Önümüzdeki Nisan ayında 5Nisan 2000'de Galatasaray-Leeds maçından bir gün önceTaksim'de bıçaklanarak öldürülen iki İngiliz Chris Loftus ve Kevin Speight'ın ölümlerinin 10.yılı anılacak.Olayın her yıldönümünde Leeds taraftarları ve ölen İngilizlerin aileleri tarafından Elland Road stadının güneydoğu köşesinde heykeli bulunan ve Leeds taraftarları tarafından Leeds tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olarak kabul edilen 1960-1970 yılları arası kaptanlığıyla anılan William John 'Billy' Bremner'in heykelinin önüne çiçekler bırakıyorlar.
Geçen yılki anmaların ardından ölen taraftarların aileleri;10.yılki anmaları bir kilometre taşı olarak görüp ölen çocukları adına sembolik bir organizasyonda bulunmak istemişler ve bu niyetlerine uygun bir organizasyon aramışlar.
1970 te Amerika'da faaliyete başlayan kanserli çocuklar ve ailelerine yardımda bulunmayı,bunların hayatlarını bir nebze daha çekilir,yaşanır kılmayı kendilerine amaç edinen Candlelighters adlı derneğin vasıtasıyla bu niyetlerini en faydalı şekilde kullanabileceklerini düşünmüş ve bahsi geçen kanserle savaşan çocuklara ve ailelerine destekte bulunmak adına 100.000 sterlin toplamak amacıyla sezon boyunca sürecek bir kampanya başlatmışlar.Kampanya süresince seslerini duyurabilmek adına birçok organizasyon düzenlemeyi planlıyorlar hatta kısa bir süre önce kampanyaya destek veren bir başka dernek bir bisiklet turu düzenlemiş ordan gelen desteklerle şimdiye kadar toplanan para 20.000 sterlin civarına gelmiş.
Hatta bu organizasyonlara Dominic Matteo gibi önceden Leeds forması giymiş oyuncuların katılması İngiltere'de seslerini duyurmalarını sağlamış.Dile getirdikleri başlıca sıkıntılarından biri ise olayların üstünden 9.5 sene geçmesine rağmen olay yüzünden yargılanan 5 Türk'ün 2007 de ikinci defa yargılanmalarının ardından serbest bırakılmış olmaları.Ölümlerin 10.yılında olunmasına rağmen kesin bir karar alınmaması hakkında Türk yargısının işleyişinin farklı olduğunu bildiklerini buna saygı duyduklarını söylüyorlar fakat bu durumun gülünç olduğunu da dile getirmekten çekinmiyorlar.
5 Nisan 2000'de yaşanan olaylarda aşırı alkol alan Leeds taraftarlarından bazılarının Türk paralarını ve Türk bayrağını pantolonlarını Türk taraftarları önünde indirerek kıçlarına sürmeleri(ki bunu yaptıklarını ingiliz gazetesi Daily Mail de doğrulamıştı) sonrasında ortalık karışmış ve adı geçen iki ingiliz bıçaklanmıştı.
Olayların ardından Kopenhag'da oynanacak olan final maçının olduğu gün de İngiltere'de birbirlerine yakın oldukları bilinen Leeds ve Arsenal taraftarları birleşerek intikam almak istemişlerdi.
Bu olaylar İngilizlerin tek vukuatları değil.Tabi Kopennhag'da hernekadar adamlar intikam almayı planlamış olsa da olayların başlangıcının bir grup Türk taraftarının akıncılar misali Arsenal taraftarlarının birlikte oturup içtiği bir barı basması olduğu da bilinmekte.Sokak arasında çıkan kavgalarda Türk taraftarların İngilizleri bastırdığı sonrasında televizyonlarda da gösterilen meydanda çıkan kavgada ancak toplanıp büyük bi grup oluşturan İngilizlerin bizim taraftarlara bir an üstün gelebildiği bilinip konuşulur halen.
Sosyolojik açıdan bakarsak taraftarlık birden fazla olgunun bulunduğu bir ortamda bunlardan birinden yana olma,taraf tutma ve bu olguyu savunma anlamına geliyor.Türkiye'de futbol taraftarlığı son zamanlarda pek çok toplumsal dinamikten daha ağır basmakta.Eskiden beri varolan sağ-sol kavgası,alevi-sünni,fener-cimbom gibi haller aldı son zamanlarda.
Özellikle Galatasaray'ın elde ettiği başarılar sonrası taraftarların kendi takımlarından olan beklentisini arttı şüphesiz.Bunun sonucunda artan rekabet zamanla şekil değiştirdi ve bi nevi anarşik vaziyet aldı.Eskiden arkadaş ortamlarında yapılan muhabbetlerde alınan galibiyetler sonrası yapılan espriler şimdi internet ortamlarında daha büyük platformlarda bi savaş halini aldı.
