Galatasaray Nisan 2008'den beri yenemediği ezeli rakibi Fenerbahçe'yi yeni evi Türk Telekom Arena'da mağlup ederek hem bu yılki sıkıntıları bir nebze olsun örtmek hem de 10 maçı aşkın süredir devam eden kötü gidişatı değiştirerek bir seri başlatma niyetindeydi.
Aslında yeni stadında oynadığı 4 maçta aldığı 3 galibiyet 1 beraberlikte iyi gözükmüştü Galatasaray.Gol sıkıntısı yaşıyorlardı biraz.Gol yemiyorlardı iyi savunuyorlardı.Sezonun genel olarak kötü gitmiş olması takımda moral motivasyon anlamında oyuncularda dengesizlikler yaşanmasına neden oldu bana göre.
Dün de maça iyi başlayan onlardı aslında.Pozisyon vermiyorlardı iyi kapanıyorlardı çoğunlukla Kazım ve Stancu ile ara ara Yekta'nın çıkışları ile tehlike üretmeye çalışırlarken Fenerbahçe Emre'nin olmayışı ile takım olarak ileri yüklenmekte zorlanırken onun olmayışı ile iyice ortasahada defansif ağırlıkla yer alan Mehmet'in de hücuma destek vermemesi ve Dia'nın da yedek çıkması sonucu ikinci yarının en pasif 45 dakikasını geçirdiği ilk yarıda Santos'un 'uyuz'luk olarak sıfatlandıracağım hareketleri sağolsun kaptırdığı topla geri de düştü.
Kazanan tarafın destekçisi olduğumdan değil gerçekten maç sırasında da öyle olduğu için söylüyorum bi şekilde bukadar kötü olmamıza rağmen inanıyordum böyle bitmeyeceğine.Hatta devre arasında mantık olarak alt bitmesi bukadar ağır ihtimalmiş gibi gözüken maça üst olur bahsi bile aldım.Bahis şirketleri 1-0 olmasına rağmen alt olmasına daha yüksek ihtimal veriyolardı zira.Mantıklı bi açıklaması olamazdı ilk yarıyı izledikten sonra Fenerbahçe'nin geri dönebilme ihtimali üzerine.
Maç sonu açıklamalarda yanılmıyorsam Alex'in söylediği bişey vardı .Aykut hoca devre arasında çok sakin soğukkanlı bi şekilde yapmamız gerekenleri bize aktardı biz de onları yaptık şeklinde.Ki 2.yarıya biraz da sakatlığının etkisiyle risk de alarak Selçuk-Semih değişikliği ile başladı Fenerbahçe.Topu ayağında hem daha fazla hem de daha efektif tutmaya başladı.Ufak ufak tek kaleye dönmedi değil maç 2.yarı.
En verimli sezonunu geçiren Alex yine sahneye çıktı 1 asist 1 gol ki o gol kendisinden ortalama 15 cm daha uzun 5 oyuncu arasından atılmış bir kafa golü ile maçı getirdi.Bukadar kötü sezon geçiren bir Galatasaraylı için namağlup unvanını üstelik kurtuluş maçı olarak gördüğü bir maçtı bu şekilde öndeyken vermek kadar moral bozucu bir şey olmadığı kadar bir Fenerbahçeli içinse bunlar inanılmaz mutluluk verici sebeplerdi.Gerçekten ben ömrü hayatımda dün akşam yaşadığım mutluluğu Chelsea galibiyeti yada Türkiye-Hırvatistan maçları sonrasında yaşamamışımdır sanırım.Bilemiyorum.
Ben tesadüflere de inanırım ama daha çok kadere.Burda hiç bahsetmedim ama şöyle bir inancım var.3 yıl kadar önce üniversite tercihi yaparken 9.sıradaydı Sivas.Tercihten önceki son akşam 9.sıradan 5.sıraya aldım ve açıklandığında Sivas'a yerleştiğimi öğrendim.Bu sene devre arasında 9 puan fark olmasına rağmen son maçın Sivas deplasmanı olduğunu görünce 'benim ileride çocuklarıma anlatacağım bir Fenerbahçe hikayem olacaksa bu yıl son maçta ben burda şampiyonluk turu atmalıyım' dedim.Son maçın Sivas'a gelmesi bir tesadüf belki ama bence tesadüften çok bi kader ve ben o maçta burada o turun atılmasına bu yaşımda şahit olacağıma yürekten inanıyorum.Dün akşam devre arasında maçın döneceğine de o yüzden inanıyodum.Hiçbir mantığı yoktu ama eğer ben o son hafta turu göreceksem o maç dönmeliydi ve dün akşama gelene kadar son 9 maçını kazanan Fenerbahçe en kötü oynadığı maçı çevirmesini bildi.İçerdeki Trabzon ve İnönü'de ki Beşiktaş maçları da çok kritikti ancak bu maç en önemlisiydi.Her bakımdan.
Ve ben puanlar kafa kafaya geldiğinden beri Trabzon bir ara oyun olarak tökezlese bile sezon sonuna kadar nerede puan kaybedecek bu adamlar diye düşündüğümde ilk gözüme kestirdiğim İnönü deplasmanında ne şekilde çıktıklarını görünce sanırım bu hep böyle kafa kafaya gidecek ve onlar puan kaybetmeyecek ama biz yine tökezleyeceğiz diye korkmuyor değildim.Ancak dün akşamki galibiyetimiz sonrası tüm bu düşüncelerim değişti ve şu maçtan sonra Fenerbahçe'nin acayip anormal işler olmadığı sürece şampiyonluğu garantileyene kadar puan kaybı yapmayacağını düşünmeye başladım.Trabzon'un ise direncinde bir kırılma bekliyorum TT Arena zaferi sonrası.Bu kırılma yarın Gençlerbirliği maçında olursa hiç şaşırmam.Fenerbahçe Sivas'ta şampiyonluk turu atarken televizyon kanallarının şampiyonluğun en önemli detayı olarak '2.yarı tüm maçlarının kazanan' nitelemesini kullanacaklarını hayal ediyorum da bu da benim çocuklarıma anlatacağım hikayemin özelliklerinden biri olur diye umuyorum.Yine de herşeye rağmen hakedenin kazandığı bir şampiyonluk olur umarım.
Bir kaç not:
- Kazım'ın yaptığı el kol takım taklavat gösterme hareketleri neden Fenerbahçe'den ayrıldığının resmiydi.Galibiyet ona da tokat olmuştur ama ne kadar umrunda olacağı bilinmez.
- Galatasaray'ın stadı güzel olmuş dün maçta en azından ilk yarı iyi baskı da oluşturdular ama gol yiyince 50bin kişinin susup 2500Fenerbahçe taraftarının sesinin net duyulmasına izin vermesi,dinlemesini evlerine alışamadıkları olarak yorumluyorum.Klüp olarak tesisleşme yönünde hamleleri tamamlanıyor Galatasaray'ın.Futbol'da 1-2 yıllık belki bir nebze küçülme yoluyla bir hareket sağlarlarsa bence Fenerbahçe'nin hem finansal olarak hem kulüp yapısı ve taraftar profili olarak 6-7 yılda gösterdiği değişimi gösterebilirler.
- Bu sezon şampiyon olunursa şu seneki performansı sonrası gol kralı olması pek muhtemel Alex'in artık bi heykeli dikilmeli!Dikilsin!
- Bir de maç sonu nolursa olsun rakibi tebrik etmeyen Hagi'ye selam olsun.Kazanarak bırakacak dediler dediler taraftarı ona saygı duyduğu için ..ktiri çekmiyorsa edebiyle gitmesini bilmeliydi bence.
- Galatasaray taraftarı da kendi adlarına olumlu yönde bişeyler değiştirmek istiyorlarsa zaten önde oldukları maçta su şişelerini sahaya fırlatmanın geri düşünce de sahaya ne şekilde girdiği belirsiz rakı ve votka şişelerini ezeli rakibin olsa da milli takım kalecisine atmanın ayıp olduğunu kazara denk gelse ömür boyu sakat bırakacak kadar tehlikeli olduğunu farkederek bu saçmalıklardan vazgeçerek başlayabilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder