Sezonun ilk derbisinde adına yakışır bir şekilde tempolu,kıran kırana,gerilimi yüksek,bol gollü bir maç izledik dün akşam İnönü'de.Herşeyden önce Fenerbahçe taraftarıyla adeta dalga geçen ne yaptıklarından kendilerinin dahi haberi olmayan federasyonun maçtan 1 gün önce bilet satışı bittikten sonra ''deplasman seyircisi olmayacak'' kararı vermesinin ardından maç günü maça 4 saat kala ''biz öyle bir şey demedik'' tribine girmesini konuşmak gerek.Bunun üzerine ellerinde bilet 1500 Fenerbahçe taraftarını maç başlamasına rağmen stada almayıp cop ve biber gazı ile kışkırtıp kapıdan almadıkları taraftarın bacadan girmesine neden olarak tüm suçu Fenerbahçe taraftarına yıkma arzusu gözlerden kaçmamalı.Yıllar evvel yapılan 'truva' sonrası Fenerbahçe taraftarının 2. baskını oldu bu.Başta Beşiktaş taraftarı olmak üzere ''biz yapsak holigan derler'' tribine giren her futbolsever bir gün kendilerinin de öyle bir baskında yer alma istekleri olduğunu ve bu durumu içten içe kıskandıklarını da biraz cesaretle dile getirebilseler keşke.
Maça gelecek olursak Beşiktaş Simao'nun erken gelen ve bence biraz kısmetle ayağına iyi oturmuş şuttan gelen gol ile tribün baskısını güzel birleştirerek gol ve sonraki 6-7 dakika baskılı gözüktü.O andan sonra kontrol tamamen Fenerbahçe'ye geçti devre arasına kadar çok sayıda pozisyon üretti takım.Sakatlıktan çıkıp 11'de şans bulan Topuz ve halen form yakalamaya çalışan Emre biraz daha dirençli olsalar ilk yarıda da golü bulabilirdik.Caner yine etkiliydi.Sezon başından beri gösterdiği çıkışı görmezden gelen milli takım yetkilileri Hırvatistan maçlarında onu kullanmayı düşünürler mi bilinmez.Kanatlarda onun ve Topuz'un beklere yardımları ile Beşiktaş'ın başta Quaresma olmak üzere kenar bindirmeleri engellendi.
İlk yarıda beklenen gol ikinci yarıda Alex'in ayağıyla geldi.Ziegler-Bienvenu-Caner işbirliğinde gelişen atakta Alex gol atmaya ve arkasından turlamaya alıştığı kaleye 19.Beşiktaş maçındaki 13.golünü bıraktı.Maç boyunca Alex ile Bienvenu arasında halen daha kuvvetlenmeye çok ihtiyacı olan iletişimi gözlemlemek zor değildi.Kaptan Semih ile ver kaçlar ve boş koşularla alan boşaltma anlamında daha iyi anlaşıyor ancak Semih'in toparlanmak bilmeyen form durumu ve istikrarsız halleri yeni bir forvet transferi yapılana kadar Bienvenu'nun gelişimini beklemekten başka seçenek bırakmıyor bizlere.Bienvenu kesinlikle potansiyeli olan bir futbolcu o bölgenin yükünü sırtlayabilir ancak bunu tam beklendiği gibi yapabilmesi için 1-2 sezona daha ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.Devre arası iyi bir forvet takviyesi ile 2.yarı çok daha etkili bir Fenerbahçe mümkün olur bence.
İkinci devre Aykut Kocaman'ın Caner ve hem sakatlığı hem sarı kartı olan Topuz'u oyundan alıp Özer-Stoch değişikliği geldi.Stoch ilerde hareketlilik açısından iyi bir değişiklik olabilirdi ancak Caner'in çıkmasına tek neden olarak yorgunluğunu düşünmek istiyorum.Topuz çıkıp yerine giren Özer onun yaptığı beke yardımı yapmayınca Beşiktaş Gökhan'ın olduğu kanattan yaptığı 2.orta ile Ziegler'in de kademeyi terkedip kaleye yaklaşması ile boş kalan Almeida'nın boş pozisyondaki rahat kafasından golü buldu.Bekir'in Quaresma'ya çok kolay geçilmesinden çok Özer'in o pozisyonda ceza sahası dışında yürüyerek pozisyonu izlemesi görülüp eleştirilmeli.
2-1 öne geçtikten sonra Beşiktaş'ın oyunu hiç de bunu yansıtmıyorken galip gelmiş gibi son 10 dakika top çevirip oley çektirmeye başlaması bende tıpkı yıllar evvel Beşiktaş namağlup lige devam ederken Trabzon deplasmanında yenik durumda götürdüğü maçta son dakikalarda beraberliği kurtarmasını hatırlattı ve beraberlik golünün geleceğini hissettim.Takımın oynadığı futbol yenilgiyi haketmeyen türdendi ve beklenen gol 88'de Beşiktaş'ın maç ucuz faullerle verdiği sayısız frikikten geldi.Baroni ile Alex'in bu pozisyonları idmanlarda çalıştığını biliyoruz,geçen sezonun ikinci yarısından bu yana yükselen grafiğine bu özelliğini eklemiş olması Baroni ve takım için büyük bi artı.
Özellikle ilk yarının son yarım saatinde oynanan oyun İnönü gibi seyirci baskısının yüksek olduğu bir deplasmanda sevindirici.Böyle oynayan takım dün kaybetse bile tek üzüntü 26. maçta namağlupluk serisinin bozulması olurdu benim adıma.Gökhan ve Emre'nin sakatlıktan sonra hala forma girememiş ve özellikle Gökhan'ın dün çok etkisiz kalması,Topuz'un sakatlıktan sonraki ilk maçı olması ki ona rağmen fena oynamadı tüm bunlar düşünüldüğünde alınan puan ve oynanan oyun güzeldi.
Yazıyı sonlandırırken Beşiktaş taraftarının Van için yaptığı atkı jestine değinmek istiyorum.Anlamı açısından gerçekten güzel bir hareket takdir etmek lazım ancak bunu 2-2 yapan Baroni'nin golünden sonra Semih ağlardan topu çıkarıp santraya koşmuşken ve takım 3.gol için Beşiktaş yarı sahasına yüklenmişken uzatmaların bitimine 2 dakika kala yaparak oyunu bölme amacıyla yapmış olmaları jestin arkasına saklandı ve kimse konuşmadı.Buna rağmen Özer yakaladığı fırsatı acele etmeyip daha soğukkanlı olup değerlendirse çok değerli bir 3 puan gelebilirdi.
Bu arada dün Emre Belözoğlu'na yine ana avrat küfür edildi tüm stad olarak.Emre hırçın ve agresif bir futbolcu bunu kabul ediyorum ancak hangi takımdan olursa olsun milli bir futbolcuya böyle ciddi küfür edilmesini anlayamıyorum.
Maçın esprisi ise yüzyıllarca bitmeyeceğe benzeyen türden: ''Fenerbahçe taraftarı sahaya girdiği anda maçın 2-2 biteceğini anlamalıydık''
2 yorum:
bu baskından bjk taraftarına karşı hamaset cümleleri kurmamak lazım(sizin için söylemiyorum bunu)bu baskın sisteme yapılmış bi baskındır ve çok başarılı olmuştur,lütfen bjk'li arkadaşlar bundan alınmasın...!saygılar(mustafa)
tabi ki bende zaten ilk paragrafta belirttiğim gibi buna neden olan sisteme olan tepkimi belirttim.beşiktaş tribünü dün yine çok iyi itici güç oldu takımına 2 hataları vardı bana göre emreye edilen küfürler ve maç sonunda fenerbahçe hücumlarını kesmek için maçın bitmesini beklemeden atkıları atmaları.
Yorum Gönder