Ülkemizde yakın geçmişte İnonü stadında bıçaklanan bir taraftar,özellikle derbiler öncesi çıkan kavgalarda yaralanma bıçaklanma olayları alışıldık hal aldı nerdeyse.Geçmişte de buna benzer olaylar var.
- 17 Eylül 1967'de Kayseri-Sivas maçında 20.dk da atılan gol sonrasında çıkan olayların ardından izdiham yaşanıyor kapılarda sıkışan taraftarlardan 40 kişi ölüp 600 kişi yaralanıyor.Ölenlerden 38 i Sivaslı olduğundan ertesi gün Sivas'ta yaşayan Kayserililerin ev ve işyerlerine zarar veriyorlar.Halen Sivas ve Kayserililerin birbirlerini sevmemesinin başlıca nedenlerinden biridir belki de tektir.
- 25 Haziran 1969 da Kırıkkale-Tarsus İ.Y. arasındaki maçta çıkan olaylarda 10 kişi ölüp 102 kişi yaralanıyor
- 14 Aralık 1991 de BJK-GS arasındaki maçta Beşiktaş taraftarı mühendis Oktay Akdemir GS li taraftarlarca dövülerek öldürülüyor.
- 13 Aralık 1993 de Alibeyköy'de FB-BJK maçından sonra FB galibiyetine sevinen bir taraftar yine dövülerek öldürülüyor.
- 5Ağustos 2003 te TSYD turnuvasında karşılaşan Göztepe ile Karşıyaka taraftarları arasında maç ve sonrasında taşlı sopalı çıkan kavgada 22 yaşındaki Açıköğretim öğrencisi bıçaklanarak öldürüldü.Süper ligde tek bi takımı bulunmayan İzmirli taraftarların birlik olup bir takımın çıkması uğruna çaba vermesi gerekirken birbirlerine zarar vermeleri kadar yersiz ve saçma bi olay yoktur muhtemelen.
Bunun dışında çok sayıda örnek verilebilir.Taşlanan otobüsler,galibiyete sevinen araçların taşlanması,tribünlerden atılan maddelerle yaralanan çocukların babaları tarafından taşınırkenki fotoğrafları vs vs.Bu tarz olayların basket maçlarında dahi yaşanması inanılır gibi değil.Basketbol camiası farklıdır içinde olmayan insan bilemez,şimdilerde okulla birlikte yürütmek eskiden nekadar zor olsa da 10-20 yıl öncesinde basketbol oyuncularının çoğunun üniversiteli olduğu,camianın da kültürel olarak üstdüzey insanlardan oluştuğu bilinmekteydi.Son olaylarla birlikte özellikle yöneticilerin olayları sonlandırmak amacıyla vermeleri gereken demeçlerinin rakip takıma gönderme yaparcasına türden olmasını hayretle izliyorum.Bu olayların sonucunda henüz yakın geçmişe kadar bu tarz şeylerin neredeyse görülmediği basketbol sporunun da futboldan farkı kalmayacak.
Buda bir nevi holiganizm olsa da Avrupa ve Dünya'da durum biraz farklı.Orda holiganizm denince durum bizdekinden farklı bi hal alıyor,bizde ki olaylar rekabetin getirdiği hırstan çekişmeden oluşurken orda başka şeyler de var işin içinde.
Örneğin İskoçyada Celtic-Rangers rekabeti Katolikler Protestanların arasındaki ayrımdan süregelen bir rekabettir.
İspanya'da siyasi yolları tıkanan Katalan milliyetçilerinin kendilerini kulüpleriyle ifade etmeleri bir çeşit deşarj yolu olarak görülmekte bu amaçla Barcelona ve Deportivo taraftaftarları için şimdilerde böyle olduğunu söylemek zor olsada geçmişte sportif başarının ikinci planda olduğu önemli olan Katalan olduklarının duyurulması olduğu ve bu amaçla maçlarda 'barca' tezahüratını yaptıkları bilinir.Barcelona formasına reklam almaz çünkü forma aynı zamanda Katalan milletinin bayrağı olarak kabul edilir.
İngiltere'de ise daha çok toplumun zengin fakir ayrımının neden olduğu bir çekişme vardır.
Bir holiganı tanımak çok da zor değildir.Çoğunlukla alkol alıp maça gelen ve maç boyunca sahada oynanan oyunun umrunda olmadığı aklındaki tek şeyin rakip takım taraftarlarının neler yaptıkları olduğu tipteki insanlar holigandır.
Sonuç olarak zaman zaman güzel şeylerin de olduğu ülkemizde bu tarz olayların minimuma indirilmesi önce yönetici-idareci mercilerin sonrasında medyanın çabasına bağlıdır bence.Bir futbol maçından sonra kaybedenin kazananı alkışlaması,belki bir gün tribünlerde yanyana maç izlemek(ki bu benim anlataıldığında ve okuduğumda hayalimde canlandırdığım ve keşke öle bişeyi yaşayabilsem dediğim bi olaydır) ve bunun gibi olguların gerçekleşmesi bilinçli hareket edilirse çok da zor değil sanırsam..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder