Bir Şampiyonlar Ligi mücadelesinde Barcelona ile Manchester United'ın karşılaştığı maçta iki kuzen kapışmaktayızdır.Maçlar genelde olduğu gibi gollü geçmekte iken şu yukarıda gördüğünüz pozisyonun başlangıcında 'ben basmadım kendi kaydı' tabiri ile rakibe kazandırılan serbest vuruş sonrası hakeme iyi dileklerimi sunduğurm sıralarda kuzen serbest vuruşu kullanır,defansın uzaklaştıramadığı top Dani Alves'in önünde kalır ve bugüne kadar hiç denk gelmediğim duymadığım hatta yaptığım kısa araştırma sonunda da rastlamadığım şekilde; Alves'in şutu bizi kahkahalar içinde bırakır.
Pazartesi, Mart 29
O attığın şişe bumerang olup seni vurursa!
Sabah Lig tv'de maçın tekrarı vardı azönce.İkinci yarıya denk geldim.Bişey dikkatimi çekti.Dün akşam maç yazısında da bahsetmiştim Alex'e su şişesini atan o taraftara nasıl tepki verildi acaba diye sormuştum.Ntvspor'da da Tayfun Bayındır taraftarlar bi hayli tepki gösterdi falan diyordu azönce.Ben göremedim açıkçası.
Neyse dikkatimi çeken şu ki.Dakika 68 de atılıyor bu su şişesi.Alex'in yerde kalması sonucu 2 dakika kadar oyun duruyor.Sonrasında Baros oyuna giriyor.Hemen 1 posizyon sonra top Selçuk'a geliyor ve Fenerbahçe'nin galibiyet golü geliyor.Ne alakası var diyebilirsiniz,çok alakası var şöyle ki; oyunun durduğu süre içinde soğuması Galatasaray takımı adına bariz şekilde dezavantaj yaratmış.Oyuna dönüldükten sonraki ikinci pozisyonda Selçuk topu aldığında ona en yakın isim Elano 20 metre uzaktan izliyor kendisini.
Dolayısıyla 'sulu derbi'den sonra dahi akıllanmadığını gördüğümüz o kesim Galatasaray taraftarı kendi yaptıkları saçmalığın kendi sonlarını getirdiğini farketmiştir sanırım artık.
Bu taraftar sizinle gurur duyuyor!
Böyle maçlarda teknik taktik çok da önemli değil derler ya.Çoğunlukla da öyle olduğuna rast gelinmiştir.Kaybedenin şampiyonluktan kopacağının bariz olduğu maçta oyuncular çıkar kim inanırsa,kim daha çok isterse o taraf galip gelirdi.Bugün Fenerbahçe'li futbolcuların inanmışlığı şüphesiz rakip takım futbolcularından fazladır.Ama bu galibiyette Frank Rijkaard'a da hakkı teslim edilmelidir.Zira 15.dakikaya gelindiğinde ancak top kontrolünün Fenerbahçe'de olduğu ve maçın henüz başında Cüneyt Çakır'ın;Mehmet Topuz'un yolunu kapatması sonucu doğan pozisyon haricinde bişey üretemediklerinin farkına varan rakip takım teknik ekibi Elano'nun sola kaymasının çokça eleştirildiği düzenden normale dönebilmeyi akıl edebildi.
2haftadır nerede bir derbi muhabbeti açılsa 'bizimkiler güzel savunacak,akıllı oynayacak Galatasaray hele golü erken bulamazsa bi ara 1 tane sıkıştırıp 1-0 alacak' deyip durdum.Emre'nin oynamayacak olması biraz da olsa onun hırsının sürüklediği takımın bu amacını sekteye uğratabilir diye endişelerim vardı ama yanılmışım.Herkesin 'kekeme' diye nitelediği Selçuk ilk kez yanyana oynadığı ekürisi Mehmet Topuz ile rakip takıma istediği oyunu oynatmadılar adeta.Selçuk hele ikinci yarıda adım atmadık yer bırakmadı.Keza Mehmet kanatlardan ortaya çekilince mücadeleci yönünü de sahaya yansıttı.Santos ile Wederson ikinci yarının başından beri savunduğum gibi mükemmel denilebilecek işbirliği içindelerdi.Keita her topu aldığında 2 kişi basıyorlardı.Selçuk seneler önce Lyon deplasmanında Coupet'e attığı golü hatırlattı bana.Ayağına sağlık.Alex maçtan sonra Van Basten'in de dile getirdiği 'büyük oyunculuğu'nu yine gösterdi.Rakibin özellikle ikinci yarıya presle başladığı anlarda topu ayağında tutarak doğru yerlere yaptığı servislerle takımı rahatlatan isimdi.Guiza gerek Semih'e nazaran bence üstün olduğu yönlerden biri olan topu ayağında tutup doğru yerlere pas verebilme özelliğini oyunda kaldığı süre boyunca gösterdi.İlk yarıda ofsayt olmadığı halde kesilen pozisyonda topu ağlara da gönderdi.Fenerbahçe adına maçın en etkisiz gözüken ismi Özer'di ancak o da derbi heyecanını taşımasından olsa gerek.Yine de yerini kaybetmedi mücadelesi alkış aldı.Volkan'ın da Keita'nın son dakikada çıkardığı şuttaki kurtarışında hakkını teslim etmek lazım.
Şimdi işin diğer taraflarına bakmak gerekirse; Keita ve Santos'un kendilerini yerden yere atmaları artık ne kadar iyi oyuncu! olduklarını gözler önüne sermiştir sanırım.Hadi Keita'ya Saracoğlu'nda ki maçta ve Trabzon'dan alışkınız da Santos'un kanına da girmiş olcak o 'Arif Erdem' ruhu..
Maçtan önce Fenerbahçe'nin taşıdığı 'Canaydın'ı anıyoruz' pankartını alkışlayan rakip taraftarı takdir ediyorum ama Alex'e o su şişesini atıp olaysız geçiyor denen maçın içine eden o taraftara kaç Galatasaray taraftarı o hareketinden ötürü tepki gösterdi merak ediyorum.Çünkü biz Fenerbahçe taraftarı olarak Saracoğlu'nda bazen böyle içimizden zıpçıktılık yapanlara tepki vermesini biliyoruz.O da sanırım 'Çünkü Fenerbahçeliyiz' sözünü ne kadar benimsediğimizi gösteriyoruz.
Maç sonrası orda burda facebookta 'yensen de yenilsen de' ajitasyonu yapan rakip takım taraftarı kardeşlerim yapmayın gülünç oluyo be abi.
Uefa finaline ev sahipliği yaptığımız yılda 'Geliyoruz' diyenlere karşılık ; 'Geliyoruz,yeniyoruz,gidiyoruz' bu muhabbeti sonlandıracak bir cevap olmuştur artık sanırım.
Benim yaşım yetmez.Babamdan amcamdan duydum.Bir ara Beşiktaş'ın mesela Fenerbahçe'ye bi hayli üstünlüğü olmuş yenemiyormuşuz baya.Sanırım artık siz de 'Her zaman her yerde' sözünü benimsemeye başlasanız iyi olur.Hayır umutlanıyorsunuz falan...
Maçtan hemen sonra şu geldi aklıma: 4 hafta sonra Samiyen'de Galatasaray'ın Bursa'yı yenmesinin Fenerbahçe'yi şampiyon yapabileceği bir ortam oluşsa,ve o galibiyet Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi yolunu sağlamlaştıracak olsa nasıl bir maç olur? Hı?
Bloga başlayalı 4.5 ay civarı oldu,4 yıldır da ilk defa hatunla derbi izlemek nasip oldu.2 yıldır her fırsatta maçları izlemek için gittiğim yer olan Tophane'de de ilk derbim.3 gün için kalkıp totalde 1400 km gibi bi yol yaparak geldiğim İstanbul'da böylesine ilkleri yaşamak; tüm o yorgunluğumu tüm dertlerimi 1 günlüğüne dahi olsa unutturdu.Bu hisleri yaşattıkları ve bu satırlara dökebilmemi sağlayıp ben dahil tüm Fenerbahçelilerin yüzlerini kara çıkarmadıkları için hepsinin ayağına sağlık diyor alınlarından öpüyorum!O zaman;
Bu taraftar sizinle gurur duyuyor!
2haftadır nerede bir derbi muhabbeti açılsa 'bizimkiler güzel savunacak,akıllı oynayacak Galatasaray hele golü erken bulamazsa bi ara 1 tane sıkıştırıp 1-0 alacak' deyip durdum.Emre'nin oynamayacak olması biraz da olsa onun hırsının sürüklediği takımın bu amacını sekteye uğratabilir diye endişelerim vardı ama yanılmışım.Herkesin 'kekeme' diye nitelediği Selçuk ilk kez yanyana oynadığı ekürisi Mehmet Topuz ile rakip takıma istediği oyunu oynatmadılar adeta.Selçuk hele ikinci yarıda adım atmadık yer bırakmadı.Keza Mehmet kanatlardan ortaya çekilince mücadeleci yönünü de sahaya yansıttı.Santos ile Wederson ikinci yarının başından beri savunduğum gibi mükemmel denilebilecek işbirliği içindelerdi.Keita her topu aldığında 2 kişi basıyorlardı.Selçuk seneler önce Lyon deplasmanında Coupet'e attığı golü hatırlattı bana.Ayağına sağlık.Alex maçtan sonra Van Basten'in de dile getirdiği 'büyük oyunculuğu'nu yine gösterdi.Rakibin özellikle ikinci yarıya presle başladığı anlarda topu ayağında tutarak doğru yerlere yaptığı servislerle takımı rahatlatan isimdi.Guiza gerek Semih'e nazaran bence üstün olduğu yönlerden biri olan topu ayağında tutup doğru yerlere pas verebilme özelliğini oyunda kaldığı süre boyunca gösterdi.İlk yarıda ofsayt olmadığı halde kesilen pozisyonda topu ağlara da gönderdi.Fenerbahçe adına maçın en etkisiz gözüken ismi Özer'di ancak o da derbi heyecanını taşımasından olsa gerek.Yine de yerini kaybetmedi mücadelesi alkış aldı.Volkan'ın da Keita'nın son dakikada çıkardığı şuttaki kurtarışında hakkını teslim etmek lazım.
Şimdi işin diğer taraflarına bakmak gerekirse; Keita ve Santos'un kendilerini yerden yere atmaları artık ne kadar iyi oyuncu! olduklarını gözler önüne sermiştir sanırım.Hadi Keita'ya Saracoğlu'nda ki maçta ve Trabzon'dan alışkınız da Santos'un kanına da girmiş olcak o 'Arif Erdem' ruhu..
Maçtan önce Fenerbahçe'nin taşıdığı 'Canaydın'ı anıyoruz' pankartını alkışlayan rakip taraftarı takdir ediyorum ama Alex'e o su şişesini atıp olaysız geçiyor denen maçın içine eden o taraftara kaç Galatasaray taraftarı o hareketinden ötürü tepki gösterdi merak ediyorum.Çünkü biz Fenerbahçe taraftarı olarak Saracoğlu'nda bazen böyle içimizden zıpçıktılık yapanlara tepki vermesini biliyoruz.O da sanırım 'Çünkü Fenerbahçeliyiz' sözünü ne kadar benimsediğimizi gösteriyoruz.
Maç sonrası orda burda facebookta 'yensen de yenilsen de' ajitasyonu yapan rakip takım taraftarı kardeşlerim yapmayın gülünç oluyo be abi.
Uefa finaline ev sahipliği yaptığımız yılda 'Geliyoruz' diyenlere karşılık ; 'Geliyoruz,yeniyoruz,gidiyoruz' bu muhabbeti sonlandıracak bir cevap olmuştur artık sanırım.
Benim yaşım yetmez.Babamdan amcamdan duydum.Bir ara Beşiktaş'ın mesela Fenerbahçe'ye bi hayli üstünlüğü olmuş yenemiyormuşuz baya.Sanırım artık siz de 'Her zaman her yerde' sözünü benimsemeye başlasanız iyi olur.Hayır umutlanıyorsunuz falan...
Maçtan hemen sonra şu geldi aklıma: 4 hafta sonra Samiyen'de Galatasaray'ın Bursa'yı yenmesinin Fenerbahçe'yi şampiyon yapabileceği bir ortam oluşsa,ve o galibiyet Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi yolunu sağlamlaştıracak olsa nasıl bir maç olur? Hı?
Bloga başlayalı 4.5 ay civarı oldu,4 yıldır da ilk defa hatunla derbi izlemek nasip oldu.2 yıldır her fırsatta maçları izlemek için gittiğim yer olan Tophane'de de ilk derbim.3 gün için kalkıp totalde 1400 km gibi bi yol yaparak geldiğim İstanbul'da böylesine ilkleri yaşamak; tüm o yorgunluğumu tüm dertlerimi 1 günlüğüne dahi olsa unutturdu.Bu hisleri yaşattıkları ve bu satırlara dökebilmemi sağlayıp ben dahil tüm Fenerbahçelilerin yüzlerini kara çıkarmadıkları için hepsinin ayağına sağlık diyor alınlarından öpüyorum!O zaman;
Bu taraftar sizinle gurur duyuyor!
Perşembe, Mart 25
Tebrikler Vamos Bien!
Fenerbahçe tribünlerinin sarı-lacivert renklere aşık tüm fertlerini,gruplarını kardeş olarak gören,her zaman eşitlikten ve adaletten yana olan,haksızlığa daima isyan eden,özgür ve demokrat olduğu kadar çevreye duyarlı ve emektar olan grubu Vamos Bien özünde barındırdığı çevreye duyarlılık ve emektar özelliğini bir kez daha gösterdi ve ben şuan hatırlamıyorum ama Türkiye'de belki de ilk kez bir taraftar grubu olarak köy okullarına yardım kampanyası düzenledi.
Muş,Van ve Ordu'da ki toplam 5 okulda okuyan 1700 öğrenciye giyecek ve kırtasiye yardımlarını sağlayıp sonrasında kendi elleriyle teslim etmek gibi büyük özveri ve çaba isteyen bir işin altına imza attılar.Kampanyanın fotoğraflarını grubun facebook sayfasından görmeniz mümkün.Çok zor bi iş olduğu kesin ancak kendilerinin de basın açıklamasında ifade ettiği gibi o çocukların yüzlerindeki gülümsemeyi görmek tüm bu emeğin ve yorgunluğun unutulmasına neden olmuştur diye tahmin ediyorum.
Grubun kampanya ile ilgili basın açıklaması da şu şekilde: ''
Vamos Bien grubu olarak düzenlediğimiz Yoksulluğumuz Kardeştir Bizim-KöyOkullarına Yardım Kampanyası'nı başarıyla sonuçlandırdık.Kasım ayından berisürdürdüğümüz hazırlık aşamasını tamamladıktan sonra 28 Şubat günü yolaçıkarak, 1 Mart günü Muş-Sungu-M.Akif Ersoy İ.Ö.O., 2 Mart günüVan-Çaldıran-Yukarı Sağmalı Köyü İ.Ö.O...., 3 Mart günüVan-Çaldıran-Toprakseven Köyü İ.Ö.O., 4 Mart günü Ordu-Kabataş-Alankentİ.Ö.O. ve 5 Mart günü de Ordu-Ünye-Pelitliyatak-Çalca İ.Ö.O.'na eşyalarınıteslim ettik.Gittiğimiz 5 okulda yaklaşık 1700 öğrenci öğrenimgörüyordu.Vamos Bien olarak bu okullardaki ihtiyaç sahibi öğrencikardeşlerimize ihtiyaçları olan bot, mont,kazak,kırtasiye malzemesi vb.eşyaları temin ederek kendilerine ulaştırdık.Gittiğimiz okullarda eşyalarıöğrenci kardeşlerimize teslim ederken tanık olduğumuz öğrencikardeşlerimizin mutluluğu bizim için en büyük teşekkür oldu.Kampanyamızakatkıda bulunan herkese Vamos Bien grubu olarak teşekkür ederiz.''
Saracoğlu'nda ki Lille maçında yaptıkları tribün şovunun hazırlığını postun sonunda izleyebileceğiniz grubun bu kampanyasına destek olan ve direk organizasyonun içinde yer alan herkesin eline koluna sağlık.Teşekkürler Vamos Bien!
Çarşamba, Mart 24
Sevilla'da hoca değişikliği
Jimenez'e Şampiyonlar Ligi'nde karşılaştığımız 2.tur maçlarında sinir olmuştum açıkçası.Gollerde ve pozisyonlardaki abartılı hareketleri pek çok taraftarın tepkisini de çekmişti.
Gelelim işin ilginç tarafına.Jimenez'in yerine düşünülen isim ise geçen sezon bize saç baş yolduran, ki bence bir zamanlar Vicente del Bosque'ye uydurulan 'yeniköy kasabı' sıfatını daha çok hakeden Luis Aragones'in günün ilerleyen saatlerinde imza atması bekleniyor. Hani normalde takımın başına yenibir hoca geçtiğinde takımdan bir reaksiyon beklersiniz ki Sevilla yöneticileri de bu kararı alırken zorlandıklarını ama takımda bişeyleri değiştirmek gerektiğini ve bu karar sonucunda pozitif yönde bir reaksiyon beklediklerini ifade etmişler ancak Aragones takıma nasıl bir etki yapabilir,bu yöneticilerin aklı bu düşünecyi nasıl alıyor anlamak mümkün değil cidden.Allah akıl fikir versin.
Ekleme:Luis Aragones ile Sevilla anlaşmaya varamamış.Ülkemizde bazı kimseler Fenerbahçe'den aldığı parayı istiyor anlaşma olmaz diyorlardı ancak anlaşmanın gerçekleşmeme sebebi Aragones'in bu sezondan sonraki sezonda da takımın başında olmak istemesiymiş.Sevilla kulübü Aragones'i sadece bu sezonu tamamlamak üzere masaya çağırmış.
Sivas'ın kurtarıcısı Bakkal
Sivas'ın yerel televizyon kanalı Tv58'in verdiği bilgiye göre bugün Sivas'a gelecekmiş ve Sivasspor kulübü ligin kalan 8 haftasında Mesut Bakkal'a görevi verecek gibi duruyor.
Gençlerbirliği ile başlayan teknik direktörlük serüveni Türk spor medyasının ilgisini çekmişti.Zira Ziya Doğan'dan devraldığı takımı 2005-2006 sezonunda 30 maçta 14 galibiyet 7 beraberlik ile 6.sırada ligi sonlandırmıştır.Sonrasında Gaziantep,tekrar Gençler,Denizli'nin yolunu tutmuştur.İçinde bulunduğumuz 2009-2010 sezonunun başında Manisaspor ile anlaşmıştır.
Manisaspor sezon başında kadrolar ele alındığında kağıt üstünde Bursaspor kadar olamasada ligin çıkış yapacak takımlarından biri olarak nitelendirebilirdi.Kadrolarında Josh Simpson gibi ligin göze çarpan isimlerinden birinin bulundurmalarının yanısıra Trabzonspor'dan sağ bek Ferhat,Galatasaray'dan bildiğimiz Mehmet Güven,Güven Varol,Nizamettin Çalışkan gibi isimler,Sezer Öztürk gibi bence bu ligin önemli yeteneklerinden biri; forvette Isaac Promise,Yaser Yıldız ve Ergin Keleş.
Bu kadroyu işleyebilecek,genç oyuncuları yönetebilecek bir hoca da olursa takımın başında gözünüzün önünde ilk 10 a rahatlıkla girebilen belki de Avrupa'yı zorlayacak bir takım belirir değil mi normalde.
Ama öyle olmadı.Manisaspor takımı ligin ilk yarısında ne hikmetse içerde Trabzonspor'u yendiği,Samiyen'de Galatasaray'dan kaptığı 1 puan ve Saracoğlu'nda 1 puanı son anlarda kaçırdığı maç kaldı ve Gençlerbirliği başkanı İlhan Cavcav'ın kendisi için 'bana inansaydı bakkalı market yapacaktım' dediği Mesut Bakkal 17.haftada takımı yalnız bıraktı.
Tv'de izlediğimiz maçlarda Anadolu takımlarına anca büyüklerle oynadıklarında denk gelebiliyoruz.Nasıl olduysa Bakkal'ın takımları bu maçlarda inanılmaz motive olurken asıl puan alması gereken Anadolu takımları ile yaptığı maçlarda aynı isteği arzuyu oyunu sahaya yansıtamayan bir takımdı sezonun şu dönemine kadar.
Büyük maçları oyunculara hedef olarak göstermiş belli ki hoca.Takım Bakkal'ın gazını alınca 4 büyüklere sahayı dar edebiliyor ama asıl hedef yapması gereken maçlarda bir varlık gösteremiyor,önde olduğu maçlarda son dakikalarda direnemez bir hale bürünüyordu.
Sivasspor'un durumuyla ilgili olarak belki sezon sonunda ayrıca bir yazı yazabilirim.Sivas'ta okuduğum için İstanbul'a gidiş gelişlerimde 2 sezonda 8-10 kez takımla karşılaştım.Sömestrın sonunda ki dönüşümde Bursa'da seyircisiz oynanan maçta 3-0 lık mağlubiyetten dönüyordu takım.Bülent Uygun'la bir kere yanyana oturmuş bir defasında da kısa da olsa muhabbet etme şansım olmuştu.Fenerbahçe'nin başına geçeceği muhabbetlerinin döndüğü zamanlarda geçen bu muhabbette bunun ihtimalini sormuştum kendisine.'Ben isterim ama kolay kolay yerli getirmezler' cevabını almıştım.
Muhsin hocayla diyaloga girmedim hiç.İsteseydim girerdim,sürekli yüzünde bir gülümseme var adamın.O gün terminalden uçağa götürecek olan otobüse bindiğimizde yanımdaki yöneticilerden biri telefonda yaptığı konuşmada 'yok yahu..oyun yok bişey yok geldik 3 yedik dönüyoruz işte' diyordu birilerine.İster inanın ister inanmayın böyleydi.Muhsin Ertuğral evet belki Sivas'ın içinde bulunduğu durumdan yada takımın oynayabileceği taktiksel anlayıştan daha farklı,daha pozitif düşünen ve bunu takımına yansıtmak isteyen bir hocaydı.Bu yüzden içerde Fener'den 5 yemedi mi? Bülent Uygun döneminde Sivasspor iyi kapanabilen kontralarla hızlı çıkabilen bir takımken Muhsin hoca pasa dayalı,sürekli önde basan bir takım yaratma niyetindeydi.Olmadı.İstifasında Diyarbakır küme düşmesin diye Belediye maçının 1-0 olarak tescil edilmesinin de büyük etkisi olduğu bilinen bir gerçek.Bu ülkede hakkın hukukun doğru şekilde dağıtılmadığını dile getirmiş yönetimle yaptığı son görüşmede.
Velhasıl; Sivasspor kurtarıcı olarak Mesut Bakkal'ı seçmiş kendine.Sivas ligde kalırsa;Aşı tuttu devam olur.Kalmazsa Bakkal ayrılır burdan.Kalsa bile önümüzdeki sezon Bakkal'ın son 8 haftada verebileceği gazın tükenişi çabuk olur ve yine lig ortalarında bırakıp giderse hiç şaşırmam.
Beraber okuduğum arkadaşlarla sohbet ediyoruz bazen.'Sivas düşmesin abi,kimin maçına gideceğiz' diyorlar.Mersinli olan bitanesi de 'düşsün aga Mersin İdman Yurdu gelir ne güzel' diyor.O yönden mantıklı aslında,ben de hakkında az şey bildiğim Bank Asya ligini tanımak yakından görmek isterim ama insan tuhaf yaratık işte,1.5 senedir bulunduğum şu şehrin takımını sahiplenmişim sanki,düşmelerini kabullenemiyorum sanki.
Salı, Mart 23
Özhan Başkan Vefat Etti
2 yıldan fazla bir süredir Pankreas Kanseri tedavisi gören eski Galatasaray başkanı Özhan Canaydın 67 yaşında tedavi gördüğü Bursa Acıbadem Hastanesi'nde hayata gözlerini yumdu..
Kendisine Allah'tan rahmet,sevenlerine sabır diliyorum..Başımız sağolsun..
Pazar, Mart 21
-Oğlum Guiza nasıl atabilir öyle golü ya?!
Akşam yemeğine davetli olarak gittiğimiz arkadaşların evinde Ustream sağolsun maçı 90 dakika kesintisiz izleme fırsatı da bulduk.(Bu satırlardan ev sahibi arkadaşlara da selam olsun)
Maçın zorlu geçmesini bekliyordum açıkçası.Hafta içinde federasyonun derbi öncesinde geçen hafta Ankaragücü maçında Samiyen'de tribünlerde uçan adamın hikayesini 'münferit' kılıfına uydurup para cezası ile geçiştirmesiyle ilgili haberlere ne yazık ki denk gelemedik yazılı yada görsel medyada.Bloglardan seslerini çıkaran kardeşlerimiz olmuştu bunlardan birtanesinin postunun altına(hangisi olduğunu unuttum şuan affeylesin) bu olaylara takılmanın artık bişey kazandıramayacağıyla başlayan bizim yönetimin yaptığı hataların da takımın gidişatında etken rol oynadığını ifade eden bir yorum yazmıştım.Dibine de eklemiştim.Bundan sonraki haftalarda her hafta umutlanıp bir sonraki hafta hayalkırıklığına uğrama riskim bukadar fazlayken beklentileri yüksek tutmamanın en mantıklı şey olacağını dile getirmiştim.Velhasıl bugün ligin beğendiğim takımlarından birine karşı puan kaybedilmesi beni çok şaşırtmazdı.Jose Couceiro da çok beğendiğim ve takdir ettiğim bi hoca bunu da eklemeliyim.
Mehmet Topuz'un kanatta yer aldığında belki kanat hücumlarında olmasa da mücadelesiyle en azından vasatın altına düşmediğini ancak Özer'in sola geçtiği anda sahada varlığıyla yokluğunun bir olduğunu pek çok kez yazdım.Andre Santos içerde oynamaya baya ısındı her maç daha bi istekli gibi geliyor bana.Deniz taraftarların tepkisinden korkuyor dedi Melih Gümüşbıçak'tı sanırsam.Haklı.Tedirginm oynuyor resmen.Emre'yi okadar övdük ama haftaya derbi varken yaptığı hareket akıl alır gibi değil cidden.Hoca verse kırmızıyı kim ne diyebilirdi?Dürüst olalım.
Derken 'ilk yarıda gol atamazsak ikinci yarı Antep kontrayla gelir yine bize hüsran var deriz' nidaları yükseliyorken,Guiza'nın;Henry'nin Arsenal yıllarını hatırlatırcasına plasesini ağzımız açık izledik.Ağzımızdan çıkan kelimeler 'müthiş,muazzam,harika!' falan olmalıydı ama okadar alışmışız ki saç baş yolduruşlarına yukarda saydıklarım bizim ağzımızdan çıkanlara göre pek bi kibar kalıyordu.Guiza'ya bu gol derbi öncesinde ki bu bir hafta boyunca pozitif olarak yansıyacaktır ve diliyorum haftaya bunun etkilerini sahada görürüz.
Maçın analizini falan yapmanın bi anlamı yok.Varsa sahada bir taktiğe bağlı oynayan Gaziantepti.Onların ne yapıp yapmadıkları konuşulabilir o anlamda.
Fenerbahçe'nin şu durum içine umrunda olan tek şey bu akşam galip gelip yarın Trabzon'dan gelecek güzel haberleri beklemek olmalıydı.Kendilerine düşen payı yaptılar.Gerisini onlar düşünsün.
{Maçtan sonraki Real Madrid-Gijon maçında 5 dakikada 3 gol olması,Madrid'in 0-1 dan geri gelişini izleyişimiz bile içimizdeki Beşiktaşlı arkadaşın ağzından başlıktaki sözlerin çıkmasına mani olamıyordu}
Luganooooooo!!!{Avea 3g reklamı}
Avea'nın 3G modem reklamı..Lugano,Ferrari,Alanzinho ve Jo başrollerde..Diğer takımlar için uyarlanan versiyonları olacak mı bilmiyorum ama güzel bi reklam olmuş..Taraftarın maç öncesindeymiçesine Luganoooooo!! diye seslenişi vs..Nba maçları aralarında denk geldiğimiz reklamları,Nfl ile ilgili reklamları görünce insanın bu tarz çalışmaları gerçekleştirecek reklamcılarımız yok mu diyesi geliyor.Cidden bu çalışmaları ekranlarda daha sık görmek istiyoruz..
Cumartesi, Mart 20
Geçmiş Olsun Tanjevic!
Fenerbahçe ve A Milli basketbol takımının Sırp koçu Bogdan Tanjevic'e kolon kanseri teşhisi kondu.Gece geç saatlerde ajanslara düşen bu haber,her nekadar zamanında istifasını bekleyen pek çok Fenerbahçe'li gibi bende bu dileğimi bu satırlardan dile getirmiş olsam da bu gelişme karşısında ne diyeceğimi bilemez hale geldim.
Son dönemde takımın sergilediği performans ve Milli takımda son yıllarda süregelen sıkıntılar sonrası pek çok çevre tarafından eleştirlere maruz kalmıştı ancak insanın sağlığı söz konusu olunca herşeyi bir kenara bırakmak gerek.Kanser kadar nalet bi hastalık yok.Benim de hayatımın en değerli parçalarından birini koparıp alan bu illeti Allah düşmanıma dahi vermesin.Çok zor gerçekten.
Hastalığının safhası hakkında bir yerde erken teşhis diyor,başka bir kaynak son safhada diyor. Tanjevic önümüzdeki günlerde Fenerbahçe ve Milli takımdaki görevinden istifa edip tedavisi için Amerika'ya gidecek.Kendisine büyük geçmiş olsun diyor acil şifalar diliyorum.
Pazartesi, Mart 15
Becks Over!
Dün akşam şanssız olduğu belliydi.Chievo'nun 'Çanakkale geçilmez'i oynadığı dakikalarda Beckham bile tekmeye kafa sokar hale gelmişti.Pinzi'nin müdahalesi ile sağ gözünün altı açılmış ve aldığı darbenin etkisiyle şişmişti.Tedavisinin ardından oyuna dönen Beckham Milan adına etkili oynayan isimlerden biriydi işin aslı.La Galaxy'den 2.kez kiralık olarak geldiği dönemde amacı yazın Güney Afrika'da yapılacak Dünya Kupası finallerinde İngiltere milli takımı forması ile belki de kariyerinde son kez yer almaktı.Geldiğinden beri gösterdiği performans da açıkçası bu hedefine yakın olduğunu gösteriyordu.
Ama malesef herşey hayal edildiği gibi gelişmiyor.Beckham gibi bir yıldız da sonuçta insan ve ister kader deyin ister şanssızlık nerede ne zaman neyle karşılaşacığınızı bilmeniz mümkün değil.
Maçın son anlarında Milan Chievo yarı sahasına tamamen yerleşmiş golü arıyorken Beckham topu önüne aldığı,kafasını kaldırıp pas verceği bir arkadaşını aradığı sırada dengesini kaybeder gibi oldu ve sonrasında seke seke kenara yöneldi.Sol ayak bileğinin aşil tendonu kopmuştu.Uzunca süre kenarda acı içinde kıvranan ve gözyaşlarına hakim olamayan Beckham'ı soyunma odasında Milan'ın asbaşkanı Galliani 'seneye de eğer isterse Milan'da forma giyebileceğini' söyleyerek teselli ederken İngiltere milli takımı teknik direktörü Capello'da Beckham'ın uğrunda gerçekten büyük emek verdiği finalleri kaçırmasının kendisi açısından büyük kayıp olduğunu ve duruma olan üzüntüsünü ifade etmiş.
Beckham'ın bugün akşam saatlerinde ameliyat için gideceği Finlandiya'da olması bekleniyor ve bu ameliyat da 24saatten az bir süre içinde gerçekleşecek.Kendisini ameliyat edecek olan cerrah,Beckham'ın aşil tendonunun yırtılmış olduğunu eğer belirgin bir zayıflık görülürse baldırından alınacak dokunun yırtık bölgeye naklinin planlandığını söylemiş.Hafif antrenmanlara 3 aydan önce başlayamayacağını tam gücüyle egzersizler yapmasının da 4 ayı bulacağını eklemiş.Aşil tendonu kopmaları futbolda çok ciddi sakatlıklar.Tedavisi cerrahın da dediği gibi var ancak sonrasında toparlanma sürecini atlatamayıp futbolu bırakmak zorunda kalanlar da var.
Futbola olan bağlılığını 50 yaşına kadar futbol oynama hayalinin olduğunu,bir gün profesyone futbola veda etse bile futbol topuna vurmadan yaşayamayacağı sözleriyle ifade eden Beckham %99 ihtimalle finalleri kaçıracak ancak dilerim daha da kötüsü olmaz ve Beckham'ın kariyeri sahadan son kez sedye ile ayrıldığı bu anlar ile sonlanmaz.
Pazar, Mart 14
Benim adım Messi,ne istersem onu yaparım!
Hafta içi Stutgart'ı ağırlayacak olan Barcelona David Villa'nın son dakikaya kadar oynayıp oynamayacağının belli olmadığı ve nihayetinde forma giymediği maçta Valencia ile karşılaştı.
İlk yarıda gollük pozisyonlar Barcelona ağırlıklı olmak üzere her iki takım adına da vardı.Hatta gidişattan memnun olan taraf Valencia'ydı.David Albelda takımı sürükleyen isimdi ta ki ilk yarının sonunda sakatlanıp çıkmak zorunda kalana kadar.
İlk yarıda Valencia duvarını aşamayan takımını sıkıntıdan alıp çıkaran biri vardı.'Benim adım Messi,ben ne istersem yaparım' diyordu adeta.Attığı gollere akıl erdirmek çok zor cidden.Pes oynarken atılan gollere benziyor.Herkesi ipe dize dize istediği köşeye bırakıveriyor topu.
Henüz 22 yaşındaki Messi'yi oyundan çıkarken Nou Camp'ta ki 90.000 kişi ayakta alkışlıyordu.Bu yaştaki bi insan için daha büyük bir gurur olabilir mi varın orasını siz düşünün.
Beterin beteri var
Juventus ligin son sırasındaki Siena'yı ağırladı.Juventus formasıyla 450'nin üzerinde maça çıkan Del Piero'nun maç öncesinde 299 golü bulunuyordu bu forma altında.Taraftarlar bu duruma özel olarak üzerlerinde 300 yazılı tshirtleri ile yerlerini almışlardı.Henüz maçın ilk dakikasında 300, 7. dakikasında da 301.golünü attı Del Piero.10.dakikada da Candreva güzel bir golle durumu 3-0 yapıyordu.
Normal şartlarda ligin son sırasındaki bir ekipten böyle bir durum karşısında ne beklersiniz? Şüphesiz büyük çoğunluk psikolojik olarak çökmelerini bekler.Ancak Siena öyle yapmadı.İlk yarıda Maccarone'nin daha önce de pek çok kez denk geldiğim uzaktan bir şutuyla 3-1i yakalamaları onları oyunda tutan şey oldu.İkinci yarıda önce 3-2 yi ardından da bir penaltı ile 3-3 ü buldular.Sonrasında kontralarda biraz daha dikkatli olabilselerdi galip bile gelebilirlerdi.
Aklıma bir kaç hafta önce Bursa'nın Saracoğlu'nda 2-0 dan 3-2 kazandığı maç geldi.Beterin beteri var demek doğru olur heralde.
İnter'in Cuma günü Catania'ya 3-1 yenilmesinin ardından şampiyonluk yolunda bu akşam Milan Chievo karşısında alacağı bir galibiyetle aradaki puan farkını 1'e indirme şansını yakaladı.Aynı şekilde Roma da Livorno deplasmanında farkı 4 e indirme fırsatını yakalamıştı.Ancak 1-0 geriye düştükleri maçta önce 2-1 öne geçtiler,Livorno'nun beraberlik golünden sonra tekrar öne geçmelerine rağmen Totti'nin olmadığı maçta Toni'nin etkili oyununa rağmen sahadan 3-3'le ayrıldılar.Uefa adına çabalayan Palermo Udinese'yi 3-2 mağlup ederek Juventus'un 1 puan üzerinde 4.sıraya yükseldi.
Kangrense o parmak keseceksin!
Maçtan önce güzel görüntüler varmış oysa ki.Bize ne?
Yönetmelik 2 kere hükmen mağlup sayılırsa bir takım küme düşüreceksin demiş.Düşürün gitsin!
Herkeste vardır yenilgiyi hazmedememek.Ama her maçta da sahaya dalınmaz ki.Cahillik desen cahillik de değil.Kendi takımının bayrağı yerine ülkene 20 senedir dünya zarar ettirmiş bir dünya da insanını kaybetmene neden olmuş terör örgütünün renklerini içeren bayrakları,flamaları sallayan taraftara ihtiyacı yok bu ligin!Böyle siyasi muhabbetlere yer olmadığı da var aynı yönetmeliklerde!
Bir takım 87 de gol attığında golün sevincini yaşamak için koşmak yerine rakip takım taraftarından kaçmak amacıyla koşuyorsa sorun büyük demektir!
Yeter tahammül ettik!Yeter sabrettik!Akıllanmayacaklarsa,haketmiyorlarsa,yakışmıyorlarsa düşürün gitsin!
Pazar Bahisleri
Genoa-Cagliari >>>> 2.5-3.5 üstü
Livorno-Roma>>>>2
Juventus-Siena>>>>1, 2.5 üstü
Leverkusen-Hamburg>>>>2.5 üstü
Hoffenheim-Werder Bremen>>>2.5 üstü
Valladolid-Real Madrid >>>>2.5 üstü,2
Young Boys-Sion>>>>2.5 üstü
Kopenhag-Brondby>>>>1
Barcelona-Valencia>>>1,3.5 üstü
Luzern-Basel>>>2
Udinese-Palermo>>>>02
Galatasaray-Ankaragücü>>>>2-3 gol
Alania-Saturn>>>>02
Santander-Zaragoza>>>2.5 altı
Lazio-Bari>>>2.5altı,1
Cumartesi, Mart 13
Gösterip de vermemek..
7 maçlık mahkumiyete zor da olsa son verilmiş.Zaten artık kimsenin 10 haftadan az kaldığı bir ortamda oyun falan beklediği yok.Ne yapıp edip bir şekilde 3 puan alınmalı.Geçen hafta o galibiyet alınmış önündeki rakibine koca bir adım yaklaşmıssın.Tüm taraftarın oh oh iyi oldu galip geldikten sonra rakip de kaybetti artık daha da motive olurlar haftaya' demiş.1 hafta umutla beklemiş maçı.İnanmış herkes.
Maçtan önce kadroyu görünce inanç bir kat artmış.'Tamam çabalıyor ediyor,defansı koşularıyla sağa sola çekiyor,hücum pres yapıyor ama güçsüz be arkadaş,takatı yok her daim' sözlerinin ortak görüş haline geldiği Guiza yok neden alındı bu adam neden 3.5 M€ verildi yedek otursun diye mi denilen Gökhan Ünal sahada.Üstelik orta saha kağıt üstünde güzel.Deivid,Emre,Christian,Wederson,Mehmet.Bakınca diyorsun ki ya bu orta saha ısırır.Bu orta saha üstünlüğü elinde tutar.
İşte o heyecanla kalktık gittik Çerkez'in kahvesine.10 dakika gecikme olunca yolda radyoda takip etmek icab etti,Deivid de pozisyonu kaçırınca dedik tamam oldu bu iş.Gel gelelim o pozisyondan sonra Bilica'nın vuramadığı top dışında pozisyon yok maçta.Gençlerbirliği hiç te öyle maç sonu Doll'un dediği gibi ofansif falan çıkmamış(Kahe 80lerde girmedi mi?) geride karşılıyor bizimkileri,gel gelelim bizimkiler 1 ileri 2 geri pas olayına girişmiş.Ne tempo var ne bişey.Deivid bişeyler yapmak istiyor ama ısrarla formsuzluğundan kurtulamıyor.Topuz sezonun en kötü,en isteksiz görüntüsünü sergiliyor.Cristian bildiğimiz 20 metrekarede gezinen stilinde ilk yarı tatsız tuzsuz tamamlanıyor.Neyse diyoruz Gençlerbirliği'ni ceza sahasına sokmadık en azından bu iyiydi.
İkinci yarı Gençler öyle bir başlıyor ki sağlı sollu geliyorlar.Öyle ki bizim gruptan bi arkadaş 'Gençler atsa da bizimkiler uyansa' bile diyor.Takım uyuyor resmen.Taraftarlar 'Fener gol gol gol,şampiyonluk gidiyor' diyor ama neye fayda.Kaybedilen maçlardaki taraftarlın üzgün görüntülerini oyunculara motivasyon diye izleten Herr Daum yedek kulübesinin kenarına yaslanmış izliyor maçı.Bir çık be hoca! Bir çizgiye kadar gel bir bağır çağır iki el kol yap takıma! Yok!!
Gökhan Ünal'a şans vermesi güzel.Zira ben Gökhan bir kaç maç ardarda şans bulursa kendisini gösterebileceğine inanıyorum.Bugün de Semih girene kadar bir kaç topu indirip tutmasını bildi.E n azından Guiza'nın yapamadığı bişey bu.Semih girdikten sonra özellikle Emre'nin mücadelesi bir işe yarıyor takım ilerisiyle daha rahat temas sağlıyor.Semih,Emre,Gökhan arasında tek paslarla pozisyonlar yaratılmaya çalışılıyor.Bunlardan birinde Gökhan'ın kafası biraz da şanssızlıkla direği buluyor.
Bunun dışında dikkat çeken başka birşey.Takım 65-70 ten sonra ayakta durmakta zorlanıyor.Başta Santos olmak üzere pasları bile zar zor verir hale geliyorlar.Emre'nin mücadelesi azmi çabası iyi güzel tamam ama abartmamak lazım.Sonuçta olması gereken bu.Şampiyonluğa oynuyorsak herkes bu çabayı gösterecek.3tane frikik kazanıldı.Topuz,Wederson ve Santos birer olmak üzere hepsi üstten aut.Yahu arkadaş bukadar idman yapıyorsunuz.Paslı kullanılmaz mı hiç?Ne bileyim arka direğe ortalamak gibi atraksiyonlar denenemez mi?
Şunu merak ediyorum.Yönetim de transfer yapılmadığından dolayı rahatsız olmayan tek bir kişi var mıdır acaba? Kazım gibi bir adam dahi aranır hale geldi bu takımda.Wederson yine Santos'la idare ediyordu solu.Bugün Santos da 2.yarı Wederson'a hiç destek olmayınca ordan da atak gelmedi.Sağ tarafta zaten Mehmet Topuz'dan bir kanat oyuncusu gibi oynamasını beklemenin mantıksızlığı üzerine konuşmaya gerek yok her maç ispat ediyor adam bunu.
Yazın ne tür hamleler yapılacak bilmiyorum ama,şu sezonun bu şekilde kaybedilmesi çok yazık olacak.
Kupabeyi Celtic!
İskoçya Kupası çeyrek finalinde Celtic Kilmarnock deplasmanına çıktı.Ligde henüz 1 ay oynanan maçı Kilmarnock 1-0 kazanmıştı sahası Rugby Park'ta.Celtic ligde Rangers'ın 13 puan gerisinde ve artık şampiyonluktan umutlarını kesmiş durumdalar.Sezonu kupasız kapatmama adına sahaya çıkan Celtic maçı 3-0 kazanarak yarı finale yükseldi.
İlk yarısında Celtic'in cılız 1-2 şutu dışında maçta pozisyon olmadı.Ancak maçın ikinci yarısında özellikle Celtic'in genç yıldızı Aiden McGeady'nin sahada basmadık yer bırakmaması,ve 57.dakikada oyuna giren Samaras ile özellikle Fortune'ın etkili oyunları sonucu Robbie Keane'in golü ile 1-0 öne geçtiler.Maçı anlatan spikerin 'Robbie Keane gol attığı an Celtic takımı çok daha kendine güvenerek oynuyor' sözü gerçekten doğruydu.Sonrasında Fortune'un 2 asisti ile Keane hat-trick yapıyor Rugby Park'ta ki 7000civarı Kilmarnock taraftarlarının sesi kesiliyordu.
Keane gerçekten büyük golcü.Özellikle attığı ilk ve son gol çok klas gollerdi.İlk golde orta saha çizgisinden gelen topu ceza sahasında kontrol ederken kaleciye attığı çalım muazzamdı.Böyle golcüleri izlemek insanın futbola olan bağımlılığını arttırıyor.
İlk yarısında Celtic'in cılız 1-2 şutu dışında maçta pozisyon olmadı.Ancak maçın ikinci yarısında özellikle Celtic'in genç yıldızı Aiden McGeady'nin sahada basmadık yer bırakmaması,ve 57.dakikada oyuna giren Samaras ile özellikle Fortune'ın etkili oyunları sonucu Robbie Keane'in golü ile 1-0 öne geçtiler.Maçı anlatan spikerin 'Robbie Keane gol attığı an Celtic takımı çok daha kendine güvenerek oynuyor' sözü gerçekten doğruydu.Sonrasında Fortune'un 2 asisti ile Keane hat-trick yapıyor Rugby Park'ta ki 7000civarı Kilmarnock taraftarlarının sesi kesiliyordu.
Keane gerçekten büyük golcü.Özellikle attığı ilk ve son gol çok klas gollerdi.İlk golde orta saha çizgisinden gelen topu ceza sahasında kontrol ederken kaleciye attığı çalım muazzamdı.Böyle golcüleri izlemek insanın futbola olan bağımlılığını arttırıyor.
Perşembe, Mart 11
Şaka mısınız?
Diyarbakır'a 3 maç tarafsız sahada seyircisiz oynama,
Kulübe taraftarın çirkin tezahüratı dolayısıyla 40.000 Lira para cezası ve
Kulüp görevlisi Samet Kaba'nın rakip takım sporcularına hakaretlerinden dolayı 30 gün hak mahrumiyeti!
Şaka gibi!
Ya biz çok enayiyiz yada bunlar kör.Ya biz çok tevazu gösteriyoruz,bir grup zıpçıktının hareketini şehre mal etmemek lazım,onlar da bizim,Türkiye'nin,bu ligin bir değeri demekle kendimizi kandırıyoruz yada aksine Allah'ın sopası yok ya,gözümüze gözümüze sokuyor.Aptalsınız siz,bakın siz affediyorsunuz,sineye çekiyorsunuz onlar her sezon minimum 1-2 maçta başınıza yumruk kadar taşlar,koltuklar yağdırıyorlar.Oranızı buranızı yarıyorlar.Hemde bunu yaparken ülkenize son 20 yılda 300 Milyar Dolar maddi zarar vermenin yanı sıra 30bin vatandaşınızı öldüren örgütlerinin propagandasını da yapıyorlar.
İlk yarıda Fenerbahçe maçında çıkan olaylar yetmedi demek ki.Ne yapmaları lazım? Stadı başlarına mı yıksalardı futbolcuların?Yukarda Kirita'nın polis minibüsünden inişini görüyoruz.Sercan'la ikisinin minibüs içinde fotoları yayınlanmıştı abartı bunlar diyenler olmuştu,sonra yayınlanan videolarda camları kırıp içeri giren taşları görünce durumun vehametini de anlamışlardır.O minibüs alev almadı Bursalı futbolcular sağ salim evlerine vardılar ya;tamam 3 maç yeter.
Ayıp ya.Kimi kandırıyorsunuz ki? Bu nasıl federasyon nasıl profesyonel! bir disiplin kurulu böyle?! Avrupa'yı geçtim adamdan sayılmayan Afrika ülkelerinde böyle şeyler yaşansa nolur o takımın hali tahmin edemiyorum.Ama eminim her defasında bukadar ucuz yırtmazlar.Yırttırmazlar çünkü.Kim demişti bu ülke futbolda kalkınacaksa önce yöneticiler değişecek diye? Hay ağzına sağlık onun! Tepeden başlayarak değişsin!Futboldan soğuttunuz insanları!
Barcelona sokaklarında Curling
Barcelona kulübü 3 gün önce sitesinde Barcelona şehrini mart ayında pek alışılmadık şekilde etkisi altına alan kar yağışının Nou Camp zeminini nasıl beyaza bürüdüğünü gösteren fotoğrafları resmi sitelerinde yayınlamışlardı.
En son stad zemininin 25 Aralık 1963 ve 10 Şubat 1983'te bembeyaz olacak şekilde karla kaplandığı da not olarak düşülmüştü.Barcelona'da soğuk hava etkisini yitirmeye başladı ama akdeniz ikliminin görüldüğü ve kara pek alışık olmayan şehrin gençlerinin sokaklarda kardan nasıl istifade ettiklerinin videolarına rastlamak mümkün.
Altta gördüğünüz videoda iki genç yaya geçidi gibi gözüken çizgiler boyunca kendilerince Curling oynarken yukardan da arkadaşları olsa gerek birisi onları videoya almış.Biz daha çok yokuş görünce bidonu yarıdan kesip içine oturarak kayan yada direk battal boy çöp poşetlerine oturarak yine yokuştan gerek slalom gerekse drag misali en hızlı kim inecek yarışı yapanlara alışığız.Böyle değişik sporları da görmek güzel.
Melekler tam gaz!
Geçen yıl kazanılan Aroma Bayanlar Voleybol Ligi şampiyonluğu sırasında Voleybol şubesi yöneticileri hedefin önlerindeki sezonda Indesit Şampiyonlar Ligi'nde Final Four olduğunu dile getirmişlerdi.
Bu hedef doğrultusunda gerekli hamleler için hemen harekete geçilmişti.Voleybol'un dünyada en üst düzeyde oynandığı hatta Voleybol'un Nba'i tabirleri de kullanılan İtalya Ligi'nin ve Şampiyonlar Ligi'nin geçen sene en formda oyuncusu olarak kabul edilen Natasa Osmokrovic son dakikaya kadar kimsenin haberi olmadan takıma kazandırıldı.Osmokrovic Avrupa'nın en flaş transferiydi.Üstelik bu akşam Fenerbahçe Acıbadem'in yanı sıra diğer temsilcimiz Vakıfbank Güneş Sigorta'yı kendi evinde 3-0 deplasmanda da 3-1 mağlup edip Final Four yolunu tutan Asystel Novara takımından ayrılmasına hiç ihtimal dahi verilmezken gerçekleşmişti bu transfer.
Bunu yanısıra Türk voleybolunun parlak isimlerinden 18 yaşında Eczacıbaşı ve milli takım formasını kapan pasör Naz Aydemir,Vakıfbank Güneş Sigorta'nın libero oyuncusu Nihan Yeldan,Belçika milli takımının pasörü Frauke Diricx ve yapbozdaki son parçayı dolduracak isim Rus milli takımının 2.02lik çapraz pasörü Ekaterina Gamova bu hedef doğrultusunda kadroya katılan isimler olmuşlardı.
Fenerbahçe Acıbadem bu akşam Final Four'dan önceki son adımda playoff turunun ilk ayağında deplasmanda 3-0 mağlup ettiği Zarechie Odintsovo'yu aynı skorla 3-0 geçerek sezon başında hedeflenen noktaya ulaştı.Bunu yaparken takımın turnuva boyunca yalnız 2 set vermiş olması inanılmaz bi başarı.
Bukadar komple,ligde ve Avrupa'da doludizgin giden bir kadro ülkemizde herhangi bir branşta kuruldu mu bilmiyorum.Buraya kadar geldikten sonra o Şampiyonlar Ligi kupasını almamak yakışmaz.Ne de olsa 'meleklerin sözü var'...
CL 2.tur rövanş(Çrş)
Rövanş maçı için herkes Madrid'in Sevilla karşısında 2-0 dan geri gelerek kazanan hırsını göz önünde bulundurmuş, Real Madrid'den ecnebilerin 'trashing' dediği ezip geçme tarzı bir performans bekliyordu.Lyon hakkatten bu ligin gediklisi lafına uyan bir takım.Her sene bu seviyelerde istikrarlı şekilde performanslarını gösteriyorlar.Çoğuna göre süpriz olan bu sonuçlar bugünden sonra artık daha bi alışılageldik yada gerçekleşirse 'normaldir Lyon bu' tabirlerine açık olacak şüphesiz.
Aslında Real için çok iyi başladı herşey.Ronaldo henüz maçın başında golü attı.Ancak yukarıdaki fotoğrafta görüldüğü üzere Higuain'in kaleci Lloris'i geçtikten sonra boş kale yerine topu direğe nişanlaması maçın kader anıydı.Devrenin sonlarına doğru yine Higuan'in Lyon'lu iki defans oyuncusu arasında ezilmesi bana göre penaltıydı hatta orda ayağına da basılmıştı yanlış görmediysem.Zaten ikinci yarının hemen başında Claude Puel'in yağtığı değişiklikler etkisini gösterdi.İlk 15 dakika Madrid hiçbir varlık gösteremedi açıkçası.Ne yaptığını bilmeden çoğunda Ronaldo'nun alıp alıp gittiği toplarla pozisyon yaratmaya çalıştı.Buldukları 1-2 pozisyonda da Lyon defansı başarılıydı.Risk aldıkça Lyon kontrayla gelmeye başladı ve golü de Lyon'un bu sezon en formda isimlerinden Pjanic ile buldular.Sonrasında Lisandro Lopez'in bir çok üst oynayan bahisçiden küfürü gırla yediği pozisyon vardı Lopez onu dışarı atmasa galip geleceklerdi.
Maç sonunda Pellegrini sorumluluğu üstlendi ancak 'Pellegrini gitsin mi,kalsın mı?' anketleri başlatılmıştı bile.İlk baktığımda %35 gitsin oyu vardı.Bu mağlubiyetin sezonun kalanında La Liga açısından Madrid'e nasıl yaşayacağı büyük soru işareti olacak şüphesiz.
Akşamın diğer maçında San Siro'da alınan 3-2 lik galibiyetin rövanşında Manchester Pato'suz Milan'ı ağırladı.Pato özellikle bu yıl Ronaldinho ile en azından takımın İnter'e kaybettiği maça kadar takımı sırtlayan isimdi.Onun yokluğunda Boriello 19 maçta 9 gol gibi bir performans yakalasa da insanın hemşehrisi olmayınca durumlar farklı oluyordu.
Bu akşam açıkçası Milan'ın tur şansı zaten pek fazla değildi.Gözler Beckham'ın Old Trafford'a yeniden dönüşünün yarattığı etkideydi.İlk 11 de değildi Becks.Oyuna girdiği dakikada tüm Old Trafford alkışlıyo lan vay anasını! dedik ama top ayağına geldiğinde gelen uğultulara şaşırdım doğrusu.Kıl oluyorum takım değiştiren kulüplerin ayrıldıkları takımların stadına tekrar çıktığında tepkiyle karşılaşmasına.Beckham oyuna girdiğinde gözleri dolmuştu sanki,yanlış görmediysem.Maç sonunda Manchester'da taraftarların 'Love United Hate Glazer' protestosuna klasik yeşil-sarı atkıyı takarak da desteğini verdi.
Manchester'ın galibiyete zorunluluğu yoktu.Ama alışılageldik olduğu üzere maça hızlı başlayan taraf yine onlardı.Milan'ın aklı başına golü yiyince geldi.Bu akılları başlarına geldi dediğim de 10 dakika süren sahte bi baskıydı.Ondan sonrası maç sonuna kadar ManU'nun kontrolü altında geçti.Rahat bir şekilde yine Rooney'in 2 golünün önderliğinde 4-0 kazandılar.Manchester yoluna devam ederken Milan Ocak sonunda Udinese'ye elendiği İtalya Kupası'nın ardından Şampiyonlar Ligi'nden de elendi.Lige zaten İnter'e kaybedilen maçla havlu atmışlardı.Bundan sonrası formalite maçları olacak.Bir hafta çıkıp 3 atarlar ertesi hafta 4 yerlerse hiç şaşırmam.
Ey güzel Allah'ım bize de ver!
Bu sezon Premier Lig'de 27 maçta 23 gol..Fa Cup'ta 3 maçta 2 gol..Şampiyonlar Ligi'nde 5 maçta 4 gol..Bu 4 golün 2 si San Siro'da Milan'ı 3-2 mağlup ettikleri maçta,2 si o maçın rövanşında dün akşam..Totalde bu sezon 38 maçta 30 gol..Manchester forması altında 199 maçta 112 golü var 6 sezonda..
Ruud Van Nistelrooy'un 5 sezonda 219 maçta 150 gollük performansı var..Hele 2002-2003 sezonunda 52 maçta attığı 44 gol unutulmazlar arasında..Ronaldo ayrıldıktan sonra ManU düşer diyenlerı tek başına yanıltıyor bu adam.Bi futbolcunun sezonun sonuna doğru dahi performansında değil kondisyon kaybı,mental yada fiziksel yorgunluk bile gözükmezken aksine istikrarlı şekilde devam etmesi insanüstü birşey olsa gerek.
Manchester formasına Old Trafford'da Fenerbahçe'ye yaptığı hat-trick ile merhaba dediği için Türkiye'de diğer kulüplere nazaran daha çok kendisini sevmeyen isimler vardır belki içimizde.
Yapcak bişey yok..Sabırla bekleyip dua etmek lazım..Belki bir gün bizim ülkeden de onun gibi bir topaç doğar da biz de ağzımız açık izleriz oynadığı futbolu..
Çarşamba, Mart 10
Şampiyonlar Ligi 2.tur rövanş(Salı)
Açıkçası maçtan önce Bendtner'in tek forvet olması ve özellikle Fabregas'ın yokluğu maçın Arsenal açısından zorlu geçebileceği izlenimini doğurmuştu bende.Zira Fabregas'sız Arsenal bugüne kadar Premier Lig maçlarında kendisi okadar golcü olmasada gol yollarındaki işlevi bakımından takımın skor yaratma adına sıkıntı çekmesine neden olabiliyordu.
Ancak Arsenal'in 88 doğumlu Danimarka'lı golcüsü Nicolas Bendtner dün akşam adeta patladı.Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde dün akşama kadar çıktığı 4 maçta yalnız Standard deplasmanında attığı 1 golü bulunan Bendtner maçı 1i penaltıdan olmak üzere hat-trick yaparak tamamladı.Arsenal'in diğer gollerini Samir Nasri ve Eboue attı.Arsenal'de Fabregas'ın yokluğunu aratmayan isim 2 asistle takımına itici güç olan Andre Arshavin oldu.
Arsenal henüz 10.dakikada bulduğu golden sonra maçı rahat bi şekilde kendi kontrolünde götürerek 5-0 ile tur atlayan taraf oldu.Maç sonunda Arsene Wenger'in Çeyrek finalde Premier Ligdeki rakiplerinden Chelsea yada Manchester ile karşılaşmak istediklerini söylemesi dikkat çekici olan şeydi.
Benim maçta dikkatimi çeken şey Bendtner'in Arsenal'in forveti olduğunun farkında değilmiş gibi durumu pek iplemeyen surat ifadeleriydi.Özellikle son penaltı da hakemin bişeyler söylerken sakızı şapur şupur çiğnemesi ve sallamıyormuş gibi havaları.Arsene Wenger devre arasında Chamakh'ı istedi.Chamakh gelse sittin sene forma şansı bulamayacaktı Bendtner.Önümüzdeki yıl Fa Cup'ın alt lig takımlarıyla oynanacak maçları haricinde forma istiyorsa sene sonuna kadar kendini göstermesi gerektiği yerde adam gayet rahat tavırlar sergiliyor.Enteresan bir karakter.
Gecenin diğer maçında Bayern Münih Alianz Arena'da ikinci golünün bariz ofsayt olduğu maçta zorlanarak 2-1 galip geldiği maçın rövanşında Artemio Franchi'de Fiorentina'nın konuğuydu.
Fiorentina'nın ilk yarıdaki istekli oyunu Vargas'ın golüyle soyunma odasına 1-0 önde girmelerini sağlıyordu.İkinci yarıda maçın da adamı seçilen Jovetic'in golü ile 2-0'ı bulan ve açıkçası tur kapısının kolundan tutan Fiorentina'nın bu sevinci 5 dakika sürüyor Van Bommel turu eşitleyen golü atıyordu.
Sonrasında bir kez daha Jovetic'le 3-1i bulan Fiorentina'ya Bayern'in karşılığı bu kez santradan hemen sonra maçın kırılma anı sayılabilecek Robben'in golüyle geliyordu.
Salı, Mart 9
Bugün sana yarın bana!
Maç biter bitmez hakeme paint programında gözlük yapıştırıp üstüne de küfürleri basıp facebook'ta paylaşan zihniyetlere denilcek söz yok zaten onlara değil seslenişim.Aslında hakem hataları karşısında siz-biz gibi cephelere bürünmek mantıksız.Çünkü her maçta her takıma karşı hem lehte hem aleyhte kararlar veriliyor.
Hakemlerin hata yapması normal.Robot değiller.Göremeyebilirler.Doğru.Görsünler diye varlar orda.Orta hakem göremezse diye de yardımcı hakemler var.Bazen her ikisi de göremeyebiliyor.Asla art niyetli olduklarına inanmadım bugüne kadar.Yakıştıramadım çünkü.Evet bizim ligimizin en popüler futbolcularından bahis oynayanları oldu,evet sırf bağlı olduğu MHK'ye protesto olsun diye hakemliği bırakanlar oldu.MHK eski başkanının eşinin,bir kulübün resmi malzemelerini satan mağazada alışveriş yapmasını haber yapanlar bile oldu.Ancak ben her zaman hakemlik müessesesinin dürüst olduğuna inandım.
Bugün maçı izleyemedim.Geniş özetini izleme fırsatım oldu.Herşeyden önce kısa da olsa şu stadların zeminine değinmek lazım.Digiturk verdi vereli ligle alaklı her olumsuzlukla ilgili 321M $ değer biçilen lige yakışmıyor muhabbeti yapılmadı.Bi yerde değil pek çok yerde doğru aslında.Akıl alcak gibi değil bunun yolunun yordamının olmaması imkansız yani.Yanlış transferlere ve diğer pek çok kulüp içi yapılan plansız harcamalarda çöpe atılan paraların bırakın hepsini maksimum yarısını kullanarak bile zemin sorununa çözüm bulmak mümkündür.Ahkam kesiyorum ama okulda okuduğum bölüm bu işle alakalı olunca,drenaj vs gibi konular hakkında biraz bilgi sahibi olan biri neler yapılabileceğini bilir.E bu işi doğru yapabilen insanlar da varsa sorun nerde? İngiltere gibi okyanus ikliminin görüldüğü her mevsim yağış ve nemin sıklıkla mevcut olduğu bir ülkede stadların zeminleri yemyeşilse ve lig 1 seviyesine kadar indiğinizde dahi bu düzeni görebiliyorsanız demek ki isteyince oluyormuş demek mümkün.
Eskişehir potansiyeli olan bi kulüp.Bildiğim kadarıyla maddi olarak sıkıntısı olmayan,taraftar potansiyeli zaten malum ve şehir olarak da futbolu seven bi yer.Takımın başında Rıza Çalımbay gibi özellikle büyük takımlara karşı 'aman yenilmeyeyim de nolursa olsun' mantığıyla çıkan ve bence o taraftara hakettiği görselliği vermeyen bir hoca var.Bu bozuk zemin onun işine geliyor.İşin can alıcı noktası burda.Özellikle iç saha maçlarında avantaj olarak kullanabiliyorlar bunu.Hele karşılarında Galatasaray gibi Rijkaard'ın ısrarla bol paslı oyununu oturtmaya çalıştığı ekipler olunca zemin direk olarak rakibin dezavantajı olurken kendi işlerine geliyor.Ancak rakip ne istediğini bilen ve sabırla bekleyen bir yapıya bürünen ortalama Anadolu kulüplerinde biri olunca puan kaybı yaşıyorlar.(bkz: Gençlerbirliği,Ankaragücü beraberlikleri,Kayseri mağlubiyeti)
Burda kulüpler gereken özeni vermiyorlarsa Futbol Federasyonu çıkıp der ki ''Stad zemini bozuk olan kulüpler maçlarını zeminlerini düzeltene kadar şurada oynayacaklar,seyirciler de yarı yarıya(misal) olacak.'' Bakın bakalım ozaman nasıl yemyeşil oluyor o zeminler.Bakın ozaman Arda'nın Alex'in sürekli dert yandığı tekme atmaktan başka iş yapmayan nam-ı diğer kazma oyuncular nasıl azalıyor ligimizde.'Göze hoş gelen futbol' oynamaya çalışan ekiplerin sayısı nasılda artıyor.
Postun asıl konusu hakemlerdi ancak zemin konusu uzun süredir problem olan bir konu.Nasıl oluyor da en azından federasyon bukadar zamandır sessiz kalıyor,bugün Galatasaray gibi gerçek futbol oynamaya çalışan ekiplerin freni olan zeminlerin şu hali için hiçbirşey yapmıyor anlayamıyorum.Maçın hakemi Bülent Yıldırım.Eğer zayıf bir hafızaya sahipseniz kısa bir araştırma sonunda yönettiği maçlardan sonra tv programlarına bolca malzeme verdiği pek çok maçı olduğunu görürsünüz.Bugün de her iki taraf için de verdiği hatalı kararlarla maçın cılkını çıkarmıştır doğrudur.Eskişehir'in gollerini atan Koray'ın golden önce elle düzeltmesi(maçtan sonra elle oynadığımı hatırlamıyorum bilerek yapmadım dedi) ve bir pozisyonda da kendi ceza sahası önünde bu kez bariz eliyle topu kestiği pozisyonları göremeyen Bülent Yıldırım Giovani Santos'un ceza sahasına girer girmez kendisini yere bırakmasına penaltı dedi.
Maçtan sonra 'kör müsün,görmedin mi!!' diye çığlıklar koparan Galatasaray taraftarlarına 1 ay önce Saracoğlu'nda Diyarbakır maçında Lacivert tribünde oturduğum sıralarda hemen önümdeki yardımcı hakemin 10 metre önünde Guiza'nın yarım metre uzayan formasını görmemesinin imkansız olmasına rağmen görmediğine inandığımızı hatırlatırım! Yine aynı maçta ceza sahası içinde topu kontrol etmeye çalışan Semih'in önünden topun Diyarbakırlı futbolcu tarafından elle alınmasını ve bunun da Koray Gençerler tarafından görülmediğini maç sonunda 2 puan bıraktığımızı hatırlatırım.
Hakem hataları olur.Ligin sonuna geliyoruz.Her bir hata yüzlerce kez konuşulacak.Maçı hakeden takım o hatalara rağmen maçı kazanır ben bunu bilir bunu söylerim.
Küçükken maçları izlerken hep şöyle düşünürdüm.Örneğin 1-0 falan galibiz.Rakip 1-1i yakaladı.Biz de penaltıyla falan yada işte el vs geçen bi pozisyonla 2-1 i yakaladık ya.Maç 3-1 4-1 bitsin o pozisyonlar gündemde olsa bile maçı hakettiğimiz görülsün isterdim.Keza rakibin verilmeyen penaltısı varsa bile o penaltı verilmiş olsa ve gole çevrilse dahi rakibin kapatamayacağı türde bir farkla galip gelsin isterdim takım.Şimdi de bi fark yok.Dün Antalya maçının postunun sonunda Fenerbahçe'nin ihtiyaç duyduğu 3 puanı aldığını ve rakiplerin şampiyonluktan konuşmaları için çok erken olacağını zira Fenerbahçe'nin şampiyonlukta her zaman sözü olacağını söylemiştim haklı da çıktım Galatasaray 2 puan kaybetti Fenerbahçe zaten dışına çıkmadığı yarışın iyice içine girdi eminim futbolculara 7 maç sonra gelen galibiyet kadar moral de bu maçtan gelmiştir.
Pazartesi, Mart 8
'Fenerblog' yayında!
Yaklaşık 1 ay önce twitter'da denk geldiğimde bir hayli heyecanlanmış,çocukluğumuzdan beri gönül verdiğimiz bu renkler hakkında zaten takip ettiklerim içinde farklı görüşleri görmekten keyif aldıklarımın yanısıra,böyle bir oluşumla bilmediklerime de ulaşma ve aynı renklere aşık diğer Fenerbahçe'lileri ve bloglarını tanıma olanağını elde etmekten mutluluk duymuştum.
Geçen süre içinde takımın geçirdiği zorlu günler de bir nevi uğursuzluk olmuş ve 'Fenerblog' bir nevi gelecek bir galibiyeti bekler hale gelmişti açılış için.Fenerbahçeli blogları bir çatı altında toplamak amacıyla 'Fenerbahçe'yi yaşıyoruz,Fenerbahçe'yi yazıyoruz' sloganıyla açılan site hakkında Antalya maçının postunda bahsedecektim ancak unuttum.Böyle bir oluşumun içinde yer almaktan gurur duyduğumu ve keyif aldığımı dile getirirken emeği geçen herkese şahsım ve takip eden Fenerbahçeli kardeşlerim adına teşekkür ediyorum.
Hayırlısı olsun..
Pazar, Mart 7
Fenerbahçe:1-Antalyaspor:0
Tribünler maçtan önce;tüm tribün gruplarının katıldığı ve Fenerbahçeliler Derneği'nin sözcü olarak yeraldığı basın açıklamasında da söylendiği gibi yalnız geçen haftaki Fırat Aydınus'un yönetimini değil Fenerbahçe'ye karşı özellikle son dönemde maçlara çıkan tüm hakemlerin yönetimlerine 20bin kırmızı kart ile protestolarını dile getirdiler.Ancak maç başladığında gördük ki sahada ki Bünyamin Gezer'in de Aydınus'tan bi farkı yokmuş.
Maç boyunca 10 tane hatalı düdük çaldıysa bunların 9'u Fenerbahçe aleyhine idi.Emre'nin ceza sahasında Yalçın tarafından itilmesi net penaltıydı.Santos'un elini omzuna koyduğu Necati'nin kendini yere atıp sarı kart verdirmesi keza yine Yalçın'ın Emre'nin elini vücuduna koyar koymaz kendini yere atması sonrası Antalya lehine verdiği fauller ilk aklıma gelenler.Zaten topuğundan sakat olan Guiza'nın bileğine basıldığı pozisyonu görmemesi gini şu anda aklıma gelmeyen benzeri pozisyonlardan bahsetmiyorum bile.Maçın ilk yarısında verdiği hatalı kararlar sonucu gereksiz yere tansiyonun artmasına neden olmaktan başka bişey yapmadı Bünyamin Gezer.
İkinci yarının başında çamur deryası bir zeminde oynanıpta 3-1 kazanılan Denizli maçından beri, bekte Santos önünde Wederson'lu sol kanadın hem kanat akınları açısından hem de Santos'un bireysel performansı açısından daha uygun olduğunu savundum.Bugün de Wederson oyundan çıkana kadar atakların çoğu sol kanattan geldi.Yönetimin sene sonunda her iki kanada da gerçek açık oynayacak oyuncular alması gerekiyo.Sağ kanat için gerekirse Kazım'ın dönüşü yada Kazım tarzı çizgiye kadar inip bir diğer deyişle 'yardıracak' oyuncular lazım.Alex'in olmadığı maçta gördük ki ortadan delerek,direk toplarla yada verkaçlarla pozisyon bulmakta hepten güçlük çekiyoruz.
Emre'ye ayrı bir paragrafta değinmemek haksızlık olur.Ben kendimi bildim bileli bu forma altında,içerde dışarda bukadar mücadele eden bir Tuncay'ı gördüm sanırım.Tuncay'da Fenerbahçe'de kaldığı 5 sezon boyunca anca performansını harcadığı enerjiye karşılık verimli kullanmayı öğrenebildi.Emre öyle değil gücünü verimli de kullanıyor takımı için yaptığı her hamle faydalı neredeyse.Şu an tribünlere sorulsa bu sezonun oyuncusu şimdiden Emre Belözoğlu'dur.
Maçtan önce kadrolara bakıldığında Antalya'nın Tita-Necati-Veysel gibi 3 forvetli atak bir anlayışla çıkacak olması gollü bir maç olacak izlenimi verdi ama özellikle Lugano'nun dönüşü hemen kendini gösterdi.Fenerbahçe ciddi pozisyon da vermediği maçta 1 atıp 3 aldı.Semih'in çıkmasını daha önceki maçlarda eleştirmek hatalı olabilirdi.Ancak bugün Guiza'nın önceki maçlarda yaptığı koşular ile defansı bozmasının yarısını dahi göremedikten sonra Semih'in çıkmasını eleştirmek makul olsa gerek.Semih'in oyundan çıktıktan sonra gazetelerde devre arasından bu yana bahsedilen Daum ile olan gerginliğini doğrularcasına soyunma odasına gitmesi Esat Dergi'nin de maç sırasında twitter'dan değindiği doğru bi tespitti.
Yarın Galatasaray'ın ligin zorlu sayılabilcek takımlarında Eskişehir deplasmanına çıkacağı gözönüne alındığında takımın 7 maçlık gidişata dur deyip kendisine gerekli olan 3 puanı alarak üzerindeki ölü toprağını attığını söyleyebiliriz.Aradaki puan farkına aldanıp şampiyonluk muhabbeti yapanların her zaman şampiyonlukta Fenerbahçe'nin sözü olduğunu unutmamalılar..
Fenerbahçe:76-Galatasaray:62 {Bayanlar}
Bayanlar Basketbol Ligi'nin 17.haftasında Fenerbahçe Galatasaray'ı ağırladı.İlk çeyrekte bir ara 7-23 geri düşen Fenerbahçe özellikle ikinci çeyrekte 10 dakikada rakibinden sadece 2 sayı yiyerek 16-2 ile devreyi 31-25 maçı da 76-62 kazanmasını bildi.
Fenerbahçe'de Hoffman ile Taylor'ın 17 ve 15 sayı ile 6 şar ribaundluk performanslarına Birsel 14 Nevriye de 12 sayı ile destek olurken Galatasaray'da 22 sayı ile öne çıkan Sophia Young'a eşlik eden kimse çıkmayınca Fenerbahçe takımı Bayanlar Basketbol Ligi BBL'de 17. maçlarında 17.galibiyetlerini aldılar.
Bu sezon Fenerbahçe Acıbadem voleybol takımının rakiplerine set dahi vermeyen performansının yanında bayan basketbol takımı da aynı şekilde üst düzey performanslarına devam ediyor.Ne diyelim darısı futbol takımının başına!
Real Madrid:3-Sevilla:2
'Bugün Bernebau'da ki herkes Sevilla'nın bu sezon Real Madrid'in karşılaştığı en zorlu takım olduğunu kabul ediyordur sanırım'
Sevilla teknik direktörü Manolo Jimenez'in maç sonundaki açıklamalarında haklılık payı sonuna kadar olsa da maçı izleyen herkes 'of ne maç oluyor beh!' demiştir içinden.Öyle ki maç sırasında messengerdan,maçı izlediğimi bildikleri halde bu cümleyi kullanan arkadaşlarım vardı.
Açıkçası ben Sevilla'nın oynadığı hangi maçla ilgilensem evvela Luis Fabiano'nun oynayıp oynamadığına bakan bir insandım son döneme kadar.Kanoute'yi de en az onun kadar beğenirim,maç sırasında da dile getirdiğim gibi ülkemize geleceği yönünde haberler çıktığında sevinmiştim de açıkçası.Ama sanki Fabiano'nun olduğu Sevilla daha bi tehlikeli gelir bana.Negredo'nun da bu yıl kritik anlarda attığı goller ile yaptığı çıkışı zaten milli takıma seçilerek resmiyete dökmüş olmasını da görmezden gelmemek ayıp olur.
Madrid özellikle Pellegrini'nin gelişinden sonra inanılmaz toparlandı ve son haftalarda bence Barcelona'dan çok daha iyi top oynuyorlar.En sondan örnek vermek ne kadar doğru bilmiyorum ama Van der Vaart'ın galibiyeti getiren golünden sonra Higuain'in sevinci keza Van der Vaart'ın hırs dolu ifadesi Barcelona'nın 2 puan bıraktığı Almeria maçından sonra ayaklarına kadar gelen liderlik fırsatını ne kadar çok değerlendirmek istediklerinin bariz göstergelerinden sadece biriydi.
Üstelik bunu 0-2 geriye düşülmesine rağmen sabırla,ısrarla pas yaparak başarmaları olağanüstü.Tenerife'ye 5,Villareal'e 6 attılar bugünde attıkları 3 golün dışında benim saydığım 3 rivayetlere göre! 4 tane direkten dönen topları var onlar da girse seriye bağlayıp 7 yapacaklardı.
Şampiyonlar Ligi rövanş maçlarından önce gündüz Bayern Münih'in 1-1 le yetinmesi Fiorentina'nın sahasında ligin sonunu getirmekten başka bi amacı olmayan Juventus'a 2-1 mağlup olması,Lyon'un Boulogne deplasmanında 0-0 kalması oyuncuların akıllarının hafta içinde olduğunu gösteriyordu.Açıkçası bu maçtan önce de ben 'Real erken bi gol bulup maçı rölantide götürür Sevilla zaten Fabiano'suz Negredo tek forvet ile gol falan atamaz Real golü bulduktan sonra sıkmaz 2-0 falan alır' diye düşünüyordum.Bu maça bakarak hafta içi Lyon'u Bernebau'da perişan etmelerini bekliyorum.Şampiyonlar Ligi orası farklı olur falan denilebilir ancak bence Madrid Pellegrini'nin maç sonunda da vurguladığı gibi bu maçtan kazandığı motivasyonla çok daha farklı olacaktır rövanşta.
Hafta içi Ronaldo'nun twitter'dan şampiyonluğa takım olarak çok inandıklarını bunu istediklerini ve sabırla Barcelona'nın puan kaybetmesini bekleyip kendi maçlarını kazanmak istediklerini,zamanı gelince de Barca'yı yeneceklerini ifade etmişti.Bugün başta CR9 olmak üzere Higuain'in oyunu,Pellegrini'nin skor 0-2 iken Van der Vaart ve Guti değişiklikleri galibiyette en önemli etkenlerdi.
Ne denebilir ki? İspanyollar bugün Diyarbakır'da olan biteni haber yapıyor bizse adamların oynadığı futbola olan hayranlığımızı sabaha kadar ballandıra ballandıra anlatacak durumdayız.Bir gün bu devran döner mi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)