Bu akşam belki de tüm bu klişelerin geçersiz kaldığı bir maç izledik.Çok keyifli,heyecan dolu,herşeyin var olduğu bir maç oldu.
Gökhan Gönül'ün kas yırtığına ve Dia'nın ve Emre'nin hafta arası bir kaç idman kaçırmalarına neden olan sakatlıklarına rağmen sahada yer almaları Fenerbahçe için avantajdı.
Beşiktaş'ta ise Schuster yabancı kontenjanı nedeniyle kadro dışı tercihlerini Sivok-Bobo olarak kullandı.Burada Fernandes ve Ernst gibi iki benzer özellikli oyuncuyu aynı anda kadroda bulundurması ve halen lige ve takıma adapte sorunu gözlenen Almeida'yı tercih etmesi eleştirilir şeylerdi.
Fenerbahçe'de Beşiktaş ve Galatasaray derbilerinin duran toplardaki kafa ve uzaktan golleriyle efsanesi haline gelen Selçuk daha maçın başında vuruşuyla olmasada ortalığı karıştırması ve gole sebep olmasıyla meydandaydı.
Fenerbahçe'nin son yıllarda sıkça yaptığı nadiren ve çoğunlukla ev sahibiyken işe yarayan ama özellikle deplasmanlarda sıkıntıya düşmesine neden olan öne geçtikten sonra geri yaslanma taktiği ilk yarının 30'lu dakikalarına kadar iyi işledi aslında.Geri yaslanan takım özellikle Dia-Santos ile soldan iyi işledi ve pozisyonlar buldu.Maçın 3 kritik anından 1'i olan Dia'nın direkten dönen topu o sıralarda gol olsaydı maç Fenerbahçe için daha rahat seyir edebilirdi.
Ekrem'in 50 kere vursa 2.bir kez daha o noktadan kaleye sokamayacağı kaleye bakmadan çektiği şut yarının son anlarına denk gelince devreye sıkıntılı giren Fenerbahçe oldu.Beşiktaş 2.yarıya daha istekli başlayacaktı öyle de oldu,bu kez 2.yarının 3.dakikasında kullanılan serbest vuruş barajdan sekti Yobo öne çıkmakta abartıp Toraman'ı unutunca onun önüne düşen top Beşiktaş'ı öne geçirdi.
2-1 den sonra Fenerbahçe önde etkili olmaya çalışırken çok pozisyon verdi ve bu sırada Almeida'nın karşı karşıya atamadığı,Volkan'ın çıkardığı top maçın 2.kırılma noktası oldu.Hemen ardından bir kaç pozisyon önce Lugano'yu al-aşağı eden Ferrari'nin bu kez hırsına kurban olup dirsek atması hem kendisini oyun dışı bıraktı hemde kazanılan penaltıyla Fenerbahçe eşitliği de sağladı,ibreyi de kendine çevirdi.Ki bu maçın son ve en önemli kırılma anıydı.
10 kişi kalan Beşiktaş'a karşı doğru paslarla,sakin sakin yüklenen takım kısa süre sonra 3 ve 4. golleri Alex'in ayağından buldu.Kalan 20 dakika Beşiktaş taraftarı için en sıkıntılı anlarıydı maçın.
Önceki takımlarıyla Beşiktaş ile oynadığı maçlarda 9da 5 yapan Aykut Kocaman bir galibiyet daha ekledi serisine.Geri düştüğünde Semih'i hazırlayan,öne geçince ise kontrolü ele alan değişiklikler düşünerek maça hakimiyetini gösterdi.İlk yarı takımı geri çekti eleştirilerine katılmıyorum kaçırılan pek çok pozisyon var.Alex ise maçın yıldızıydı.Onun karakterini oyununu çocuklarımıza anlatabilecek olmamız,onu izleyebiliyor olmamız büyük şans.
Fenerbahçe formdaydı,2.yarıya 4te4 ile başlamıştı,inançlıydı;Beşiktaş ise sıkıntılı,formsuz,şampiyonluktan uzak.Tek motivasyonları rakiplerinin gücüydü o da biraz da şanslarının yardımıyla maça geri dönmelerini sağladı.Klişelerin yalan olduğu,formda ve favori olanın kazandığı bir derbi izledik.
Beşiktaş yönetimin ve teknik kadronun biz yıldızları getirdik,biz dünya takımıyız,bizi tüm dünya izliyor konuşmalarındansa,bu yıl nerde hata yaptık önümüzdeki yıl neler yapmalıyızı tartışmaları gerek zannımca.
Fenerbahçe ise bu sürecin başlangıcını sağlayan;herkesin iyi oynamadan dediği ama takımın üstündeki stresi atma unsurunun bunda en önemli etken olduğunu unutarak söylediği Antalya maçından sonra Trabzon maçı ile birlikte en zorlu olarak görülen virajı döndü.Bundan sonra ipler bir nebze daha da olsa takımın elinde eğer hata yapmazlar bu inanç ve form seviyesi ile şampiyonluğun en büyük adayı oldukları bir gerçek.
Bu galibiyet Cuma günü kendi stadları önünde cop yiyen,biber gazı soluyan,küfür yiyen İnönü'de yer alan tüm Fenerbahçe taraftarına armağan olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder