Perşembe, Mayıs 27

Ve Lost sona erdi!

Dile kolay.6 yıl olmuş yayınlanmaya başlayalı.Ülkemizde ilk yayınlanmaya başlandığında çift katlı otobüslerin arkalarında ve billboardlarda sık sık reklamını görmek mümkündü dizinin.Hiç unutmam her sabah okula giderken metroya bindiğimiz durağın billboardunda ''Amerika bu diziye çıldırdı.'' yazan reklamı gördüğümde Adem'e tepkimi; -bu ne olum ya? diyerek vermiştim.

Tabi ozamanlar hayatım basketboldan ibaretti.Gündüz okul,akşam idmanlar,maçlar;haftasonları full idmanla geçiyordu.Nerden biliyim ben lise 2 ye geldiğimde 3 sezonu sona ermiş dizinin dvdlerini kuzenimden alıp seyretmemden sonra bu denli müdavimi olacağımı.Çünkü dediğim gibi o dönemler hiç boş vaktim olmuyordu.Olsaydı muhtemelen blog işine de daha erken girerdim.

Neyse velhasıl elime geçen ilk 3 sezon dvd lerini kimi zaman günde ara vererek 6-7 bölüm bazense tek nefeste 4-5 bölüm izlediğim oluyodu.Annem,Babam kardeşim de sarmışlardı diziye.Akşam yemekten önce yemekten sonra tv izlenmiyordu,Lost vardı.Allahım nasıl bir senaryo ki o,insanda yarattığı merakla izlemeyi bırakamıyorduk resmen.Yemeğe oturuyosun aklında,tuvalette işiyosun aklında,yolda,okulda,gece uyurken her daim aklında.Acaba nolacak?

O 3 sezonu bitirdikten sonra yine bir süre izlemedim.Sonra 4.sezonu bitirdim önce geçen yıl.6.sezonun final olacağının açıklandığı dönemdi sanırım o.Ardından bu okul döneminde de 5 ve 6. sezonlara giriştim.Ve dün gece dünya üzerinde bilmem kaç milyon insanın merakla,kafada bir dünya soruyla beklediği finali izledim.

Çocukken Yılan Hikayesi vardı mesela.Okulda müzik derslerinde flütle çalınırdı şarkısı falan.Salakça bi şekilde daha ozamanlarda ulan bidaha böle meraklandırıcı dizi gelmez demiştim.Bu sözümü yemiştim sonra tabi.Şimdi Ezel var mesela.Ne biliyim Deliyürek vardı bi zaman,sonra hernekadar nefret etsem de bir dünya insan için Kurtlar Vadisi vardı.Hala ilk sezondan başlayıp izleyenleri var mesela.

Bu durumların en babasını Matrix'i izlediğimde yaşamıştım.Ne güzel sonra Reloaded'dı,Revolutions'tı Wachowski kardeşler sağolsunlar çıkardılar ama ben o ilk filmi izlediğimde ulen vay anasını daha da böyle film yapılmaz demiştim mesela.Ne biliyim Yüzüklerin Efendisi de biraz o izlenimi vermişti mesela.Fight Club'da da o his oluşmuştu.Daha hala gelmedi mesela bence onlar gibiler.En azından o tarzı baz alırsak.

Heh şimdi Lost'a bağlamak gerekirse işi Lost benim için tüm bunların zirvesidir arkadaş.Öyledir.Tamam bende merak ediyorum o kutup ayısı nerden geldiydi,Hurley onca zaman nasıl zayıflamadıydı ve tuhaf biçimde şimdi yazarken aklıma gelmeyen ancak dün gece finali izledikten sonra yattığımda aklımdaki onlarca soruyu ben de merak ettim ediyorum.Ama işin açığı ilk 3 sezondan sonra işler biraz karmaşıklaştı.İlk sezon iyiydi tek tek karakterleri tanıdık öğrendik falan,sonra The Otherslarla tanışma faslı olarak geçen 2.sezon ve arada geçen muhabbetleri anlatan 3.sezon.Ondan sonra bir dönem bana da,belki verdiğim aradan ötürü biraz cıvıttılar gibi gelmişti.Ona rağmen her bir bölümü izlerken bir sonraki bölümün partlarını yeni sekmelerde açmayı ihmal etmiyordum.Sonuç olarak Lost,o merak edilen ve hatta çoğunu da cevapsız bıraktığı,kendi yarattığı sorularla değil tüm bu hengameyi 6yıldır bunca insana yaşattığı,bu merakı insanların içine işlediği,bu soruları sordurabildiği ve bukadar kafa patlattırabildiği için bukadar önemlidir.Efsanedir.

Final bölümüne gelecek olursak,herşeyden önce çok duygusaldı.Ben televizyonda yayınlandıktan 1gece sonra izledim.İzlemeden önce ekşisözlükte ve bloglarda denk geldiğim pek çok yorumda cevaplanmamış sorular nedeniyle senaristlere kızgınlık vardı.Aslında detaylara takılmadığınız zaman gayet tatmin edici bir final oldu bence.Ana hatlarıyla baktığınızda,Jack'in en başından beri olduğu gibi sorumluluğu üstlenen,toparlayıcı,lider özelliğini tekrar ortaya koyması zaten dizi başladığından beri olayların biraz Jack'in etrafında döndüğünü gösterdi bize yine.Son bölümde Shannon,Boone gibi karakterleri yeniden görmek güzel bir detaydı mesela.Dizinin sonunun Jack'in sürekli kendini ispat etmeye çalıştığı babası ile yaşadığı diyaloglarla bağlanması da güzeldi bence.

Benim izlemekten en çok keyif aldığım karakterlerden biri Desmond'dı.Özellikle o muhteşem aksanını unutmak mümün olmayacak.Bir de şimdi hangi sezon olduğunu hatırlamıyorum ama 4tü sanırsam.Penelope ile telefonda yaptıkları bi konuşma vardı,dizinin en duygusal anlarından biriydi.Hurley'ın 'dude!' deyişleri,Sawyer'ın karizması,aralara sıkıştırdığı küfürleri ve şimdi aklıma gelmeyen pek çok güzel detayıyla hafızalarımıza kazındı Lost.Kate'in de dizi boyunca bi Sawyer'a bi Jack'a gideri var! dedirten hali sonunda Jack'ta karar kılmasıyla son buldu.

Nasıl şimdiki ilkokul çocukları ve hatta bizler Messi gibi bir adama denk geldiğimiz,izleyebildiğimiz için şanslı sayılıyorsak bence Lost'un yayınladığı bu 6 senenin de bizim jenerasyona denk gelmesi o denli hatta pek çoklarına göre daha büyük şanstır.

Herşeyiyle Lost dünya televizyon tarihinin ben de dahil olmak üzere pek çok kişinin de düşündüğü gibi en büyük yapımı.En güçlü senaryosu olarak tarihe geçmiştir.Ve bana bu sefer sanki gerçekten onun gibisi yapılmayacakmış gibi geliyor.

Kesin unuttuğum pek çok şey vardır ama 4.sezon finalinde başta olmak üzere pek çok kez ve hep Desmond'dan duyduğumuz 'See ya in another life,brother'' sözlerini final bölümünde Jack'tan duymamız da manidar olduğu kadar paylaşmadan,değinmeden edemeyeceğim türdendi.Sizi o anlarla başbaşa bırakıyorum.


Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...