'den ve Beckham'ın L.A Galaxy takımından arkadaşı olarak tanıdığı Landon Donovan ve iri fiziğine rağmen atletik Altidore'un önderliğinde maçı 2-1 kazanmasını bildiler.
Bu maçın kaybedilmesi önemli değil sonuçta hazırlık maçının mantığında hele takımın başında yeni hoca varsa skorun önemi pek önemli değildir.Ha kazanmak tabi ki güzeldir ancak dediğimiz olumsuz şartlara rağmen ABD maçının ikinci yarısı hariç oynanan oyun,ufak tefek de olsa bukadar çabuk bazı değişimleri görebilmek beni mutlu etti ve umutlandırdı.
Yolun henüz başındayken zamanın ötesine bir dileğim var burdan;katıldığımız finallerde gerek motivasyon gerek oyun olarak sıkıntı yaşamadığımız ancak elemelerde sürekli olarak sıkıntı çektiğimiz gerçek,Milli takımımızın artık Hiddink yönetiminde,2012 Avrupa Şampiyonası elemelerine iyi başlamasını,iyi devam etmesini ve iyi sonlandırmasını diliyorum.Ve daha fazlası bu takımın bana verdiği umut ile buna inanmamak için hiçbir sebep de görmüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder